"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/271 E., 2023/37 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.01.2021 tarihli, 2018/745 Esas, 2021/91 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 439 ada 2 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak Bitlis-Mutki karayolunun yapımı için 1974 yılında alınan kamu yararı kararı uyarınca kamulaştırma işlemi yapıldığını ancak bölgede yapılan uygulama kadastrosu çalışmaları sırasında kamulaştırma işlemiyle yol olarak terkin edilen taşınmazın davalı adına tespit edildiğini ileri sürerek taşınmazın kamulaştırılan kısmının kadastro tespitinin iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz vakıf malı olup zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, öte yandan uygulama kadastrosuna itiraz davalarında mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Kadastro Mahkemesinin 04.04.2014 tarihli, 2014/19 Esas, 2014/20 Karar sayılı kararıyla; davacının 1974 yılında alınan kamu yararı kararı uyarınca yapılan kamulaştırma işlemine dayanarak eldeki davayı açtığı, dava dilekçesinde açıklanan olgular ile iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi birlikte değerlendirildiğinde, eldeki davanın uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olmayıp mülkiyete ilişkin olduğu gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; hüküm, temyiz edilmeksizin 15.05.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Görevsizlik kararı üzerine Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.05.2016 tarihli, 2014/246 Esas, 2016/495 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamına göre, uygulama kadastrosu sonucunda dava konusu taşınmazın yüzölçümündeki artışın, teknoloji farklılığı ile birlikte ölçü, tersimat ve hesaplama hatalarından kaynaklandığı, taşınmaz ile ilgili tescili yapılan bir kamulaştırma işleminin bulunmadığı ve taşınmazın kamulaştırma sahasında kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.01.2021 tarihli, 2018/745 Esas, 2021/91 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, dava konusu taşınmazın kamulaştırma sahası içerisinde kalmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, dosya kapsamından davanın uygulama kadastrosuna yönelik olmayıp tesis kadastrosundan önceki nedenlere ve mülkiyet hakkına dayalı olduğu, bu nitelikteki davaların kural olarak 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabi olduğu, ancak kamu malı niteliğinde olan mera, kıyı, orman gibi yerlerle fiilen yol olan yerler hakkında açılacak davalarda bu sürenin uygulanmayacağı, ne var ki; Mahkemece taşınmazın mevcut niteliğinin ne olduğu belirlenmediği gibi kamulaştırma haritalarının da dosya arasına getirtilip uygulanmadığı, teknik bilirkişiden taşınmazın tamamının veya bir bölümünün kamulaştırma sahasında kalıp kalmadığını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmadığı, yalnızca dava konusu taşınmazın tesis paftasındaki ve uygulama kadastrosu paftasındaki sınır yerlerini gösterir krokileri içerir, yetersiz teknik bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle hüküm kurulduğu belirtilerek Mahkemece açıklanan hususlarda araştırma ve inceleme yapılması, taşınmazın fiilen yol olarak kullanılan yer olduğunun belirlenmesi halinde davanın 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmayacağı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.02.2023 tarihli, 2022/271 Esas, 2023/37 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma sonucunda bilirkişilerden aldırılan raporlardan, dava konusu taşınmazın fiilen yol olarak kullanılan alanda kalmadığı, eldeki davanın da 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; 1974 yılında alınan kamu yararı kararı uyarınca dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kamulaştırma çalışması yapıldığını, dosya arasına aldırılan bilirkişi raporlarından dava konusu taşınmazın bir bölümünün kamulaştırma planı içerisinde kaldığının sabit
olduğunu, bu durumda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 ve 16/B maddeleri
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda Bitlis İli, Merkez İlçesi, Muştakbaba Mahallesi çalışma alanında bulunan 439 ada 2 parsel sayılı 185,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve 20.11.1981 tarihinde tescil edilmiş; bilahare 2013 yılında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, taşınmaz aynı ada/parsel numarasıyla ve 186,29 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir.
2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğuna, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığına göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
Temyiz eden davacı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.