"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/453 E., 2022/307 K.
Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilleri tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.01.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden asıl davada davalı ... vekili Avukat ... ve birleştirilen davada davalı ... vekilleri Avukat ..., Avukat ... ile temyiz edilen asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacılar; mirasbırakan babalarından kalan taşınmazların intikal işlemlerinin yapılması ve hukuki işlemlerin takibi için ... ... ve Avukat ... Durmuş’u vekil tayin ettiklerini, vekillerin hile ile vekâletin alınmasını sağladıklarını, vekâlet görevi kötüye kullanılarak maliki oldukları 287 parsel sayılı taşınmazın davalı ...’ya, 85 ve 286 parsel sayılı taşınmazların davalı ... ’a satış suretiyle temlik edildiğini, bu satışların bilgileri ve rızaları dışında olduğunu ve kendilerine bir bedel ödenmediğini, ...’ın doğuştan engelli olduğunu ve anneleri ... ...’ın da vekiller tarafından aldatıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler; davacılar vekili 29.04.2013 havale tarihli dilekçesi ile sehven parsel numaralarının hatalı yazıldığını, davalı ...’e karşı açılan davada dava konusunun 286 parsel, davalı ...’e karşı açılan davada dava konusunun 287 parsel sayılı taşınmazın olması gerektiğini bildirmiş, aşamada 2011/483 Esas sayılı davayı sehven açtıklarını beyan etmiş, Mahkemece anılan davanın tefrikine karar verilmiş, davacı ...’ın 19.06.2016 tarihinde ölümü üzerine mirasını reddetmeyen mirasçıları davayı devam ettirmişlerdir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı ... davaya cevap vermemiş; aşamada, davacılar ile vekilleri arasındaki ilişkinin kendisi ile alakası olmadığını, kendisi adına işlemleri eşi Menderes’in yaptığını, dava konusu taşınmazın satıldığını emlakçı ...’dan öğrendiğini, pazarlık sonucu bedeli ödeyerek taşınmazı aldığını, sadece bedelde muvazaa olduğunu, bedeli elden satıcının vekiline ödediğini, ekonomik durumunun iyi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalı ...; memleketindeki mal varlığını paraya çevirerek Bodrum’da dava konusu taşınmazları satın aldığını, taşınmazları üzerlerindeki hacizlerle almak istediğini ancak aracı olan ... ve ...’un hacizleri kendi üzerlerine alarak paranın tamamının kendilerine ödenmesini istediğini, elden davacılara peyder pey 200.000,00 TL’nin üzerinde ödeme yaptığını, taşınmazları davacının vekiline ödediği bedel karşılığında satın aldığını, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.12.2014 tarihli ve 2011/361 Esas, 2014/785 Karar sayılı kararı ile; Adli Tıp Kurumu raporuna göre davacının vekâletname tarihleri olan 18.03.2010 ve 05.10.2010 tarihlerinde fiil ehliyetini haiz olmadığı gerekçesiyle her üç davanın da kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Dairenin 01.10.2018 tarihli ve 2018/3719 Esas, 2018/12995 Karar sayılı kararı ile; vekaletname tarihlerinde davacı ...’ın fiil ehliyetini haiz olmadığının Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 30.04.2014 tarihli raporu ile saptandığı, davacı ... payı yönünden davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığı, diğer paylar yönünden somut olayda hükme yeterli araştırma yapılmadığı, ...’nin bizzat temlik ettiği 287 sayılı parsel ve 85 sayılı parseldeki 5/8 pay yönünden öncelikle davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının tespit edilmesi, süresinde açılmış ise davacıların tanık deliline dayandığı gözetilerek bildirdikleri ya da bildirecekleri tanıklar dinlenerek ...’nin hileye düşürülüp düşürülmediğinin, vekaleten temlik edilen paylar bakımından da vekil ile alıcıların el ve işbirliği içinde davacıları zararlandırıp zararlandırmadıklarının açıklığa kavuşturulması, yerinde keşif yapılarak temlik tarihleri itibari ile taşınmazların gerçek değerlerinin saptanması, alıcıların gerçek bedeli ödeyip ödemediğinin belirlenmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyası içeriği ve davalı yanlarca hileye maruz kalınan tarihin, davacı yanlarca öğrenildiği tarihe ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmadığı, dinlenilen tanıkların beyanlarına göre de davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, tanıkların ...'nin taşınmazı satmaya ekonomik olarak ihtiyacı olmadığı, taşınmazların devredildiği tarihte sürekli olarak birinin yardımına ihtiyaç duyduğu, kolay kandırılabilir olduğu hususunda birbiri ile örtüşen beyanlarda bulundukları, dava konusu devirler yönüyle davalı yanlarca bedel ödendiğinin ispat olunamadığı, taşınmazların devri nedeniyle de ...'nin zararlandırılmış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Asıl davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde:
a. Her bir dava yönünden ayrı değerlendirme yapılmadığını, gerekçede Yaşar’ın ehliyetsizliği dışında değerlendirme yapılmadığını, müvekkilinin taşınmazının tapusunun neden iptal edildiğinin gerekçeden anlaşılmadığını, vekalet görevi kötüye kullanılmadığı gibi el ve iş birliği de olmadığını,
b. Bozma ilamında ayrı ayrı karar verilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen tek bir hüküm kurulduğunu,
