"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/71 E., 2022/71 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Erzincan ili, ... ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda davacının yurt dışında olması nedeniyle 105 ada 17 ve 24 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına tespit ve tescil gördüğünü, taşınmazların davacının mirasbırakanından intikal ettiğini, uzun yıllar boyunca aralıksız, nizasız davacı ve mirasbırakanı tarafından kullanıldığını, 1990'lı yıllarda terör nedeniyle köyden ayrıldıktan sonra da taşınmazları icara vererek kullanımı sürdürdüğünü ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Tercan Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.01.2015 tarihli ve 2009/36 E. 2015/50 K. sayılı kararıyla; davacının taşınmazların mirasbırakanından intikal ettiğini iddia ettiği, kendi adına tescil talep ettiği, diğer mirasçıların muvafakatı ya da tereke temsilcisi atanması gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.05.2017 tarihli 2015/8089 E. 2017/3382 K. sayılı kararıyla; "...davanın usulden reddine karar verilmiş ise de yapılan değerlendirme ve varılan sonuç hatalı olmuştur. Mirasbırakanın terekesine göre üçüncü kişi konumunda olan kişiler aleyhine miras payı oranında açılan tapu iptali ve tescil davasının, tereke adına açılmış bir dava bulunmadığından diğer mirasçıların muvafakatinin alınması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilerek görülmesi mümkün değildir. Ancak, mirasbırakandan intikal ettiği belirtilen bir taşınmazın tamamının davacı adına tescili istemiyle dava açılması mümkündür. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, çekişmeli taşınmazın davacıya ne şekilde intikal ettiği ( taksim, hibe vs..) hususunda davacıdan beyan almak ve bu husustaki delillerini toplayarak sonucuna göre değerlendirme yapmaktır. Somut olayda; davacı, mirasbırakan Süleyman’dan intikal eden taşınmazların tapu kayıtlarının iptal edilerek kendisi adına tescili istemiyle dava açtığına göre davacı ...’e çekişmeli taşınmazların kendisine ne şekilde intikal ettiği (hibe, taksim vs..) hususu sorularak iddiası somutlaştırılmalı, bu iddiayı ispata yönelik delilleri varsa göstermesi istenmeli, göstereceği tüm deliller toplanmalı, çekişmeli taşınmazların mirasbırakandan davacıya usulen intikal etmediğinin anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmeli, aksi halde davanın esasına ilişkin diğer deliller de gözetilerek bir hüküm tesis edilmelidir. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapmadan hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup...." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ibraz edilen veraset ilamına göre davacı dışındaki mirasçılardan bir kısmının Tercan Sulh Hukuk Mahkemesi 2014/102 E. sayılı tereke temsilcisi atanması dosyasında dava konusu taşınmazları rızai taksim neticesinde davacıya bıraktıklarını ve terekeye temsilci olarak atanmasına muvafakatları olduğunu bildirdikleri, tüm mirasçıların katılımı ve ortak beyanı ile rızai taksimin yapıldığını gösterir bir belge ve delile rastlanmadığı, tüm mirasçıların katılımı bulunmadığından davacının mirasçılar arasındaki taksim ve dava konusu taşınmazların kendisine kaldığı iddiasını somutlaştıramadığı gerekçesiyle aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde gereğinin yerine getirilmediğini, 27 mirasçıdan 12 sine usulüne uygun tebligat yapıldığını, tebligat yapılan mirasçıların aile içi rızai taksim ile taşınmazların davacıya kaldığını beyan ettiklerini, diğer mirasçılara da tebligat yapılıp beyanlarının alınması gerektiğini, dava konusu taşınmazların tesis kadastrosunun usule aykırı olarak kesinleştirildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespiti öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü, 17 nci; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713/1 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Erzincan ili, ... ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 105 ada 17 ve 24 parsel sayılı taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 105 ada 17 parselin davalı ... adına, 105 ada 24 parselin ise davalı ... adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; bozmaya uymakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağından Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır.
Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, hükmüne uyulan bozma kararında değinilen ilkeler ve olgular doğrultusunda, davacı tarafa dava konusu taşınmazların mirasbırakandan kendisine nasıl intikal ettiğini açıklaması, delillerini bildirmesi için süre verildiği, davacı vekilinin 08.10.2018 tarihli beyan dilekçesi ile taşınmazların ilk olarak kök mirasbırakandan mirasçılar arasındaki taksim ile davacının babasına, babasının ölümü ile mirasçılar arası taksim ile davacıya intikal ettiğini belirttiği, ... ve ...'u tanık olarak bildirdiği, bozma kararı öncesi bildirdiği tanıklardan ...'in öldüğünü, ...'in isminin de sehven yazıldığını beyan ettiği, Mahkemece 08.09.2022 tarihli 18 inci celsede ikinci tanık listesi sunulamayacağı, davalı vekilinin de bildirilen yeni tanıklara muvafakatı bulunmadığı gerekçesiyle tanık dinlenmesi talebinin reddine karar verildiği anlaşılmış ise de, bozma kararında değinildiği gibi tüm deliller toplandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek karar verilmiş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, davacı tarafından bozma kararı öncesinde bildirilen tanık listesindeki ölen tanığın yerine yeni tanık ismi bildirilebileceği gözetilerek davacı tanıklarının dinlenmesine karar verilerek, dava konusu taşınmazların öncesini bilebilecek yaşta, tarafsız, davada yararı bulunmayan ve aynı köyde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ile teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılarak tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde yerel bilirkişi ve tanıklara dava konusu ve var ise davacının mirasbırakanı adına kayıtlı diğer taşınmazların (her bir taşınmaz için ayrıntılı olarak) öncesinde kime ait olduğu, hangi nedenle kime intikal ettiği, kimin hangi sıfatla zilyet olduğu sorulup mirasbırakanın sağlığında paylaşım yapıp yapmadığı ya da mirasçılar arasında mirasbırakanın ölümünden sonra taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise çekişmeli ve mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazların kime kaldığı araştırılmalı, çekişmeli taşınmazların mirasbırakandan davacıya usulen intikal etmediğinin anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmeli, aksi halde davanın esasına ilişkin tarafların tüm delilleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, değinilen hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Yerel Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek halinde yatırılan peşin harcın iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.