Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2496 E. 2025/740 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalıların FETÖ soruşturması korkusuyla kendisini hile yoluyla ikna ederek taşınmazlarını devraldıkları iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasında, davalıların işlemlerin iradi ve muvazaalı olduğunu savunması üzerine hile iddiasının ispatlanıp ispatlanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların temyiz itirazlarında ileri sürdükleri nedenlerin, davacının hileye maruz kaldığını iddia ettiği devir işlemlerinin iradi ve muvazaalı olduğu yönündeki mahkeme kararını bozmaya yeterli görülmemesi gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/466 E., 2023/728 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/328 E., 2022/818 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.02.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davalılar ..., ... ve vekilleri Avukat ... ile temyiz edilen davacı ve vekilleri Avukat ..., Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalı ... vekili, fer'i müdahil ... Yapı Tic. A.Ş. vekili gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; 2007-2012 yılları arasında Bank Asya'da müdür yardımcısı olarak çalıştığını, abisi olan davalı ... ile annelerinden devraldıkları taşınmazları ortak olarak değerlendirmek istediklerini, Samsun 2. Noterliğinin 16.12.2002 tarihli ve 20341 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı ...'ı vekil tayin ettiğini, taraflara ait taşınmazların çeşitli saiklerle el değiştirdiğini, en son 24.04.2013 tarihli 6798 yevmiye numaralı resmi senetle davalı ...'a ait taşınmazların da kendisine devredildiğini, davalı ...'ın, kendisi (davacı) hakkında FETÖ soruşturmasının başlayacağı paniğini, kaygısını öne sürerek zihninde yanlış bir fikir doğumuna ve bu fikrin devamına sebep olduğunu, diğer davalılara ait vekaletnameleri de göstererek ... tesis ettiğini, bunun üzerine 13.07.2016 tarihinde 3 parsel sayılı taşınmazdaki gerçekte ...'a ait ama kayden kendi adına kayıtlı 1/2 pay ile, kayden ve gerçekte kendisine ait 1/2 payın davalılardan ...'a; yine gerçekte ...'a ait ancak kendisi adına kayıtlı 20 parsel sayılı taşınmaz ile kayden ve gerçekte kendisine ait 19 parsel sayılı taşınmazın 02.11.2017 tarihinde davalılardan ...'a bila bedel devredildiğini, yaşadığı FETÖ soruşturması, hakkındaki BİMER şikayeti, yaşadığı ailevi problemler, akrabalarının dava açma ihtimallerinin hileye alet edildiğini, davalı ...'ın inandırarak, ikna ederek ve aldatarak taşınmazları devir iradesi oluşturduğunu, iradesinin davalı ...'ın telkinleriyle hile ile sakatlandığını, hakkındaki suçlamadan beraat ettiği 24.09.2018 tarihi ve sonrasında gelişen olaylarla hileyi öğrendiğini, taşınmazlarını geri istediğini ancak davalıların iade etmediklerini, taşınmazlara ilişkin kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davalıların birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek dava konusu 1627 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 pay ile 1623 ada 19 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedele karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... ve ...; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, gerek dava konusu gerekse davalılar ile davacı adına kayıtlı olan tüm taşınmazların, tarafların dedeleri olan ... ...'dan geldiğini, 1986 yılında ...'in taşınmazlarını anneleri ...'a, ...'nin de davalılardan ... ile davacıya devrettiğini, ... ile ...'ın kardeşlik ilişkisi çerçevesinde taşınmazlarını birlikte kullandıklarını, hatta davacının davalı ...'a vekaletname verdiğini, söz konusu vekaletname ile davacının bilgisi dahilinde işlemler yapıldığını, kendisine ait taşınmazların önce annelerine sonra da davacıya geri almak üzere devredildiğini, davacının da 3 parsel sayılı taşınmazı davalılardan ...'ye devrettiğini, 19 ve 20 parsel sayılı taşınmazların ise halalarının mirasçılarının mirastan feragat etmeleri için satılarak kullanıldığını, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, hileli bir davranış bulunmadığını, dava konusu taşınmazlar değerlendiğinden davacının hak iddia ettiğini, kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

2. Davalı ...; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduğunu, 19 ve 20 parsel sayılı taşınmazların davacı tarafından satıldığını, davacı ve davalılardan ...'ın halalarının mirasçılarıyla anlaşma yaptıklarını ve söz konusu taşınmazların satış bedelini mirastan feragat etmeleri için mirasçılara ödediklerini, davanın kendisi ile bir ilgisi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

