Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2439 E. 2024/3666 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davalının iyiniyetli üçüncü kişi olup olmadığı ve mahkeme kararının dayandığı bilirkişi raporunun hükme elverişliliği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, yolsuz tescil edilen payın davalıya intikalinde iyiniyet incelemesi yapılmadan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun, daha önce aynı taşınmaz üzerindeki diğer paydaş hakkında verilen ve onanan iptal kararını dikkate almadan düzenlenmiş olması nedeniyle eksik inceleme yapıldığı gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/214 E., 2022/52 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili; Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/318 Esas 1997/359 Karar sayılı 26.06.1997 tarihli ilamı ile ... adına kayıtlı bir kısım taşınmazlardaki 20/80 payından 4/80 payının iptali ile dava dışı ... Tic. A.Ş. adına tesciline karar verildiğini, ancak hüküm infaz edilirken kararda belirtilen tapu kayıtları 373 ile 633 parsellere revizyon görmesine rağmen hatalı olarak dava konusu 674 parselin de hüküm kapsamında olduğu zannedilerek 674 parsel sayılı taşınmazın da tapu kaydının iptali ile dava dışı ... Ticaret A.Ş. adına tescil edildiğini, adı geçen dava dışı şirketin taşınmazı kötüniyetli olan davalı ...'a devrettiğini ileri sürerek yolsuz tescilin düzeltilerek gerçek malik ... adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, taşınmazı tapu siciline güvenerek bedelini ödeyip iyiniyetle edindiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

İhbar olunan ... mirasçıları beyanda bulunmamışlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 05.01.2016 tarihli ve 2014/567 E. 2016/11 K. sayılı kararıyla; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle, 09.02.2002 tarih 2176 yevmiye nolu işlemle davalı adına kaydedilen 192/3840 payın iptali ile dava dışı ... adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 04.03.2020 tarihli ve 2016/17121 E. 2020/1512 K. sayılı kararıyla; "...somut olayda, davacı ön inceleme duruşmasında 6100 sayılı HMK'nin 61. maddesi gereğince davanın dava dışı ...'ye ihbar edilmesini talep etmiş olup, mahkemece talebin dikkate alınarak davanın, Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/318 esas sayılı davada taraf olan kayıt maliki ...'ye, ölmüş ise mirasçılarına ihbar edilmesi, dava açmaları halinde eldeki dava ile birleştirilmesi ve birlikte yürütülmesi, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, dava dışı ... A.Ş. adına tescil edilen 192/3840 payın yolsuz tescil niteliğinde olduğu, anılan şirketten pay satın alan davalının da yolsuz tescil sebebiyle hak kazanamayacağı gerekçesiyle davalı adına olan 192/3840 payın tapu kaydının iptali ile dava dışı ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Hazine'nin taraf sıfatı bulunmadığını, Hazine'nin herhangi bir zararı olmadığı gibi yolsuz tescilin de söz konusu olmadığını, yolsuz tescil olsa dahi davalının iyiniyetli 3. kişi konumunda olup bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil steğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705 inci, 1022 nci, 1023 üncü, 1024 üncü ve 1025 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava dışı ... A.Ş. tarafından ihbar olunan ... aleyhine Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/318 E. 1997/359 K. sayılı dosyası ile açılan tapu iptal-tescil davası sonucunda davanın kabulüne karar verilerek ... adına kayıtlı olan bir kısım taşınmazların tapu kaydının iptali ile ... A.Ş. adına tesciline karar verildiği ve kararın kesinleştiği, anılan mahkeme kararında iptal-tescile karar verilen taşınmazların 373 ile 633 parsellere revizyon gördüğü, bir başka anlatımla mahkeme kararının dava konusu 674 parsel sayılı taşınmazı kapsamadığı halde, hükmün tapuda infazı sırasında 674 parsel sayılı taşınmazın da hüküm kapsamına alınarak taşınmazın 192/3840 payının dava dışı ... A.Ş. adına 09.07.2002 tarih ve 2176 yevmiye numaralı işlemle hükmen tescil edildiği, 06.04.2005 tarihinde taşınmazın tapu kaydına "09.07.2002 tarihli ve 2176 yev.nolu işlemin hatalı yapıldığına dair" şerh düşüldüğü, dava konusu taşınmazda dava dışı şirket ve kişiler arasında birçok alım-satım işleminin yapıldığı, davalı ...'ın en son 08.06.2007 tarihinde dava dışı ... A.Ş. şirketinden 8/24 payı satış suretiyle devraldığı, öncesinde sahip olduğu payların tevhidiyle taşınmazda toplam 2/3 pay sahibi olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer yandan, dava konusu taşınmazın diğer 1/3 pay sahibi dava dışı paydaşı ... aleyhine Hazine tarafından Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 11.07.2014 tarihli ve 2012/409 E. 2014/383 K. sayılı dosyası üzerinden aynı iddialarla açılan iptal-tescil istekli davanın kabulüne karar verilerek ... adına kayıtlı 1/3 paydan yolsuz nitelikte bulunan 64/3840 payın iptaline karar verilerek ... adına tesciline karar verildiği, kararın Dairece 03.12.2018 tarihinde onandığı, karar düzeltme yoluna başvurulmaması üzerine hükmün 15.01.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705 inci maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1 inci maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1024/2 nci maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2 maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." düzenlemelerine yer verilmiştir.

