Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1501 E. 2024/5170 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalılar adına tescil edilen taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin ölümünden önce davaya konu taşınmazları hibe yoluyla davalılara devrettiğine dair yeterli ve kesin delil bulunmadığı, davacının miras hakkının zedelendiği ve yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, istinaf mahkemesinin davayı kısmen kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/666 E., 2022/1752 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Kabul - Karar Kaldırılarak Dava Kısmen Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/163 E., 2019/7 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmalarında tarafların murisi ...’den intikal eden taşınmazların hatalı olarak yarı hisseli olacak şekilde davalılar adına yazıldığını, murisin terekesinin taksime veya paylaşıma konu olmadığını ileri sürerek dava dilekçesinde ada ve parsel numarası bildirilen çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacının miras payı oranında tapuya tescilini istemiştir.

Davacı vekili yargılama sırasında 131 ada 4, 156 ada 5, 150 ada 9 ve 157 ada 5 parsel sayılı taşınmazlarda sadece davalıların hisselerine yönelik dava açtıklarını belirtmiş, 28.03.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile taşınmazların muris ... adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların muristen gelmediğini, davalının ilk malik olduğunu, muvazaa olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların öncesinde tapusuz iken ilk defa 2010 tarihinde kadastro çalışmaları sonucu tapulu hale geldikleri, muris ...'in sağlığında dava konusu taşınmazları hibe ederek zilyetliğini davalı oğullarına devrettiği, yine sağlığında İstanbul da bulunan iki adet daireyi de kızı davacıya bırakmayı vasiyet ettiği ve dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında oğulları üzerine kaydedilmesine karşı çıkmayıp veya kadastro mahkemesinde iptal davası da açmayıp bu duruma muvafakat ettiği, davacı tarafın taşınmazlarda terekeden gelen bir hakkı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı, olduğunu, dava dosyasında bir vasiyetname bulunmadığını, davacıya 2 daire vasiyet etmediğini, bilakis murisin İstanbul’da bulunan 2 dairesini erkek evladı davalı ...'ye hibe ettiğini, taşınmazlardaki tüm hakların murise ait olduğunu, bu hakları murisin sağlığında mirastan mal kaçırmak sureti ile erkek evlatlarına devrettiğinin de dosya kapsamında ispat edilmiş olduğunu, dava konusu tapuların yolsuz tescil edildiğini, terekeye dahil mal varlıklarına ilişkin olarak muvazaa, tenkis ve denkleştirme talepli olarak terditli açılan ve yargılaması halen İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/201 E. sayısı ile devam etmekte olan dava ile istinafa konu eldeki davanın sonuçlarının birbirini etkileyeceğinden, bu davaların birleştirilmesi gerekirken bunun yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazlarda dikili çayların toplanması da dahil taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin ölene kadar tarafların murisinde bulunduğunu, tanıklarca da teyit edilen taşınmazların bulunduğu köyde kız evlatlara miras payı ayrılmamasına yönelik yanlış örfün sürdürülerek tarafların murislerinin atalarından kalan ve zilyetliği ve tasarruf yetkisi kendisine ait olan taşınmazları erkek evlatları olan davalılara daha fazla mal vermek ve kızı olan davacıdan mal kaçırmak maksadıyla taşınmazları davalılar üzerine yazdırdığını ileri sürerek hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin 2016 yılında öldüğü, davacı ve davalılar dışında mirasçısının bulunmadığı, Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi dava konusu taşınmazların kök muristen kaldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, muris tarafından dava konusu taşınmazların taksim suretiyle hibe edilip edilmediği hususunda toplandığı, mahalli bilirkişi ve tanıklar beyanlarında murisin davacıya İstanbul'da ev verdiğini söylemişlerse de davacı tarafından İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/201 E. sayılı dava dosyasında murise ait İstanbul' da kayıtlı bulunan bazı taşınmazların ve şirket hisselerinin davalılara verildiği ileri sürülerek muris muvazaasına dayanarak