"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; müvekkili adına kayıtlı (... Mahallesi çalışma alanında bulunan) 624 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün, kadastro tespiti sırasında (... Mahallesi çalışma alanında bulunan) davalı adına kayıtlı 869 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tespit edildiğini, müvekkilinin taşınmazını 70 - 80 yıldır sınırlarında herhangi bir değişiklik yapmaksızın kullandığını ileri sürerek, dava konusu 869 parsel sayılı taşınmazın nizalı bölümünün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına kayıtlı 624 parsel sayılı taşınmaza eklenmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; eldeki davanın haksız ve dayanaksız şekilde açıldığını, müvekkili adına kayıtlı dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten eldeki davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamı ve mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, eldeki davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu 869 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 17.07.1972 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince, tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere, tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı, davanın ise 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 07.03.2018 tarihinde açıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili adına kayıtlı taşınmazın bir bölümünün sehven davalı adına kayıtlı taşınmaz içerisinde tespit edildiğini, bu hatanın sebebinin ise kadastro tespitinden önce yapılan toprak dağıtımı sırasında, tevzi haritalarının yanlış uygulanmasından kaynaklandığını, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olamayacağını ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davanın, tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu 869 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 27.01.1969 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 08.03.2018 tarihinde açıldığı, anılan maddede düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin olumsuz dava koşulu olup, tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınacağı, öte yandan davacının adına kayıtlı 624 parsel sayılı taşınmazı 05.03.2010 tarihinde çapa dayalı olarak kayden satın aldığı, bir taşınmazı çapa dayalı olarak kayden satın alan kişinin hakkının, kayden satın aldığı taşınmazın çapıyla sınırlı olduğu, tapulu taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin de hukuken değer taşımayacağı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf taleplerinin yüzeysel inceleme ve gerekçe ile reddedildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu 869 parsel sayılı 29.900,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı ve kazandırcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... Kenar adına tespit ve 25.01.1969 tarihinde tescil edilmiş; taşınmaz bilahare 14.02.1986 tarihinde kayden satış suretiyle davalı ... adına tescil edilmiştir.
Kadastro sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan dava dışı 624 parsel sayılı 7.100,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı ve kazandırcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Bekir Balım ve müşterekleri adına tespit ve 17.07.1972 tarihinde tescil edilmiş; taşınmaz bilahare 05.03.2010 tarihinde kayden satış suretiyle davacı ... adına tescil edilmiştir.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 125,50 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.