Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2340 E. 2024/5113 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında tereke temsilcisi atanmasına rağmen mirasçıların miras payları oranında davanın kabul edilip edilemeyeceği ile davalının satış iddiasının dayanağı olan murisin borçlarının ödendiğine ilişkin delillerin değerlendirilmesinin yeterliliği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tereke temsilcisi atandıktan sonra mirasçıların terekeyi temsil ve dava takip yetkisinin sona erdiği, davalının satış iddiasının dayanağı olan murisin borçlarının ödenmesi hususunda yeterince inceleme yapılmadığı ve toplanan delillerin tüm yönleriyle değerlendirilmediği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/40 E., 2023/355 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/801 E., 2022/121 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil ile bedel istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf isteğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine; davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın davalı ... yönünden kabulüne, dahili davalı ... hakkında usulüne uygun açılmış bir dava ve taraf sıfatı bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacıların murisi ...'nün 12.11.2017 tarihinde 86 yaşında öldüğünü, 1770, 1773, 5255, 2387 ve 739 parsel sayılı taşınmazlarını mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak torunu olan davalıya temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, aşamada dava konusu 1773 parsel sayılı taşınmazın dava dışı kişiye devredildiğini belirterek HMK’nın 125. maddesi uyarınca davacıların miras payına isabet eden bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ayrıca davacı vekiline muristen ...’a, anılan kişiden de davalıya geçen 1770 parsel sayılı taşınmaz yönünden ...'ı davaya dahil etmesi için davacı vekiline süre verilmiş, dahili dava dilekçesi sunulması nedeniyle ... davaya dahil edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davalının 2006 yılında liseden mezun olduğunu, akabinde hayvancılıkla iştigal ettiğini, 2012 yılında 23 yaşında olduğunu ancak 5 sene içerisinde elde ettiği birikiminin taşınmaz satın alabilecek düzeyde olduğunu, babasına ait kasap dükkanında tezgahtar olarak çalıştığı iddiasının asılsız olduğunu, davalının dava konusu taşınmazları satın alma nedeninin hayvancılıkla iştigal etmesinden kaynaklandığını, tarlaları muristen gerçek satış işlemi sonucu satın aldığını, bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaaya kanıt olamayacağını, dava konusu taşınmazların son iki yıl içerisinde değerlendiğini, murisin dava dışı oğlu ...’nün borçlarını ödemek maksadıyla dava konusu taşınmazları sattığını, davalının amcası olan ...'nün pek çok kişiye borcunun bulunduğunu, Halkbank'tan kredi kullandığını bu kredinin belli bir kısmını murise ödediğini, satış bedeli ile murisin oğlu ...'nün borçlarını ödediğini, emekli olurken 24.360,00 TL prim borcunun davalının yardımıyla ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; muris tarafından torun olan davalıya yapılan devirlerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığı, davalının temlik tarihindeki yaşı itibariyle dava konusu taşınmazları alabilecek ekonomik gücünün bulunmadığı ancak dava konusu 1770 parsel sayılı taşınmaz yönünden iddianın kanıtlanamadığı, taşınmazı devralan ...’ın mal kaçırma amacından haberdar olmadığı ve temlikin gerçek satış olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine; dava konusu 5255, 2387 ve 739 parsel sayılı taşınmazların davacıların miras payları oranında tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tesciline, 1773 parsel yönünden davacıların miras payına isabet eden değerin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1770 parsel yönünden de iddianın kanıtlandığını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yeminli tanık beyanları mevcutken yapılan ödemelerin dikkate alınmadığını, murisin borcundan ötürü tanık dinletmek istemelerine rağmen bu konudaki taleplerinin reddedildiğini ve eksik inceleme ile karar verildiğini, taşınmazların devir tarihindeki değerlerinin çok yüksek hesaplandığını, bu yöne ilişkin itirazların da dikkate alınmadığını, murisin, oğlunun borçları nedeniyle taşınmazları davalıya sattığını, malvarlığında değişiklik olmadığına ilişkin gerekçenin yerinde olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dinlenen tanık beyanlarından murisin mal satmaya ihtiyacının ve sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin olmadığı, davalı tarafından da temlik nedeniyle yapılan bir ödemenin bulunmadığı, satış tarihinden sonra murisin ekonomik durumunda değişiklik olmadığı, temliklerin bedelsiz, muvazaalı ve mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı olduğu gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine; 1770 parsel sayılı taşınmazın temlik edildiği ...’ın davacıların kuzeni olduğu, temlikin muvazaalı işlemi gizlemeye ve yasal zemin hazırlamaya yönelik olarak ...’a ara malik sıfatı ile yapıldığı, dava konusu 793 parselin pasif kayıt haline geldiği ve 193 ada 49 parsele gittiği, ayrıca ara malik ... ile davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı halde usul hükümlerine aykırı olarak ...’ın davaya dahil edilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın davalı ... yönünden kabulüne; dava konusu 5255, 2387 ve 193 ada 49 ve 1770 parsel sayılı taşınmazların davacıların miras payları oranında tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tesciline, 1773 parsel yönünden davacıların miras payına isabet eden değerin davalıdan tahsiline, dahili davalı ... hakkında usulüne uygun açılmış bir dava ve taraf sıfatı bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,

