"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/2 E., 2022/788 K.
DAVACILAR : ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekilleri Avukat ...,
Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre;
1. Davacılar tarafından davalılar aleyhine Sulh Hukuk Mahkemesinde 21.05.2010 tarihinde açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda, Mahkemece dava konusu taşınmazın değerinin dava tarihi itibariyle mahkemenin görev sınırını aştığı gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Suşehri Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; karar 27.10.2014 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
2. Görevsizlik kararı üzerine Suşehri Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın değerinin dava tarihi itibariyle mahkemenin görev sınırı dışında olduğu gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Suşehri Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş ve dosya merci tayini için Yargıtay’a gönderilmiştir.
3. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 06.10.2015 tarihli, 2015/4464 Esas, 2015/8549 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün değeri 392,00 TL olup talep miktarının asliye hukuk mahkemesinin görev sınırının altında kaldığı gerekçesiyle, Suşehri Sulh Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiş; merci tayini kararı üzerine Suşehri Sulh Hukuk Mahkemesince işin esası incelenerek davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası; “Yargıtayın bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karar karşı temyiz yoluna başvurulabilir” hükmünü ve geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası; “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 nci ila 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan yasa maddelerinin düzenleniş amacı, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulmasını ve karar kesinleşinceye kadar iki dereceli kanun yolu denetiminin Yargıtay tarafından yapılmasını sağlamaktır. Diğer bir anlatımla, Yargıtay’ın verdiği bozma kararları üzerine verilen kararların tekrar Yargıtay denetiminden geçmesi, başka bir deyişle Yargıtay kararının istinaf yolu ile denetlenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin merci tayini kararı ile sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiş ve görevli mahkemece işin esasına yönelik olarak yargılama yapılarak hüküm kurulmuştur. Bu durumda aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulan Suşehri Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.12.2022 tarihli, 2016/2 Esas ve 2022/788 Karar sayılı kararıyla ilgili olarak Yargıtay’ın daha önce esas yönüyle herhangi bir denetimi söz konusu değildir.
Mahkemenin esas yönünden verdiği ve daha önce Yargıtay görevli dairesinin denetiminden geçmeyen kararın kanun yolu denetimi ''İstinaf'' olup görevli merciinin Bölge Adliye Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere İlk Derece MAHKEMESİNE İADESİNE,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.