Logo

1. Hukuk Dairesi2023/195 E. 2023/4012 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen meranın tapu iptali ve tescil davasının, hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanağının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının, dava konusu 500 no.lu merada bulunan 19,500 m²'lik yerin ceddinden intikalen zilyedi olduğunu, bu yerin kadastro çalışmaları çerçevesinde mera alanı olarak ilan edilip Hazine adına kaydedildiğini, mera kaydının yapılmasından davacının haricen haberi olduğunu, davacının hayvancılıkla uğraşmakta olduğunu ve dava konusu yerde hayvan çiftliği kurmak ve Devletin imkanlarından faydalanmak için İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına başvurduğunu ancak kendisinden dava konusu yerin tapusunun istendiğini, tapu olmadığı için Devletin hayvancılık için sağladığı hibe ve teşvik primlerinden yararlanamadığını, davacının zilyetliğinde ve sahibi olduğunu ileri sürerek, dava konusu 19.500 m²'lik yerin mera kaydının iptali ile davacı adına tesciline, mera kaydının iptali mümkün olmadığı takdirde dava konusu yerin davacı adına satış ve kiralanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili; öncelikle davanın hak düşürücü süre bakımından reddi gerektiğini, ayrıca meralarda kesinleşme tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı geçtikten sonra dava açılamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı Hazine vekili; davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını ayrıca mera tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıllık süre geçtikten sonra tespitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

3.Davalı ... vekili; davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını ayrıca mera tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıllık süre geçtikten sonra tespitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.03.2019 tarihli ve 2018/251 Esas, 2019/193 Karar sayılı kararıyla; 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 21. maddesine göre mera ile ilgili kayıtlardan sonra 5 yıllık süre içinde itiraz hakkının bulunduğu, davacının 5 yıllık hak düşürücü süreyi geçirerek dava açtığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ;Komisyon kararının ... Mahalle muhtarına tebliğ edilip edilmediğinin, tebliğ edilmiş ise mahalle muhtarının kararı teslim aldığına dair zimmet defterine kayıt yapıp yapmadığının veya alındı yaptığına dair imzasının olup olmadığının, Komisyon kararı tebliğ edilmiş ise ilan panosuna asılıp asılmadığının, asılmış ise asıldıktan sonra otuz günlük sürenin dolmasından itibaren muhtarın, İl Tarım Müdürlüğünün muhtara gönderdiği tahsis askı cetveli ve eklerinde gönderilen bilgi ve belgelerin askı ilan süresince askıda tutularak askı süresi sonunda askıda tutulduğuna dair tahsis askı ilan tutanağı düzenlenip imzalanarak Mera Komisyonu'na teslim edilmesi hususunda cevap verip vermediğinin araştırılmadığını, davacının, dava konusu 500 no.lu merada bulunan 19,500 m²' lik yerin ceddinden intikalen zilyetlik sıfatıyla sahibi olduğunu, bu yerin kadastro çalışmaları çerçevesinde mera alanı olarak ilan edilip Hazine adına kaydedildiğini, mera kaydının yapılmasından davacının haricen haberi olduğunu, davacının hayvancılıkla uğraşmakta olup dava konusu yerde hayvan çiftliği kurmak ve Devletin imkanlarından faydalanmak için İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına başvurduğunu, ancak kendisininden dava konusu yerin tapusunun istendiğini, tapu olmadığı için Devletin hayvancılık için sağladığı hibe ve teşvik primlerinden yararlanamadığını, davaya konu taşınmazın, mera vasfında olsa dahi çevresindeki yapılardan dolayı mera vasfını yitirdiğini, davacının hayvancılık ile uğraşmakta olup dava konusu taşınmaz üzerinde yapısı bulunduğunu, TMK'nın 713. maddesi ile dava konusu taşınmazın özellikleri göz önünde bulundurulduğunda davacının kadimden beridir zilyetliğinde bulunan yerin mera kaydının iptali ile davacı adına tescil zarureti doğduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.09.2022 tarihli ve 2019/2943 Esas, 2022/1574 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaza ilişkin mera tahsis kararı bulunmadığı, dava konusu taşınmaz tutanağının 15.10.1975 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesine göre hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiş olup bu kararın usul ve yasalara uygun, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararının ise aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının onanması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.

3. Değerlendirme

Dava konusu 500 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 15.10.1975 tarihi ile davanın açıldığı 07.06.2018 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA;

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına;

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesine,

Kararın bir örneğinin kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.