"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1198 E., 2023/161 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/331 E., 2022/268 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından yargılama giderleri yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi vekalet ücreti yönüyle kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; Ordu ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 125 ada 3 parselin yapılan kadastro çalışmalarında adına 110,10 metrekare eksik yazıldığını ve davalılara ait bitişik 125 ada 4 parsele ilave edilmek suretiyle davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, sınır tespiti sırasında durumu öğrendiğini, davalıların parseline ilave edilmek suretiyle tespit yapılan taşınmazı nizasız ve fasılasız olarak yıllardır kullandığını ileri sürerek dava konusu 125 ada 4 parselin tapu kaydının iptali ile Mahkemece tespit edilecek miktarın 125 ada 3 parsele eklenmek suretiyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, davacının yapılan kadastro tespitine itiraz etmediğini, kadastronun bildiği kadarıyla 2011 yılı sonlarına doğru kesinleştiğini, kadastro geçmeden evvel 125 ada 5 parselden yani ana yoldan başlayan ve krokide kısmen ucu kapalı görülen yolun kendi parseli olan 4 parsel içinde bulunan iki adet evin arasından geçen ve 125 ada 2 parsele dayanan patika yolun olduğunu, bu yolun kendisine ait eski binanın hemen yanına yaptırdığı yeni binanın içinden geçtiğini, kendisine ait evin altından geçen yol iptal edilince anlaşmaları gereği şimdi paftasında görülen 125 ada 2 parselin sınırındaki yolu davacının kullanacağı şekilde zeminde bıraktıklarını, bu durumu davacının bildiğini, ayrıca davaya konu talebin 10 yıllık zaman aşımına uğradığını, davacının taleplerinin tamamen karşılıksız maddi menfaat temin etmek üzere dile getirildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
Davalılar ..., ..., ... 14.04.2022 tarihinde yapılan keşifte alınan ortak beyanlarında, davalı ... ise 23.05.2022 tarihli dilekçesinde, ilk keşfe istinaden aldırılan bilirkişi raporunda (A) harfi ile ile gösterilen yerin 125 ada 3 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını, (B) harfi ile gösterilen yerin ise kadastro yolu olarak tescil edilmesini kabul ettiklerini, davacı ile bu hususlarda anlaştıklarını belirtmişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.04.2021 tarihli ve 2020/14 Esas, 2021/227 Karar sayılı kararıyla; fen bilirkişilerinin raporunda (B) harfi ile gösterilen ve zeminde eskiden bu yana mevcut olduğu anlaşılan sabit bir patika yolun olduğu, dinlenilen mahalli bilirkişilerin ve tanıkların beyanları birlikte değerlendirildiğinde patika yolun eskiden beri kullanıldığı, ancak davalılara ait taşınmaz dahilinde olmadığı, zaten davalıların da böyle bir iddialarının bulunmadığı, ayrıca yine fen bilirkişilerinin raporunda (A) harfi ile gösterilen yerin tartışmasız şekilde davacının arazisine dahil olması gerektiği, davalıların da bu durumu kabul ettikleri, keşifte de görüldüğü üzere, 125 ada 4 parselde bulunan taşınmazın uyuşmazlığa konu yerin köy yolu tarafında harman yeri olduğu ve harman yeri ile uyuşmazlık konusu patika yolun arasında perde duvarın nizami bir şekilde sınır teşkil ettiği, dolayısıyla tüm bu hususlar birlikte gözetilerek fen bilirkişilerinin raporunda (A) ve (B) harfiyle gösterilen alanların 125 ada 3 parsele eklenmesi gerektiği kanaati oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.10.2021 tarihli ve 2021/872 Esas, 2021/1089 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece yapılan tespit tarihinden önceki zilyetlik araştırmasına ilişkin mahalli bilirkişi beyanları maddi olaylara dayanmayan soyut ve gerekçesiz ifadelerden ibaret olup bu anlamda yeterli olmadığı gibi, dosyaya yansıyan davalılarca yapılmış açık bir kabul beyanına rastlanmamasına rağmen "davalıların (A) harfi ile gösterilen kısmının davacının arazisine dahil olması gerektiğini kabul ettikleri" gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, Mahkemece çekişmeli taşınmazın (A) ve (B) harfi ile gösterilen çekişmeli bölümlerinin tespit tarihi olan 11.04.2011 tarihinden önce kim tarafından ne şekilde ne kadar süredir kullanıldığı, davacının mı yoksa davalıların murisinin mi zilyetliğinde olduğunun araştırılmadığı, tarafların ortak sınırının neresi olduğunun belirlenmediği, çekişmeli bölümler açısından tespit tarihinden önce zilyetlikten kazanma koşullarının kimin açısından oluştuğunun değerlendirilmediği; hal böyle olunca, Mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve fen bilirkişisi refakatinde yeniden keşif yapılarak taşınmazın çekişmeli kısımlarının tespit tarihi olan 11.04.2011 tarihinden önce evveliyatında kimden geldiği, taşınmazın ne kadar süredir kimin zilyetliğinde olduğu, kimin tarafından ne kadar zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, taraflar arasındaki sınırın neresi olduğu hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, beyanlar arasında çelişki olması halinde