Diğer yandan, hukukumuzda diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlama düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988. ve 989. maddelerinin ve tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.

Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden, iktisapta bulunan kişinin iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten, bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyi niyetli gözükeni değil gerçekten iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı'' ilkeleri 8.11.1991 tarih 1990/4 esas 1991/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.

Öte yandan, vakıa ve karinelerden, halin icaplarından kendisinden beklenen özeni sarfetmemiş olması itibariyle kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacağı belirmiş olan kimsenin TMK’nın 1023. maddesinden yararlanamayacağında bir tereddüt bulunmamaktadır.

Somut olayda, Mahkemece, dava konusu 674 parsel sayılı taşınmazın 192/3840 payının dava dışı ... A.Ş. adına hükmen tescil işleminin yolsuz tescil niteliğinde olduğu saptanarak sonuca gidilmiş olması kural olarak doğrudur.

Ne var ki, hükme esas alınan 01.12.2015 tarihli bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.

Şöyle ki; taşınmazın dava dışı diğer 1/3 pay sahibi ... hakkında açılan ve kabulle sonuçlanıp Dairece onanmasına karar verilen 2012/409 Esas sayılı dosyada hükme esas alınan 03.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın 192/3840 payının tescilinin yolsuz olduğu, yolsuz olan bu paydan 64/3840 payının ...'dan, 128/3840 payının ise ...'dan (eldeki davacı) iptal edilmesi gerektiğinin belirtildiği, anılan dosyada bu rapor hükme esas alınarak yolsuz nitelikte bulunan 192/3840 paydan 64/3840 payın iptali ile ... adına tesciline karar verildiği halde, eldeki davada alınan bilirkişi raporunda ise açıklanan bu hususlar ve öncesinde 64/3840 payın iptal edildiği gözetilmeksizin rapor düzenlendiği, Mahkemece hüküm vermeye elverişsiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması doğru değildir.

Diğer yandan, son kayıt maliki davalı ...'ın ediniminde iyiniyetli olup olmadığı hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmiş olması da isabetsizdir.

Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazda yolsuz nitelikte bulunan 192/3840 paydan öncesinde 64/3840 payın iptal edilmiş olduğu gözetilerek yeni bir bilirkişiden denetime ve hüküm vermeye elverişli bilirkişi raporu alınması, diğer yandan dava konusu taşınmazı üzerinde "09.07.2002 tarihli ve 2176 yev. nolu işlemin hatalı yapıldığına dair" şerh varken devralan kayıt maliki davalı ...'ın ediniminde iyiniyetli olup olmadığı hususunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.