miras payı oranında tenkis, tapu iptal ve tescil istemiyle dava açıldığı, o halde murisin davacıya İstanbul'da ev verdiği ve taşınmazlarını taksim ederek tüm çocuklarına hibe ettiğinin söylenemeyeceği, davacı tanıklarından ...'nin beyanına göre murisin kadastro tespitinden sonra da ölünceye kadar dava konusu taşınmazları kullandığı, zilyetliğini davalılara devretmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının kısmen kabulüne; çekişmeli taşınmazların 131 ada 4 parsel sayılı taşınmaz hariç olmak üzere tapu kayıtlarının iptali ile davacı ve davalılar adlarına miras payları oranında tapuya tesciline, çekişmeli 131 ada 4 parselde ise taşınmaz muris ... adına tapuda kayıtlı bulunduğundan davcının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile bu parsele ilişkin davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekilleri ayrı ayrı sundukları temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince taleple bağlılık ilkesine aykırı karar verildiğini, yargılama deva ederken davacı vekilinin dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile muris adına tescilini talep ettiğini, ölü kişi adına tescil kararı verilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazlarda zilyetliğin muriste olmasının bağışlanma işleminin ya da miras paylaşımı işleminin gerçekleşmediği sonucunu doğurmayacağını, davalılara ait taşınmazların semerelerinden babalarının faydalanıyor olmasının hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmadığını, zilyetliğin davalılarda olduğuna dair HMK gereğince senet hükmünde olan Çaykur İşletmeleri Genel Müdürlüğü kayıtlarının araştırılıp tartışılmadığını, davalıların taşınmazlara 1994 yılından bu yana zilyet olduklarını, kadastro tutanaklarını aksinin ispatlanmadığını, davalıların taşınmazların tapulu ilk maliki olduklarını, İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/201 Esas sayılı dosyasında eldeki davanın kesinleşmesinin bekletici mesele yapıldığını, hâkimin aydınlatma ödevine aykırı olarak varsayımsal bir gerekçe ile karar verildiğini, murisin davacıya 1994 yılında satışını gerçekleştirdiği 1440 ada 173 parsel sayılı taşınmazda 1/25 arsa pay ve Rize ilinde arsa satın aldığını, nakdi yardımda bulunduğunu, murisin kadastro çalışmaları esnasında sağ oluğunu ve taşınmazların davalılar adına yazılmasına muvafakat verdiğini, bu sebeple tescilin yolsuz olmadığını, çekişmeli 169 ada 1 parsel üzerinde bulunan evin zeminin ve evin parasını davalılardan Hamdi'nin verdiğini, Yargıtayın emsal kararlarına göre murisin taşınmazları sağ iken oğullarına hibe edip zilyetliği devir ettiğinden davacının bu taşınmazlarda terekeden gelen bir hakkının olmadığını, murisin mallarını sağlığında paylaştırdığını, murise hastalandığında davalı Hamdinin baktığını, ilgilendiğini, davacının ise ilgilenmediğinin ispatlandığını; Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre tapusuz taşınmazların devrine ilişkin muvazaa nedeniyle iptal davası açılamayacağı, bu sebeple Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması, İlk Derece Mahkeme kararının onanması gerektiğini belirterek ve resen nazara alınacak nedenlerden dolayı kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ile tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 15. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 713/1. maddeleri.

3. Değerlendirme

Artvin ili, ... ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmasında, 101 ada 21, 106 ada 3, 117 ada 71, 138 ada 16, 150 ada 20, 152 ada 3,156 ada 13, 156 ada 32, 157 ada 33, 159 ada 5, 159 ada 21, 163 ada 3, 165 ada 5, 169 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle senetsizden davalı ... ve ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

157 ada 5, 150 ada 9 ve 156 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar davalılar ile birlikte dava dışı 3. kişiler adına hisseli olarak senetsizden tespit ve tescil edilmiştir.

131 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tespitine ... ve dava dışı 3. kişinin itirazı üzerine, itirazların kabulü ile taşınmazın ... ve 3. kişiler adına hisseli olarak tespit ve tesciline karar verilmiştir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 20.596,05 TL bakiye onama harcının davalılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.