usulüne uygun şekilde ve gerektiğinde yüzleştirme yapılarak çelişkilerin giderilmeye çalışılması, beraberde götürülecek teknik bilirkişiden keşfi izlemeye imkan veren ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınması, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, soyut ve gerekçesiz yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun kabulüyle hükmün HMK'nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.05.2022 tarihli ve 2021/331 Esas, 2022/268 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşif esnasında bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın davacının talebi doğrultusunda 3 parsele dahil edilmesinin davalılarca kabul edildiği, (B) harfiyle gösterilen kısmın ise patika yol olarak kadastro yolu olması konusunda tarafların anlaşmaya vardığı gerekçesiyle bu anlaşma doğrultusunda davanın kabulü ile dava konusu Ordu ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 125 ada 4 parselde kayıtlı taşınmazdaki 18.04.2022 tarihli fen bilirkişilerinin raporunda (A) harfiyle gösterilen "kırmızı" renkle taralı 21,11 metrekarelik kısmın tapu kaydının iptali ile söz konusu kısmın ... ilçesi, ... mahallesi 125 ada 3 parselde kayıtlı taşınmaza eklenmek suretiyle tespit ve tapuya tesciline, 125 ada 4 parselde kayıtlı taşınmazdaki (B) harfiyle gösterilen "mavi" renkle taralı 34,35 metrekarelik kısmın ise tapu kaydının iptali ile söz konusu kısmın kadastral yol olarak tespit ve tapuya tesciline, ayrıca davalıların yapılan kadastro tespitinde bir kusurunun bulunmaması ve bu tespitin kadastro memurları ve bilirkişiler tarafından yapılmış olduğu hususları dikkate alınarak davalıların davanın açılmasına sebebiyet vermemesi ve daha sonrasında da karşı tarafla sulh oldukları dikkate alınarak yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
D. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından 14.04.2022 tarihinde dava konusu yerde keşif yapıldığını ve burada davalılarla söz konusu taşınmaz ile ilgili anlaşmaya varıldığını, Mahkemeden de tarafların anlaştığı şekilde karar verilmesinin talep edildiğini, davalıların bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen yerin müvekkiline ait olduğunu, 125 ada 3 parsel sayılı taşınmaz dahilinde kaldığını kabul ettiğini ve yine davalıların bilirkişi raporunda (B) ile gösterilen yerin kadastro yolu olarak tescil edilmesini kabul ettiklerini, taraflar ile sadece taşınmazla ilgili olarak anlaşmaya varıldığını, yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından bir anlaşma gerçekleşmediğini, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesine rağmen davalıların dava açılmasına kendi kusurlarıyla sebep olmadıkları gerekçesiyle haksız ve kanuna aykırı olarak yargılama giderlerinin müvekkili davacı üzerine bırakıldığını, yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının yargılama giderleri yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
F. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 03.02.2023 tarihli ve 2022/1198 Esas, 2023/161 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun yargılama giderlerine yönelik olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 312/2. maddesinde; davalı, davanın açılmasına kendi hal ve davranışlarıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmişse yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmayacağı hükmüne yer verildiği, davanın kabulüne rağmen davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilememesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmiş olması gerekli olup buna göre davalının davanın açılmasına sebebiyet vermemiş ve ilk oturumdan önce dava kabul edilmemiş olması olgularının birlikte somut olayda gerçekleşmediği, Mahkemece, yargılama giderlerinden dolayı da davalının sorumluluğu yönünde karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının yargılama giderleri itibariyle kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; yargılama giderlerinin davacı tarafından değil davalılar tarafından davacı tarafa ödenmesine ve vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı tarafa ödenmesine şeklindeki Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın açılmasına kendilerinin neden olmadığını bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 312. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda; Ordu ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... mevkii çalışma alanında bulunan 125 ada 4 parsel sayılı sayılı taşınmaz 4.477,53 metrekare yüzölçümü ve "kagir üç katlı ev ve ahşap bir katlı ev ve fındık bahçesi" vasfı ile davalılar ..., ... (...), ... ve ... (...) adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı çekişmeli taşınmazın bir kısmının kendisine ait olduğunu ve kadastro tespitinin yanlış yapıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ...'in temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ...'in temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'den alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.