"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2007/216 E., 2009/154 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul-Kısmen Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; ... köyünde bulunan 129 ada 66 parsel sayılı taşınmazın 129 ada 83 parsel sayılı taşınmazla birlikte bir bütün halinde davacıların ataları olan...’nun 50 yılı aşkın süredir zilyetliğinde olduğunu, ...’in ölümü ile zilyetliğin davacılara intikal ettiğini, buna rağmen kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini belirterek, dava konusu 129 ada 66 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında...’nun dava dışı mirasçıları dahili davacı olarak davaya dahil edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;129 ada 66 parsel içerisinde bulunan ve bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün tarıma elverişsiz olduğu, (B) harfi ile gösterilen bölümde ise davacılar lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile (A) bölümüne yönelik davanın reddine, (B) bölümüne yönelik davanın kabulüne, bu bölümün payları oranında ... ve müşterekleri adına tesciline, köy tüzel kişiliği aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde; bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün taşlık olduğu, (B) harfi ile gösterilen bölümde imar-ihya bulunmadığı, uyuşmazlığın çözümünde hava fotoğraflarından yararlanılması gerektiği, verilen kararın eksik incelemeye dayalı olduğu belirtilerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sırasında ... köyü çalışma alanında bulunan 129 ada 66 parsel sayılı taşınmaz ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacılar ...,... vekili, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmış, dava konusu taşınmazın öncesinde...’nun kullanımında iken davacıların kullanımına geçtiğini belirterek çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili isteminde bulunmuştur.
Mahkemenin 22.10.2007 tarihli oturumundaki beyanı ile davacılar vekili, ...’nun dava dışı mirasçılarını ve köy tüzel kişiliğini davaya dahil etmek için süre talep etmiş, aynı celse ve Mahkemenin 26.11.2007 tarihli celsesinde davacı yana bu yönde süre verilmiş, davacılar vekili 27.12.2007 tarihli dilekçesi ile...’nun dava dışı mirasçıları ile ... Köyü Tüzel Kişiliğini davaya dahil etmiştir.
Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 599 uncu maddesi hükmü uyarınca miras, mirasbırakanın ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunu'nun 640 ıncı maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Medeni Kanun’un 701/2 nci maddesi hükmüne göre; elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır. Bu yasal düzenlemelere göre, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
Elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tasarruf işlemlerinin tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için dava açması halinde mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerekir. Böyle bir dava, diğer mirasçıların da paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) veya tereke temsilcisinin bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davaya icazet verip davayı devam ettirmesine olanak yoktur. Terekeye dahil olan elbirliği mülkiyete tabi taşınmazlarda mirasçılardan biri, kendi adına tescil talebiyle 3. kişiye karşı dava açamaz.
Dosya kapsamına göre; davacılar dava konusu taşınmazın müşterek mirasbırakandan intikal ettiğini belirterek taşınmazın kendi adlarına tescili istemi ile dava açmış, daha sonra müşterek mirasbırakanın dava dışı mirasçılarını davaya dahil etmiş ve Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacılar tarafından irsen intikale dayalı olarak terekeye göre üçüncü kişi konumunda bulunan davalı aleyhine açılan tapu iptali ile taşınmazın kendi adlarına tescili istemine ilişkin davanın dinlenilmesi hukuken mümkün olmadığı gibi davada aktif husumet ehliyetinin tamamlanma olanağı da bulunmamaktadır. Davacıların istemi dava konusu taşınmazın kendi adlarına tescili iken sonradan bu istemin değiştirilmesi de iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında mümkün değildir.
Açıklanan hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz oluğu gibi kabule göre de; payı paydasını tutmayacak ve infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulması dahi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Çamlıdere (Kapatılan) Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-2 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.