"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1752 E., 2023/361 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/168 E., 2021/276 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vasisi, kısıtlı ...’in maliki olduğu 1002 ada 89 parsel sayılı taşınmazdaki 17 nolu bağımsız bölümü davalıya bağış suretiyle devrettiğini, temlik tarihinde kısıtlı ...’nin fiil ehliyetini haiz olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile kısıtlı ... adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, temlikin yapıldığı tarihte davacı ...’in fiil ehliyetine sahip olduğunu ve taşınmazı rızası ile bağışladığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.07.2021 tarihli ve 2015/168 Esas, 2021/276 Karar sayılı kararı ile; davacı kısıtlı ...’nin satış tarihinde hukuki işlem ehliyetini haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile saptandığı, ehliyetsizlik iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, temlik tarihinde kısıtlının fiil ehliyetini haiz olmadığının açık olduğunu, kısıtlı hakkında bir çok rapor varken, mahkemenin 08.01.2021 tarihli raporu dikkate alarak karar vermesinin hatalı olduğunu, kısıtlının 2002 yılından beri şizoaffektif bozukluk sebebiyle tedavi gördüğünü, kısıtlının yaklaşık 15-20 yıllık tedavi sürecinden sonra sağlık durumundaki iyileşmesinin 2021 yılında alınan son raporda değerlendirilmeden devir tarihi olan 2010 yılına ilişkin yapılan tespitlerin tutarlı olmadığını, davacının kendisini mehdi sandığını, günahlarının silinmesi gibi düşüncelerle de dava konusu taşınmazı 2010 yılında ivazsız olarak davalı kuruma bağışladığını, devir tarihine yakın olan yıllarda alınmış tüm raporlarda davacının fiil ehliyetinin bulunmadığını, hükme esas alınan 08.01.2021 tarihli Adli Tıp raporu dışındaki tüm raporlarda davacının şizoaffektif bozukluğu olup fiil ehliyetinin olmadığının belirlendiğini, hükmü esas alınan Adli Tıp Kurumunun son raporunun somut belgelere dayanmadan hazırlandığını, mahkemece Adli Tıp Kurumu raporuna yapılan itirazın değerlendirilmediğini, bir üst kuruldan rapor alınması gerektiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 09.03.2023 tarihli ve 2021/1752 Esas, 2023/361 Karar sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 8/01/2021 tarih ve 52581731-101.01.02-2021/5366 sayılı raporu ile davacı ...’in dava konusu taşınmazın bağış tarihi olan 18/03/2010 tarihinde hukuki işlem ehliyetine haiz olduğu saptanmak suretiyle ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı , kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ehliyetsizlik hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 9, 10, 13, 15 inci maddeleri ve 409 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 11.06.1941 tarihli, 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
15.07.2018 tarih 30479 sayılı Resmi Gazete ile yayınlanan 4 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kısıtlı ...’in maliki olduğu 1002 ada 89 parsel sayılı taşınmazdaki 17 nolu bağımsız bölümü 18.03.2010 tarihinde bizzat davalı ... Müdürlüğüne kayıtsız, şartsız bağış suretiyle devrettiği, 12.12.2016 tarih ve 13411 yevmiye numaralı işlemle taşınmaz üzerine ... lehine intifa hakkı tesis edildiği, İstanbul 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.02.2014 gün ve 2010/522 E.- 2014/37 K.sayılı kararı ile ...’in TMK’nın 405/1. maddesi gereğince kısıtlandığı ve babası ...’in kendisine vasi tayin edildiği, vasi tarafından eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Bilindiği üzere; 15.07.2018 tarih 30479 sayılı Resmi Gazete ile yayınlanan 4 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (Adli Tıp Kurumu Teşkilat Kararnamesi) Adli Tıp Üst Kurullarının Görevleri başlıklı 16. maddesinin “ç”fıkrası; “Adli Tıp İhtisas Kurulları ile İhtisas Dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar" hükmünü amirdir.
Bu düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere ; Adli Tıp Üst Kurulları, Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp İhtisas Daireleri raporları arasında çıkabilecek çelişkileri son merci olarak inceleyip kesin olarak karara bağlayacaktır.
Öte yandan, çelişkili raporlardan birisine itibar edilmesi diğer taraf bakımından tatmin edici olmadığı gibi, halkın adalete olan güveninin sarsılması yanında kamu vicdanının yaralanacağı da açıktır.
3. Somut olayda; İstanbul 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 06.02.2014 tarih 2010/522 E.-2014/37 K. sayılı vesayet dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulunun 09.10.2013 tarihli 3884 Karar sayılı raporunda; davacı ...’in 10.08.2011, 30.05.2012 ve 25.09.2013 tarihlerinde Kurulca yapılan muayeneleri ve psikometrik değerlendirilmesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından , hâlihazır durumu ile fiil ehliyetine haiz olmadığı, hacir altına alınarak kendisine vasi tayininin uygun olduğunun belirlendiği, bu rapora dayanarak ...’in vesâyet altına alındığı ve babası ...’in vasi olarak atandığı , eldeki dosyada Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesinden alınan 25.09.2019 tarih 979 sayılı raporda; davacı ...’in 23.09.2019 -25.09.2019 tarihleri arasında Kurulca yapılan muayeneleri ve yapılan değerlendirmeler sonucu kendisinde fiil ehliyetini müessir , kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini azaltacak mahiyet ve derecede olan ( şizofreni) denilen akıl hastalığının saptandığı, 18.03.2010 tarihinde fiil ihliyetini haiz olmadığının belirtildiği, ancak Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulunun 18.01.2021 tarihli 153 Karar sayılı raporunda; davacı ...’in 10.08.2011, 30.05.2012, 25.09.2013, 08.06.2018, 15.05.2019, 25.09.2019, 07.09.2020 ve 13.01.2021 tarihlerinde Kurulca yapılan muayeneleri ve psikometrik değerlendirilmesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından , kişide ( Bipolar Affektif Bozukluk ) denilen (manik) ve ( depresif) ataklarla seyreden ve arada tam bir akli sağlık içinde olduğu serbest ara devrelerden oluşan ruhsal rahatsızlığının mevcut olduğunun anlaşıldığı, davacının devir tarihinde tam bir akli sağlık içinde olduğu serbest ara devrede olduğunun anlaşıldığı, devir işleminin yapıldığı sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye rastlanmadığının, bu duruma göre ...’in devir tarihi olan 18.03.2010 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun belirtildiği, bu durumda; Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Kurulu raporu ile Adli Tıp Gözlem İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki olduğu anlaşılmaktadır.
O halde; 15.07.2018 tarihinde yürürlüğe giren 30479 sayılı Resmi Gazete ile yayınlanan 4 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (Adli Tıp Kurumu Teşkilat Kararnamesi) 16/ç maddesinde; “ Adli Tıp İhtisas Kurulları ile İhtisas Dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar" hükmü gereğince çelişkinin giderilmesi zorunludur.
4. Hâl böyle olunca; dosyanın tümüyle Adli Tıp Kurumu Üst Kuruluna gönderilerek, belirtilen raporlar irdelenmek, tanık beyanları ve tüm dosya değerlendirilmek suretiyle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, temlik işleminin yapıldığı 18.03.2010 tarihinde davacı ...’in fiil ehliyetini haiz olup olmadığının tespiti yönünde yeniden rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken çelişkili raporlardan birisine itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.