Türk Medeni Kanunu'nun 640. ve 706. maddeleri, Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi,

Tapu Kanunu'nun 26. maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...’nün 12.11.2017 tarihinde öldüğü, geride eldeki davada davacı olan kızları ... ve ... ile dava dışı çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in mirasçı olarak kaldığı; davalı ...’nın, mirasçı ...’ın oğlu olduğu, murisin 03.04.2012 tarihinde dava konusu 1770 ve dava dışı 1771 ve 1772 parsel sayılı taşınmazlarını ...’a, ...’ın da dava konusu 1770 parseli 23.12.2015 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği, murisin dava konusu 739 (yeni 193 ada 49 parsel), 1773 ve 5255 parsel sayılı taşınmazlarını da 03.04.2012 tarihinde, dava konusu 2387 parsel sayılı taşınmazını 06.04.2012 tarihinde davalı ...’ya satış suretiyle devrettiği, davalının yargılama aşamasında 1773 parseli dava dışı kişiye temlik ettiği anlaşılmaktadır.

Öte yandan, davanın 01.02.2018 tarihinde mirasçılardan ... ve ... tarafından dava konusu 1770, 1773, 5255, 2387 ve 739 parsel sayılı taşınmazlar yönünden terekeye iade istekli olarak açıldığı, İlk Derece Mahkemesinin 2018/69 Esas, 2019/218 Karar sayılı kararı ile davanın davacılar ... ve ...’nin miras payları oranında kabulüne karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 2019/338 Esas, 2019/336 Karar sayılı kararı ile mirasbırakan ...'nün ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davaya katılmayan mirasçılarının bulunduğu, dosya sunulan veraset ilamından sonra bir kısım mirasçıların murisin mirasını reddettiği gözetilerek TMK'nın 611/1 maddesine göre murisin yeniden veraset ilamının alınması, veraset ilamına göre davaya katılmayan ortakların olurunun alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderildiği ve 2019/233 esasına kaydedildiği, bu aşamada mirasçılardan ... tarafından dava konusu 1773, 5255, 2387 ve 739 parsel sayılı taşınmazlar yönünden muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak iki ayrı dava açıldığı ve mirasçı ... tarafından açılan davaların 2019/233 Esas sayılı dosya ile birleştirildiği, Afyonkarahisar 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/813 Esas, 2019/1407 Karar sayılı kararı ile asıl davayı açan mirasçılar ... ve ...’nin tereke temsilcisi olarak atandıkları ve vekilin 30.01.2020 tarihli dilekçe ile anılan davacıların tereke temsilcisi olarak düzenledikleri vekaletnameyi de dosyaya sunduğu, kararın istinaf edilmediğinden 19.02.2020 tarihinde kesinleştiği, İlk Derece Mahkemesinin 2019/233 Esas, 2020/288 Karar sayılı kararı ile de asıl davanın 1770 parsel dışındaki taşınmazlar yönünden davacılar ... ve ...’nin miras payları oranında kabulüne, 1770 parsel yönünden reddine; birleştirilen davaların davacı ...’nın miras payları oranında kabulüne karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 2021/233 Esas, 2021/342 Karar sayılı kararı ile birleştirilen davada davacı ...'in mirasçı olup olmadığının değerlendirilmediği, asıl davanın terekeye iade istekli açıldığının göz ardı edildiği ve tereke temsilcisi atanmasına ilişkin kararın kesinleşme şerhinin dosyada bulunmadığı, harcın eksik tamamlandığı gerekçeleri İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderildiği ve 2021/311 esasına kaydedildiği, bu aşamada asıl davada davacılar ... ve ... vekilinin diğer mirasçı ... ile ilgili mirasçılık sıfatına ilişkin sorundan dolayı anılan iki davacı yönünden dosyanın tefrik edilmesini talep ettiği, 14.10.2021 tarihli ara kararı ile asıl davada davacılar ... ve ... yönünden davanın tefrikine karar verildiği, tefrik sonrası dosyanın Mahkemenin 2021/801 esasına kaydedildiği, eldeki temyize konu kararın da tefrik edilen dosyada verilen karar olduğu görülmüştür.