c. Davacılar ve murisleri ...’nin ...’u vekil tayin ettiklerini, ...’un anılan vekaletname ile 286 parsel sayılı taşınmazı müvekkiline temlik ettiğini, müvekkilinin eşi Menderes’in onun adına işlem yaptığını,
d. Vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığını anlamak için ...’a da dava açılması gerektiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığına dair somut delil olmadığını, davacıların bir çok protokol ve belge imzaladığını,
e. Davacıların satıştan haberdar olduklarını ve iptalini isteyemeyeceklerini, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını, ücreti mukabilinde sattıkları taşınmazı geri isteyemeyeceklerini, tanık anlatımlarında çelişki olduğunu,
f. Davacı ...’nın gönül ilişkisi yaşadığı İbrahim Uz’a borcu olduğunu, ...’i vekil tayin edip borcun ödenmesi için taşınmazın satıldığını, davacıların suç duyurusunda bulunduğunu ve ilgililer hakkında takipsizlik kararı verildiğini,
g. Bedeller arası farkın muvazaanın tek başına ispatı olmadığını, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı ispatlansa dahi müvekkilinin el ve iş birliği içerisinde olduğunun ve bu durumu bildiğinin ispatlanamadığını, zararlandırma kastı olduğuna dair delil olmadığını, müvekkilinin ve eşinin ...’u öncesinde tanımadığını, devir işlemi öncesi müvekkilinin eşinin bankadan para çektiğini,
h.Yaşar yönünden yeniden rapor alınması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, fiil ehliyetinin olduğunu,
i. ...'ın 06.04.2010 tarihli teslim belgesi ile 20.000,00 TL, 27.05.2010 tarihli teslim belgesi ile 50.000,00 TL, 15.06.2010 tarihli teslim belgesi ile 30.000,00 TL, 30.06.2010 tarihli teslim belgesi ile 30.000,00 TL, 15.07.2010 tarihli teslim belgesi ile 35.000,00 TL, 30.07.2010 tarihli teslim belgesi ile 35.000,00 TL nakit elden teslim aldığına ilişkin belgedeki imzaları inkar etmediğini, bu belgelerin neden kabul edilmediğinin açıklanması gerektiğini,
j. ...’in de davaya dahil edilmesi gerektiğini, Yaşar’ın mirasçılarının davaya dahil edilmediğini,
k. Tek bir harç ve vekalet ücreti hesaplanmasının doğru olmadığını, her bir parsel yönünden ayrı hesaplama yapılması gerektiğini, hüküm kurulurken her bir davacının payı oranında karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde:
a. Her bir parsel yönünden ayrı değerlendirme yapılmadığını, tanık anlatımlarındaki çelişkiden bahsedilmediğini,
b. ...’nin 287 parsel sayılı taşınmazı bizzat devrettiğini ve ölmeden dava açmadığını, davacıların davayı ispatlayamadıklarını, hak düşürücü sürenin geçtiğini,
c. Müvekkilinin devir öncesi ...’u, ...’i ve ...’yi tanımadığını, müvekkilinin Bodrum’a yerleşmek istediğini, bunu bilen arkadaşının emlakçı ...’un dava konusu 85 ve 287 parseli sattığını kendisine söylediğini, müvekkilinin ...’u arayıp pazarlık yaptığını ve anlaştıklarını, ...’un nişanlım dediği avukat ... ile müvekkillini tanıştırdığını, müvekkili ile ... ve ... arasında çıkan ve ceza davasına yansıyan tartışmanın sonradan olduğunu, müvekkilinin parasını vererek taşınmazı aldığını, ... ve Fatma’nın yerleri gösterdiğini,
d. 85 parsel sayılı taşınmazın 3/8 payının vekaletname ile devredildiğini, ...’nin 5/8 payını bizzat ...’a temlik ettiğini, ...’un da müvekkiline devrettiğini, vekaletname ile devredilen paylar yönünden vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını, ...’un davada yer alması gerektiğini, ispata yarar somut delil olmadığını,
e. Davacıların bir çok belge ve protokol imzaladıklarını ama hepsine hile dediklerini, davacıların imzaladıkları belgeden devir iradeleri olduğunun anlaşıldığını, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını, müvekkilinin el ve işbirliği içerisinde olmadığını ve zararlandırma kastı olmadığını, davacıların ücreti mukabilinde sattıkları taşınmazları geri istediklerini,
f. Bedeller arasında farkın tek başına kanıt olmayacağını,
g. Davanın müvekkili yönünden ispat edilemediğini,
h. Yaşar yönünden yeniden rapor alınması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, fiil ehliyetinin olduğunu,
i. Müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, kötüniyetin ispat edilmediğini, 5/8 pay yönünden TMK’nın 1023. maddesindeki korumadan yararlanacağını,
j. Gerekçenin anlaşılamadığını, hilenin ispatlanamadığını,
k. Tek bir harç ve vekalet ücreti hesaplanmasının doğru olmadığını, her bir parsel yönünden ayrı hesaplama yapılması gerektiğini, hüküm kurulurken her bir davacının payı oranında karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava dilekçesinin içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki dava; ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozma kararı uyarınca işlem yapılmasına; özellikle ...’nin bizzat yaptığı işlemler yönünden kandırıldığı, ... ve Fatma’nın vekaletnameleri ile yapılan işlemlerde de vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı, asıl ve birleştirilen davada davalıların el ve iş birliği içerisinde davacı ...’yı ve davacılar murisi ...’yi zararlandırma kastı ile hareket ettikleri gözetilerek asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığından asıl ve birleştirilen davada davalılar vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, birleştirilen davaların tahkikat safhası müşterek olmakla birlikte, birleştirilen her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulacağı