"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/429 E., 2023/301 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Kabul - Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/247 E., 2021/271 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu 2125 parsel sayılı taşınmazını 14.12.2018 tarihinde satın alındığını, satın aldıktan sonra oğlu ... ile davalı eşinin çekişmeli taşınmazda kira vermeden oturduklarını, daha sonra dava dışı oğlu ...'ı, bu taşınmaza iyi bir teklif gelirse ve karlı bir satış yapabilecek olması nedeniyle ....Noterliğinin 08.01.2019 tarihli vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, e-devlet üzerinden yaptığı araştırmalarda dava konusu taşınmazını göremeyince tapu müdürlüğünden yaptığı araştırma neticesinde bu taşınmazın dava dışı vekil oğlu tarafından davalı eşine devredildiğini öğrendiğini, dava dışı oğlu ile davalının el ve işbirliği içerisinde hareket ederek kendisini zarara uğrattıklarını, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının oğlu ...'un eşi olduğunu, boşanma davasının sürdüğünü, dava konusu taşınmazı 41.500,00 TL ye satın aldığını, müteahhidin iskân alamaması nedeni ile elektrik kaydının eşinin adına, su ve doğalgaz kaydnın ise kendisini kiracı göstermek sureti ile kendisinin üzerine yaptığını, eşinin para sıkıntısı olduğunu, abisinden 5.000,00 TL borç alarak borcunu kapattığını, annesinin vekaleti olması nedeni ile taşınmazın annesi üzerine yapıldığını, kendisi bunu öğrenince ...'dan talep ettiğini ve ...'ın 150.000,00 TL bedelle taşınmazı kendi üzerine sattığını, Çorum'da da bir taşınmaz satın alındığını, bedelinin ... tarafından müteahhidin hesabına yatırıldığını, 100.000,00 TL'lik bakiyesinin ise kendisi üzerindeki aracın satılarak tapusunun kendisinin üzerine yapıldığını, davacının tapuya bizzat gelmediğini, davacının oğlu ve müteahhitlerle birlikte tapuya gittiklerini, dolandırmanın söz konusu olmadığını, davacının oğlu ile işbirliği içerisinde hareket etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.11.2021 tarihli ve 2019/247 Esas, 2021/271 Karar sayılı kararıyla; tarafların eski gelin ve kayınvalide oldukları, gelin ve dava dışı oğlun dava konusu edilen davacıya ait taşınmazda davacının rızası ile kira vermeden yaşadıklarının tanık tarafından beyan edildiği, davacı kayınvalidenin bu taşınmazını iyi bir fiyat ile satması bakımından dava dışı oğluna vekalet verdiği, dava dışı oğlun bu vekaletname ile taşınmazı davacı annesi adına vekaleten hareket ederek 28.01.2019 da davalı eşi ...’a satış yaptığı, yaklaşık 9 gün sonra 06.02.2019 da aile konutu şerhi koydurdukları, taşınmazın öncesinde yine annesi adına vekaletname ile dava dışı oğlu tarafından dava dışı ...’den satın alınarak davacı üzerine kayıt ve tescilinin yapıldığı, davacının oğluna verdiği vekaletnamenin evin içinde oturan eşine bedelsiz satmak suretiyle kötüye kullanıldığı, satış işleminin bu sebeple geçersiz olduğu, davalının satışın gerçek olduğu ve bedelinin ödenerek alındığı yönündeki iddialarını ödeme belgeleriyle ispatlayamadığı, davalının ev hanımı olduğu, satış işlemini annesi adına vekaleten bizzat yapan dava dışı ... tanık olarak verdiği ifadesinde, annesinin bu taşınmazı satması için vekalet verdiğini, kendisinin de parayla 3. kişiye satmak yerine evi eşi üzerine yaptığını, davalı eşi ile aralarında bir para alışverişi bulunmadığını, kendisinin de annesine hiçbir şekilde bedel ödemediğini yeminli ifadesinde bildirdiği, davalının sonrasında boşanma davası açmış olsa dahi tarafların akraba olup davalının iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği, davalının süresinden sonra bildirerek dinlettiği tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; delillerin eksik, hatalı ve yanlış değerlendirildiğini, ödemeye ilişkin belgelerin dikkate alınmadığını, tanık beyanlarının davalıyı doğruladığını, taşınmazın davacı adına alındığını gösterir dosyada delil bulunmadığını, birlikte alınan taşınmazın davalıdan kaçırmak amacıyla anne üzerine