Hemen belirtmek gerekir ki, Türk Medeni Kanunu'nun 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona ermektedir.

Somut olaya gelince; asıl dava mirasçılardan ... ve ... tarafından dava konusu 1770, 1773, 5255, 2387 ve 739 parsel sayılı taşınmazlar yönünden terekeye iade istekli olarak açılmış ve anılan davacıların Afyonkarahisar 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/813 Esas, 2019/1407 Karar sayılı kararı ile muris ...’nün tereke temsilcisi olarak atandıkları, asıl davada davacılar ... ve ... vekilinin de 30.01.2020 tarihli dilekçe ile davacıların tereke temsilcisi sıfatı ile düzenledikleri vekaletnameyi dosyaya sunduğu, tereke temsilcisi atanmasına ilişkin kararın istinaf edilmediğinden 19.02.2020 tarihinde kesinleştiği, sonuç olarak asıl davada davacılar ... ve ...’nin tereke temsicisi olarak davaya dahil oldukları anlaşılmakta olup bu aşamadan sonra birleştirilen davada davacı ...’in mirasçılık sıfatına ilişkin durumun belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile asıl davanın tefrik edilerek eldeki esasa kaydedilmesi ve davanın terekeye iade istekli açıldığı göz ardı edilerek mirasçı olarak takip yetkileri sonra eren ... ve ...’nin miras payları oranında davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

Diğer taraftan; davalı, murisin dava dışı oğlu ...’nün borçlarını ödemek maksadıyla dava konusu taşınmazları sattığını, davalının amcası olan ...'nün pek çok kişiye borcunun bulunduğunu, bankadan kredi kullandığını, bu kredinin belli bir kısmını murise ödediğini, satış bedeli ile murisin oğlu ...'nün borçlarını ödediğini savunduğu, bir kısım davalı tanığının da benzer şekilde beyanda bulundukları, davacı tanığı ...’in de bu durumu doğruladığı ancak murisin, oğlunun borçlarını ödemek için farklı bir taşınmazı sattığını ifade ettiği anlaşılmakta olup, davalının savunmasında dayandığı bu olgu üzerinde yeterince durulmadan sonuca gidilmiştir.

Hal böyle olunca; asıl davada talebin terekeye iade istekli olduğu ve tereke temsilcilerinin de davaya dahil oldukları gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, pay oranında iptal tescile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, tarafların tanıkları yeniden dinlenerek murisin oğlu ...’in borçları için temlik ettiği taşınmazların tespit edilmesi, tanık beyanlarına göre murisin dava konusu taşınmaz dışında devrettiği taşınmaz var ise devre ilişkin kayıtlar getirtilerek değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.