"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/40 E., 2023/231 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Araklı Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/200 - 2022/255
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası hakkında Araklı Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.03.2020 tarihli ve 2014/200 E. - 2020/255 K. sayılı davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı; davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 24.09.2020 tarihli ve 2020/247 E. - 2020/336 K. sayılı hükmü ile istinaf isteminin usulden reddine dair verilmiş olan kararı davacı tarafından temyiz edilmiş, karar Dairenin 14.11.2022 tarihli ve 2021/5189 E. - 2022/7487 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma sonrası, ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi verdiği 21.02.2023 tarihli ve 2023/40 E. - 2023/231 K. sayılı kararı ile önceki kararında direnmiş; karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede;
Dairemiz bozma kararına göre, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, hukuki belirlilik ilkesi, etkin denetim mekanizmasının oluşturulması gayesi ve 7251 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kanun'a eklenen ek 6 ncı maddesinin düzenleme amacı bir arada değerlendirildiğinde, tereddüde yol açan usul hükümlerinin aşırı şekilci olarak uygulanması neticesinde yasal denetim yollarının kullanımı önemli ölçüde etkileneceğinden, kanun yolu başvuru aşamalarının süren usul işlemlerinden olduğu, hükmün kesinleşinceye kadar geçirdiği derecatın bir bütün oluşturduğu hususları da göz önüne alındığında, 3402 sayılı Kanun'un ek 6 ncı maddesinin henüz kanun yolu aşamasında olan dava dosyalarına yürürlük tarihinden bağımsız olarak sirayet edeceği benimsenmekle, Dairemiz kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
03.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
- MUHALEFET ŞERHİ -
Dava kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
Sayın Çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen ek 6. maddenin geriye yürütülüp yürütülemeyeceği, buradan hareketle verildiği anda kesin olan hükmün istinaf incelemesinin yapılıp yapılamayacağı ve Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) verilen direnme kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre mülkiyet hakkı “ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını” kapsamaktadır (AYM, E.2022/105, K.2023/54, 22/03/2023, §19).
Anayasa’nın 36. maddesinde ise adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkı kapsamında kalan kesin hükme saygı ilkesi “kesinleşmiş bir mahkeme hükmüyle bireylere tanınan statüye (hak ve borçlara) hukuk düzenince istisnai durumlar dışında müdahale edilmemesini gerekli kılar (... [GK], B. No: 2018/10018, 27/10/2021, § 63). Bu çerçevede “kesin hükme saygı (res judicata) ve kesin hükmün bağlayıcı olması, hükmü veren mahkeme de dâhil diğer bütün mahkemelerin ve diğer ilgili kurumların bu kararla bağlı olması anlamına gelir. Yargının verdiği ve bağlayıcı olan kesin hüküm, zarar gören taraflardan biri açısından işlevsiz duruma getirilmişse adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerin bir anlamı kalmayacaktır (... [GK], B. No: 2018/10018, 27/10/2021, § 58; ... İnşaat Tic. Ltd. Şti., B. No: 2013/1313, 26/2/2015, §§ 53, 54; ..., B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 65).
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre de kesin hükme saygı adil yargılanma hakkının güvencesi kapsamında kalmakta olup nihai mahkeme kararlarının yeniden gözden geçirilememesi ve sorgulanamaması gerekir (Brumarescu/Romanya [BD], B. No: 28342/95, 28/10/1999, § 61; Ryabykh/Rusya, B. No: 52854/99, 24/7/2003, § 52).
Öte yandan hukuk devleti ilkesi uyarınca kanun hükümleri kural olarak yürürlüğünden sonraki olay ve olgulara uygulanabilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesi uyarınca miktar veya değeri üç bin ... Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesin olup bunlara ilişkin istinaf yoluna başvurulamaz.
Ancak 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen ek 6. maddesinde şu hükme yer verilmiştir: “Kadastro mahkemesinin veya otuz günlük askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna ilişkin davalarda bu mahkemelerce verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilir.” Buna göre anılan hükümle birlikte hükmün yürürlüğe girdiği tarihten sonraki davalarda kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda miktar ve değere bakılmaksızın kararın istinaf ve temyizi mümkün hale getirilmiştir. Ancak Kanun’da bunun geriye yürütülerek söz konusu hükmün yürürlük tarihi olan 28/7/2020 tarihinden önce kesinleşmiş olan davalara da uygulanabileceği yönünde bir kurala yer verilmemiştir.
Anılan bu anayasal hükümler ve ilkeler ile yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay incelendiğinde iki tarafı da özel kişi olan uyuşmazlıkla ilgili olarak Araklı Asliye Hukuk Mahkemesince yukarıda anılan kanun hükmünün yürürlüğe girmesinden önce 12/3/2020 tarihinde karar verdiği ve dava değerinin 2020 yılının istinaf kesinlik sınırı olan 5.390,00 TL’nin altında kaldığı görülmektedir. Bu çerçevede kararın verilmekle kesin ve 6100 sayılı Kanun’un 341. maddesi uyarınca istinafı kabil olmayan bir karar olduğu anlaşılmaktadır.
Durum böyle iken Dairemizce İlk Derece Mahkemesinin kararının kesin olduğu kabul edilerek buna göre Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerekirken İlk Derece Mahkemesi kararının esastan incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmesinin isabetli olmadığı değerlendirilmektedir. Dolayısıyla Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Dairemizin bozma kararına karşı direnilmesinin yerinde olduğu ve önceki bozma kararının kaldırılarak kararın onanması gerektiğini düşündüğümden dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesinin doğru olmadığını değerlendiriyorum.
Değeri belli bir miktarın altında olan davalar yönünden daha önce bulunmayan istinaf ve temyiz imkânın yasanın yürürlüğünden sonraki davalar bakımından uygulanması hükmün denetlenmesinin talep hakkının kapsamının genişletilmesi bakımından olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Ancak söz konusu hükmün geriye yürütülmesiyle ilgili bir yasal hüküm dahi mevcut değil iken içtihat yoluyla söz konusu kanun hükmünün kesinleşmiş hukuki statüleri de etkileyecek şekilde geriye yürütülmesi adil yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak kesin hükme saygı gösterilmesi ilkesini açıkça zedeleyecektir.
Diğer taraftan yorum yoluyla söz konusu kanun hükmünün geriye yürütülerek kesin hükmün ortadan kaldırılması lehine hüküm kesinleşmiş olan hak sahiplerinin mülkiyet hakkının da kişilerin hukuki güvenliklerine aykırı olarak öngörülemez bir şekilde ihlal edilmesine yol açacaktır.