Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1788 E. 2024/2254 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalı eşinin tefecilik ve tehdit yoluyla taşınmazını devrine zorladığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay'ın kararı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemelerin, davalı eşinin tefecilik ve tehdit suçlarından mahkum olması, taşınmazın değerinin çok altında bir bedelle devredilmesi ve tanık beyanları gibi hususları değerlendirerek davacının korkutma nedeniyle taşınmazını devrettiği sonucuna varmasının hukuka uygun olduğu gözetilerek, davalının temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2349 E., 2023/212 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/10 E., 2021/159 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; davalı ...’ın eşi olan ...’ın tefeci olduğunu, tefecilik yoluyla kendisini ve ailesini tehdit ederek maliki olduğu 7412 ada 1 parsel sayılı taşınmazını davalı eşine temlik ettirdiğini, kendisine tehdit ile senetler imzalattığını ve bunlar için takip başlattığını, menfi tespit davası da açtığını, ... hakkında ceza yargılamasının devam ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde; davacının, eşine olan borçları ödememek için eldeki davayı açtığını, davacı ile eşinin bir süre ortak iş yaptıklarını, sonrasında bu ortaklığı 15.09.2014 ve 28.01.2015 tarihli protokoller ile sonlandırdıklarını, eşi ile arasında mal ayrılığı rejimi olduğunu, bu durumda üçüncü şahıs olduğunu, dava konusu taşınmazı daha önce sattığı bir taşınmazın bedeli ve babasından aldığı borç ile ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın devir tarihi itibariyle rayiç değerinin iki buçuk katı altında bedelle devredildiği, davalı tarafın ödemeye ilişkin belge sunamadığı, davalı, savunmasında satılıp bedeli ödediğini iddia ettiği taşınmazın, dava konusu taşınmazın davalıya devrinden önce 01.07.2015 tarihinde davalının eşi ...'e satılarak devredildiği, İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/336 Esas ve 2020/436 Karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılamada davalının eşi ...'in 2010 yılından başlayarak 2011-2012-2013 yıllarında değişik tarihlerde davacıya faizle nakit para verdiği, kabul edilen ödenmeyen borçlara karşılık da daha yüksek miktarlarda senetler aldığı, borcun yükselmesi üzerine de hukuki boyut sağlamak amacıyla aslında olmayan ortaklık anlaşması iptal edilmiş gibi gösterilerek protokol düzenlenip yeni senetler oluşturularak tefecilik suçunun işlendiği hususu belirtilerek tefecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulduğu ve kararın kesinleştiği, İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2018/37 Esas ve 2018/786 Karar sayılı dava dosyasında davalının eşi ...'in davacıya karşı tehdit suçundan mahkumiyet kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, suça konu tehditlerden yaklaşık iki hafta sonra dava konusu taşınmazın devredildiği, davacı tanıklarının beyanlarının davacının iddialarını destekler nitelikte olduğu, davalı tarafın tanık deliline dayanmadığı ve karşı tarafın da muvafakati olmadığı için dinlenilmiş olsa da tanık beyanlarının dikkate alınmadığı, davacının dava konusu taşınmazı davalının eşi olan ...'in korkutması neticesinde herhangi bir bedel karşılığı olmaksızın davalıya devrettiğinin sabit olduğu, davacının ceza yargılamasında sözleşmeden dönme iradesini bildirdiği gibi korkunun yargılama sürecinde de devam ettiği, bu nedenle hak düşürücü sürenin geçmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; adli yardım kararının yerinde olmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, eşiyle yapılan protokol uyarınca taşınmazın kendisine devredildiğini, tehdit ya da korkutma olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı, istinaf dilekçesindeki gerekçelerle kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, korkutma hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı TBK'nın37, 38 ve 39 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bilindiği üzere; TBK'nın 37 nci maddesine göre bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nın 38 inci maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.

2.Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir (TBK madde 39). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.

3.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

4. Dosya içeriğinden, davacının kayden maliki olduğu 7412 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 2 numaralı bağımsız bölümünü 08.01.2015 tarihinde davalı ...'e 145.000,00 TL bedelle temlik ettiği, ... adına işlemi eşi ... ...'in yaptığı, taşınmazın keşfen saptanan temlik tarihindeki değerinin 340.000,00 TL olduğu, İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/336 Esas ve 2020/436 Karar sayılı kararı ile ... ...'in davacıya karşı tefecilik suçu işlediği gerekçesiyle mahkumiyet kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, İzmir 18.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2018/37 Esas ve 2018/786 Karar sayılı kararı ile ... ...'in davacıya karşı tehdit suçu işlediği gerekçesiyle mahkumiyet kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2022/261 Esas ve 2022/975 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın devri nedeniyle suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan ...'in mahkumiyetine karar verildiği ancak hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı görülmüştür.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalının temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 23.566,95 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2024 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.

...