"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2650 E., 2023/77 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/ Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/232 E., 2022/80 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı velisi; 2013 doğumlu davacı ...'ün, ...'ün oğlu ve aynı zamanda tek mirasçısı olduğunu, dava konusu taşınmazın 2010 tarihinde davacının mirasbırakanı ... tarafından davalılardan ...'e kredi temini amacıyla devredildiğini, mirasbırakan ...'nın davalı ... tarafından temin edilen kredi borcunu ödemekte iken henüz borç sona ermeden öldüğünü, dava konusu taşınmazın ... mirasçısı olarak davacıya iadesi gerekirken davacının amcası olan diğer davalı ...'e muvazaalı şekilde temlik edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, mümkün olmazsa tazminata karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ...; taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, daha sonra ihtiyaç nedeniyle diğer davalı ...'e sattığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ...; taşınmazın başta dava dışı babası ... tarafından kardeşi ...'ya bedelsiz şekilde devredildiğini, daha sonra ... tarafından diğer davalı ...'a bedeli karşılığında temlik edildiğini, aile içinde bu taşınmazın önemi olduğundan ve başka ellere geçmemesi için taşınmazı bedelini ödeyerek davalı ...'dan satın aldığını, davacının mirasbırakanı ... ile yapılan akdin tarafı olmadığından kendisine husumet yöneltilemeyeceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının inançlı işlem iddiasının yazılı delille ispatlaması gerektiği, iddianın ispatlanamadığı, taşınmaz bedelinin davalılar tarafından ödendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; dava dilekçesindeki iddialarını yinelemiş, mirasbırakan ...'nın taşınmazı satma iradesinin olmadığını, taşınmazda oturmaya devam ettiğini, davalı ... tarafından yapılan kredi ödemelerinin dolaylı olarak mirasbırakan ... tarafından yapıldığını, ...'nın ölümünden sonra yapılan ödemelerin ise yakınları tarafından yapıldığını, ödeme yapanlardan ...'ın davalı ...'in babası ve avukatı olan ... ile birlikte çalışan avukat olduğunu, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacının olmadığını, kira ödemelerine ilişkin iddiaların ve isimsiz ödemelerin araştırılmadığını, dosyadaki delillerle hukuki ilişkinin ispat edildiğini, davalıların iddianın aksini ispat edemediklerini, bedeller arasında fark bulunduğunu, eksik inceleme ile usul ve yasaya aykırı karar verildiğini belirtip İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından 2010 tarihinde ... ile davalı ... arasında yapılan satışın inanç sözleşmesi gereği yapıldığına dair yazılı delil ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge ibraz edilemediği, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yinelemiş, Bölge Adliye Mahkemesince kredi ödemeleri üzerinde durulmadığını, bir kısım ödemelerin kimin tarafından yapıldığının net olarak tespit edilmediğini, mirasbırakan ...'nın taşınmazın devrinden sonra kat maliki sıfatıyla kat malikleri toplantısına asaleten katılarak imza atmasının da yazılı ispat hükmü taşıdığını, dosya kapsamı ile iddialarını ispatladıklarını, davalılar arasındaki devrin de muvazaalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 26, 27 ve 97 nci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nu (TMK)1023 ve 1024 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 380 ada 5 parselde yer alan dubleks mesken niteliğindeki 1 no.lu bağımsız bölüm davalı ... adına kayıtlı iken dava dışı ...'e, ... tarafından da davacının mirasbırakanı ...'e devredildiği, ...'nın taşınmazı 17.12.2010 tarihinde davalı ...'e, ...'ın da davalı ...'e 23.07.2015 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, dava dışı ...'ün ... ve ... 'in babası olduğu, ...'ün 20.09.2014 tarihinde öldüğü, geride tek mirasçısı olarak davacı ...'ün kaldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
Öte yandan, TBK'nın 97 nci maddesinde, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.”; TMK’nın 1023 üncü maddesinde, “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024 üncü maddesinde ise, “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Davacı, taşınmazın inançlı işlem ilişkisi nedeni ile mirasbırakan babası ... tarafından davalı ...'a temlik edildiğini, davalı ... tarafından temin edilen kredi taksitlerinin mirasbırakanı ... tarafından ödendiğini ancak taşınmazın tek mirasçı olarak kendisine iadesi gerekirken iade edilmediğini ileri sürmüş; davalı ... ise taşınmazı bankadan temin ettiği 70.000,00 TL kredi tutarı üzerine 15.000,00 TL nakit ekleyerek toplam 85.000,00 TL'ye satın aldığını, kredi borcunu kendisinin ödediğini savunmuştur.
Somut olayda; davalı ... taşınmazı temlik alırken bankadan 70.000,00 TL miktarlı kredi temin etmiş, bunun üzerine taşınmaza banka lehine ipotek tesis edilmiş olup getirtilen kayıtlardan kredinin bir kısım taksitlerinin davalı ..., dava dışı ... ve dava dışı ... tarafından ödendiği, bir kısım ödemeleri yapanların ise belirlenemediği, ödemeleri yapanlardan ...'ün davacının mirasbırakanı ...'nın babası (davacının dedesi) olduğu, ...'ın ise ... ile birlikte avukatlık yapmakta olduğunun ileri sürüldüğü, diğer davalı ...'in taşınmazı devralırken bakiye 47.265,00 TL'yi ödeyerek kredi borcunu kapattığı, böylelikle taşınmazdaki ipoteğin kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı ... tarafından temin edilen kredi taksitlerinin geri ödemelerine ilişkin kayıtların delil başlangıcı niteliğinde olduğu tartışmasız olmakla, Mahkemece, kredi ödemelerini yapanların tamamının ve taraflar ile olan bağlantılarının açıkça belirlenmesi, tanıkların dinlenmesi, bildirilen tüm delillerin toplanması suretiyle davacının mirasbırakanı ... ile davalı ... arasında inançlı işlem ilişkisinin olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, inançlı işlemin varlığı ispatlanır ise davacının inanç sözleşmesi gereğince edimini yerine getirip getirmediğinin saptanması; yerine getirmediğinin anlaşılması halinde, TBK'nın 97 nci maddesi uyarınca öncelikle kendi edimini yerine getirmesi zorunluluğu gözetilerek kendisine bu yönde imkan tanınması, son kayıt maliki ...'ün davacı ile olan akrabalık ilişkisi nedeniyle taşınmazı ediniminin iyiniyetli olmadığı, TMK'nın 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı hususu da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.