Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2762 E. 2025/916 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanaklarında belirlenen tespite itiraz edilerek açılan davada, kadastro öncesi nedene dayanıldığı ve kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/268 E., 2022/336 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davada Mahkemenin bozmaya uyularak davanın reddine ilişkin kararı davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşmaya gelen olmadığından kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; dava konusu 27, 55 ve 64 parsel sayılı taşınmazların kök muris ... (...) ...’a ait olduğunu ancak davalıların murisi ...’un kök murisin tek mirasçısıymış gibi taşınmazların adına intikâlini sağladığını, oysa davacının murisi ... ...’ın da kök muris ...’in mirasçısı olduğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında davacı adına tescilini, olmadığı takdirde bedelin davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, 64 parsel sayılı taşınmazın bedeli karşılığında davalılardan ... tarafından satın alındığını, 27 ve 55 parsellerin ise davalılar ... ve ... tarafından bedeli ödenerek satın alındığını, çekişmeli taşınmazların iddia edildiği gibi muristen intikal etmediğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, davacının mirasbırakanı ...’ın da kök mirasbırakan ...'in mirasçısı olduğu halde dava konusu yapılan taşınmazların yalnızca davalıların mirasbırakanı ... adına tescilinin yapıldığının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ve dosyada mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacının iddiasının kadastro öncesi nedene dayandığı, dava konusu taşınmazlara ait kesinleşme şerhli kadastro tespit tutanakları ve var ise kadastro sırasında uygulanan dayanak vergi ve tapu kayıtları ile birlikte tapu kaydının tüm tedavüllerinin okunaklı ve denetlenebilir biçimde bulundukları yerlerden getirtilip çekişmeli taşınmazların kadastro tespitinin kesinleşme tarihleri saptandıktan sonra, 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12/3.maddesi uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Mahkemece bozma kararında uyularak yapılan yargılama sonucunda 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12/3.maddesi uyarınca kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihlerinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kadastro öncesi nedene değil yolsuz tescile, mirasçılar arasında mal kaçırmaya dayandığını, murisin kadastro çalışmalarında taşınmazları oğlu olan ... adına kız çocuğundan mal kaçırmak amaçlı olarak tespit ettirdiğini, muris muvazaasında hak düşürücü süre olmadığını, murisin 10.09.1974 tarihinde öldüğünü belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu Diyarbakır ili, Merkez ilçesi, Üçkuyu köyü çalışma alanında bulunan 64 parsel sayılı taşınmazın 13.12.1954 tarihinde eski tapu kaydına binaen ... ... oğlu ...’e ait olduğu, murisin ölümü ile geride mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... ve ...’yi terk ettiği, ...’in 20 sene evvel öldüğü ve geride oğlu ...’un kaldığı belirtilerek taşınmazın paylı olarak ... oğlu ... adına tespit edildiği, dava dışı kişiler ve Hazinenin tespite itirazı üzerine Diyarbakır Kadastro Mahkemesinin 1994/11 Esas, 1994/72 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, 64 parselin 1.848.000/33264000 payının ... ... adına tesciline karar verildiği, kararın derecettan geçerek 03.06.1996 tarihinde kesinleştiği; aynı çalışma alanında yer alan 55 parsel sayılı taşınmazın 12.12.1954 tarihinde eski tapu kaydına binaen ... ... oğlu ...’e ait olduğu, murisin ölümü ile geride mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... ve ...’yi terk ettiği, ...’in 20 sene evvel öldüğü ve geride oğlu ...’un kaldığı belirtilerek taşınmazın paylı olarak ... oğlu ... adına tespit edildiği, dava dışı kişi ve Hazinenin tespite itirazı üzerine Diyarbakır Kadastro Mahkemesinin 1957/20 Esas, 1957/32 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, kararın derecettan geçerek 01.03.1963 tarihinde kesinleştiği; aynı çalışma alanında bulunan 27 parsel sayılı taşınmazın 15.11.1954 tarihinde eski tapu kaydına binaen ... ... oğlu ...’e ait olduğu, murisin ölümü ile geride mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... ve ...’yi terk ettiği, ...’in 20 sene evvel öldüğü ve geride oğlu ...’un kaldığı belirtilerek taşınmazın paylı olarak ... oğlu ... adına tespit edildiği, dava dışı kişi ve Hazinenin tespite itirazı üzerine Diyarbakır Kadastro Mahkemesinin 1966/104 Esas, 1994/37 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, kararın derecettan geçerek 02.08.1995 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 15.05.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, özellikle eldeki davada kadastro tutanaklarında belirlenen tespite itiraz edildiği, bir başka ifade ile kadastro öncesi nedene dayanıldığı, kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihler itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde ön görülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 435,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın Diyarbakır 4. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

25.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.