ve birleşse dahi müstakil dava olma niteliğini koruyacağı kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297/2 hükmünde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Somut olayda, asıl ve birleştirilen davaların tapu iptali ve tescile ilişkin kısımları yönünden ayrı hüküm kurulması isabetli ise de yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden tek bir hüküm kurulmuş olması, birleştirilen 2011/483 Esas sayılı davanın tefrik edilmiş olmasına rağmen hüküm başlığında gösterilmiş olması ve asıl davanın davalısının ... ve dava konusu taşınmazın 246 ada 16 (eski 286) parsel, birleştirilen davanın davalısının ... ve dava konusunun 1172 ada 29 (eski 120 ada 85) ve 246 ada 19 (eski 287) parsel sayılı taşınmazlar olmasına rağmen asıl davanın hüküm kısmında davalının ..., birleştirilen davanın hüküm kısmında ise davalının ... olarak gösterilmesi, ayrıca asıl davada 287 parsel yönünden, birleştirilen davada ise 286 parsel yönünden hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Ne var ki, anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekillerinin temyiz itirazının değinilen yön itibariyle kabulü ile; Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.10.2022 tarihli ve 2018/453 Esas, 2022/307 Karar sayılı kararın hüküm başlığında yer alan birleştirilen 2011/483 Esas sayılı davaya ilişkin bilgilerin çıkarılmasına; kararın hüküm kısmının 1 ila 9. maddelerinin hükümden çıkarılmasına yerine hüküm kısmı olarak;
“A- 1- Asıl Davanın KABULÜ ile;
Muğla ili, Bodrum ilçesi, Karakaya Mahallesi, 246 ada 16 (eski 286) parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile ½ payın davacı ... adına, ½ payın davacı ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline,
2- İİK'nın 28. maddesi gereğince hüküm özetinin İlçe Tapu Müdürlüğüne gönderilmesine,
3- İhtiyati tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devamına,
4- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 96.402,15 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta peşin alınan 742,50 TL peşin harç ile 23.998,66 TL tamamlama harcının mahsubu ile; bakiye 71.660,99 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
5- Davacılar tarafından yargılama nedeniyle yapılan 742,50 TL peşin harç, 23.998,66 TL tamamlama harcı, keşif harcı, posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi masraflarından oluşan (3.297,80 TL /2) toplam 1.648,90 TL olmak üzere; toplamda 26.390,06 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6- Davacı taraflar yargılamada kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesap ve takdir olunan 160.899,60 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak vekil ile temsil olunan davacılara verilmesine,
7- Davalı taraflarca yargılama nedeniyle yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
8- Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise karar kesinleştikten sonra istek halinde ve taraflar hesap numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
B- 1- Birleştirilen davanın KABULÜ ile;
Muğla ili, Bodrum ilçesi, Kumbahçe Mahallesi 1172 ada 29 (eski 120 ada 85) parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının İPTALİ ile ½ payın davacı ... adına, ½ payın davacı ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline,
Muğla ili, Bodrum ilçesi, Karakaya Mahallesi 246 ada 19 (eski 287) parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının İPTALİ ile ½ payın davacı ... adına, ½ payın davacı ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline,
2- İİK'nın 28. maddesi gereğince hüküm özetinin İlçe Tapu Müdürlüğüne gönderilmesine,
3- İhtiyati tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devamına,
4- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 95.587,21 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta peşin alınan 742,50 TL peşin harç ile 23.998,66 TL tamamlama harcının mahsubu ile; bakiye 70.846,05 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
5- Davacılar tarafından yargılama nedeniyle yapılan 742,50 TL peşin harç, 23.998,66 TL tamamlama harcı, keşif harcı, posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi masraflarından oluşan (3.297,80 TL /2) toplam 1.648,90 TL olmak üzere; toplamda 26.390,06 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6- Davacı taraflar yargılamada kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesap ve takdir olunan 159.945,20 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak vekil ile temsil olunan davacılara verilmesine,
7- Davalı taraflarca yargılama nedeniyle yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
8- Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise karar kesinleştikten sonra istek halinde ve taraflar hesap numarası bildirilmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,” ifadelerinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalılara iadesine,
03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden asıl davada davalı vekili için 28.000,00 TL, temyiz eden birleştirilen davada davalı vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleştirilen davada temyiz edilen davacılardan alınmasına,
Dosyanın Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.