yapıldığını, davalının ısrarı üzerine tekrardan satış yapıldığını, tanıklarının dinlenmesine karşın beyanlarına itibar edilmediğini belirterek Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.02.2023 tarihli ve 2022/429 Esas, 2023/301 Karar sayılı kararıyla; davacının adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın, davacının oğlu olan davalının eski eşi ... tarafından satış için kendisine verilen vekaletname kullanılmak sureti ile davalıya devredildiği, davalının herhangi bir bedel ödemediği açıksa da vekaletnamenin davacı tarafından satış yapması için oğlu olan dava dışı kişiye verildiğinin sabit olduğu, söz konusu taşınmazın davacıya vekaleten alınmış olduğu, tanık anlatımlarından bu satış nedeniyle yapılan ödemelerin davalının eşi ve davacının oğlu aynı zamanda vekili tarafından yapıldığı, davacı tarafından yapılmış ödemeye ilişkin bir delilin ileri sürülmediği, davalının ısrarı sonucu taşınmazın bu sefer vekaleten davalıya devredildiği, söz konusu tarihte davalı ile vekil olan eşinin evli oldukları, bu nedenle taşınmaza aile konutu şerhinin konulduğu, bu aşamaya kadar gerek davacı ve gerekse davacının oğlu olan davalının eşince bir itirazın ileri sürülmediği, davanın davalı ile eşi arasında evlilik birliğinin bozulması sonrası açıldığı düşünüldüğünde bu davanın evlilik birliği içerisinde alındığı anlaşılan taşınmazın davalıya kalmasının önlenmesi amaçlı açıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu, ayrıca bilirkişi raporunda belirlenen değerin düşük olduğunu, davalı ile oğlunun anlaşmalı boşanma ile ayrıldıklarını ve anlaşmalı boşanma protokolünde dava konusu taşınmaza ilişkin bir hüküm bulunmadığını, tanık anlatımları ile de sabit olduğu üzere davalı tarafın dava konusu taşınmazı davacının haberi olmaksızın davacının oğlu olan eski eşine " yabancıya gitmesin, taşınmazı biz alalım, annene sonra söyleriz" demek suretiyle kötüniyetli olarak ele geçirdiğini, davalının ev hanımı olduğunu, alım gücü bulunmadığını, kaldı ki bedelin ödendiğine ilişkin bir dekont vs.de sunulamadığını, davalının ileri sürdüğü gibi davacının oğlu davalıdan mal kaçırma amacı ile taşınmazı davacı adına tescil ettirseydi akabinde tekrar davalı adına tescil işleminin gerçekleşmeyeceğini, davalı tarafça delil avansının ve tanık giderlerinin süresinde yatırılmadığını, usule aykırı olarak dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504/1 inci ve 506 ncı maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023 ncü ve 6 ncı maddesi,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2125 parsel ( yeni 11078 ada 5 parsel ) sayılı taşınmazdaki mesken vasıflı 6 nolu bağımsız bölümün dava dışı ... adına kayıtlı iken 17.12.2018 tarihli satış işlemi ile davacı ...'a temlik edildiği, söz konusu satış işleminde davacı adına ....Noterliğinin 10.12.2018 tarih ve 9956 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği dava dışı oğlu ...'un hareket ettiği, daha sonra dava konusu taşınmazın 28.01.2019 tarihli satış işlemi ile davacının ....Noterliğinin 08.01.2019 tarih ve 235 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği dava dışı oğlu ... tarafından davalı ...'e devredildiği, davalı ... ile dava dışı vekil ...'ın 04.04.2017 tarihinde evlendikleri ve İstanbul Anadolu 7.Aile Mahkemesinin 2020/205 E- 2020/234 K sayılı, 09.07.2020 tarihinde kesinleşen kararı ile boşandıkları, tarafların ortak tanığı olarak dinlenen ...'nın; müteahhitlik yaptığını, tarafların ilk başta ikisinin ofisine gelerek taşınmaz satın almak istediklerini söylediklerini, ...'un 50.000 TL'yi peşin verip 40.000'er TL senet yaparak daire satın almak istediğini söylediğini, son senet bittiğinde toplam 340.000 TL'yi ...'tan aldığını, daha sonraki gelmelerinde eşinin yanında olmadığını, parayı ...'ın ödediğini, son senet geldiğinde ...'ın daireyi annesinin üzerine yapacağını söylediğini, eşinin haberi olup olmadığını bilmediğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
2.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.