3. Fer'i müdahale talebinde bulunan ... Yapı Ticaret A.Ş. vekili; davalı ... ile davalı Şirket arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, Şirketin taraflar arasındaki olayları bilmesinin mümkün olmadığını, bir kısım bağımsız bölümler üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ...'ın davacı ... hakkında FETÖ soruşturmasının başlayacağı kaygısını yaratmak ve davacıda ... tesis etmek suretiyle aldatmayla davacıyı sözleşme yapmaya yönelttiği, davalılar ... ve ...'in davalı ... ile işbirliği içerisinde oldukları, davacının beraat ettiği Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/243 Esas, 2018/355 Karar sayılı dosyasının 24.09.2018 tarihinde neticelendiği göz önüne alındığında davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı gerekçesiyle 1627 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapu iptal-tescile; dava konusu 1623 ada 19 parsel sayılı taşınmaz üçüncü kişi ... ...’a devredildiğinden anılan taşınmaza ilişkin tapu iptal-tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kabulüne karar verilmesinde ve hükmün fer'ilerinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davalıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davalılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik ve hatalı inceleme ile karar verildiğini, ... aleyhine dava açıldığını, davacının hile ile aldatılabilecek bir kişi olmadığını, davalının annesi ve kardeşlerinin hile ve muvazaa yaptığını, bu nedenle davalılar aleyhine konuştuklarını, anne ... tarafından ... ve davacıya yapılan devirlere ilişkin kayıtların istenmesi taleplerinin reddedildiğini, dinlenen tanıklarla davalıların menfaat çatışması bulunduğunu, malvarlığına el konulacağını düşündüğü halde davacının dava konusu taşınmazlar dışında başkaca taşınmazları ve aracı bulunduğunu, davacı adına kayıtlı taşınmaz ve araç kayıtları konusunda eksik inceleme yapıldığını, davacının iddialarının inanç sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, dinlenen tanıkların tamamının davalı ...'a husumet beslediğini, beyanların hükme esas alınamayacağını, taşınmazların değerlenmesi nedeniyle davacının haksız pay almaya çalıştığını, kök muris ...'den gelen taşınmazların araştırılmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya, maddi gerçeğe aykırı olduğunu, iddialarının doğru olmadığını, gerekli inceleme ve araştırmanın yapılmadığını, fahiş tazminat hesabı yapıldığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...'ın 1627 ada (yeni) 3 parsel sayılı taşınmazını 13.07.2016 tarihinde davalı ...'ye, 1623 ada (yeni) 19 parsel sayılı taşınmazını ise 02.11.2017 tarihinde davalı ...'a satış suretiyle devrettiği, 19 parselin 12.04.2019 tarihinde ... Yapı Tic. A.Ş.'ye, bilahare ... ...'a temlik edildiği, 3 parsel sayılı taşınmazda kat irtifakı tesis edildiği ve bağımsız bölümlerin davalı ... adına kayıtlı olduğu, ...'nin ise davacının kardeşi ...'ın karısı olduğu anlaşılmaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davacı vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına,

Aşağıda yazılı 80.691,56 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılar ... ve ...'tan; 44.229,53 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılar ... ve ...'tan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

- MUHALEFET ŞERHİ-

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali - tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.

Dava kabul edilmiş ise de; varılan sonucun dosya kapsamına uygun düşmediği kanaatindeyim. Şöyle ki;

Davacı ile davalı ...’ın kardeş oldukları, aileden miras yoluyla kalan taşınmazları ve bazı tanık beyanlarına göre başka türlü edindikleri taşınmazları ilgisiz kişilere satış göstermek suretiyle, eşlerinden mal kaçırmaya ve üçüncü kişileri yanıltmaya yönelik çok sayıda muvazaalı işlem yaptıkları, aslen öğretmen olan davalı ... ile bir dönem Yapı Kredi Bankası’nda daha sonra da Bank Asya’da müdür yardımcısı olarak çalışan davacının, emlak sektörünü de yakından takip ettikleri anlaşılmaktadır.

Öte yandan davacı, FETÖ örgüt soruşturması yapılacağı yönündeki telkinlerle korkutulduğu için taşınmazları devrettiğini, hileli davranışlarla iradesinin fesada uğratıldığını iddia etmektedir.

Oysa ki; uzun yıllar bankacılık yapan ve bir süre FETÖ terör örgütünün bankasında çalışan davacı, ülkedeki hukuki atmosfer ve geçmişteki durumu itibariyle örgüt soruşturmasına maruz kalıp - kalmayacağını bilebilecek tecrübe ve birikime sahip birisidir. Nitekim 15 Temmuz darbe girişiminden iki gün önce 13.07.2016 tarihinde 3 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’ye devretmiş olması çok manidardır. Öte yandan bu devirden yaklaşık bir buçuk yıl sonra 02.11.2017 tarihinde davalı ...’e yapılan 19 parselin satışının da davacı hakkında CİMER’e yapılan FETÖ terör örgütü ile bağlantısına dair şikayetle eş zamanlı olduğu görülmektedir.

Davacı, 3 parsel sayılı taşınmazın yarısının zaten davalı ...’a ait olduğu, bu payı bilerek, isteyerek devrettiği gerekçesiyle bu parselin sadece ½ payını istemektedir. Bu durumda aslında aynı taşınmazın ½ payını iradi olarak, ½ payını ise hile sonucu iradesi fesada uğratıldığı için devrettiğini iddia etmesi gibi bir sonuç ortaya çıkar ki, aynı aktin biraz iradi, biraz gayri iradi olduğunu kabul etmek hukuken ve mantıken savunulabilecek bir durum değildir.

Davanın niteliği gereği hile olgusunun davacı tarafından ispat edilmesi gerekir. Somut olayda hile olgusu ispat edilemediği gibi, dosya kapsamından 3 nolu parselin darbe girişiminden 2 gün önce, 19 nolu parselin ise davacı hakkındaki örgüt mensubiyetine dair şikayetle eş zamanlı olarak, taşınmazlara muhtemel soruşturma ve kovuşturma nedeniyle el konulmasını önlemeye yönelik yapılan muvazaalı işlemlerle, üçüncü kişileri ve Devleti aldatmak maksadıyla iradi olarak devredildiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Bilindiği gibi, taraf muvazaasının ispatı ancak yazılı delille olabilir.

Mahkemenin hileyi öğrenme tarihi olarak kabul ettiği beraat kararı tarihi ise, hilenin öğrenildiği tarih değil, ancak taşınmazlara el konulması riskinin ortadan kalktığı tarih olabilir.

Yazılı delili olmadığı için işlemin hile ile yapıldığını iddia ederek dava açan davacının, hile iddiasını ispatlayamadığı, işlemlerin ceza soruşturmasının muhtemel olumsuz sonuçlarından korunmak için muvazaalı ve iradi olarak yapıldığı, bu nedenle davanın reddinin gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun kabul kararına yönelik istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararın onanması yönündeki görüşüne katılmıyorum.