Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2949 E. 2024/3296 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro harici bırakılan ve mera tahsis kararı verilen taşınmaz bölümlerinin zilyetliğe dayalı tescil talebiyle açılan davada, kazanılmış hak iddiası ve zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın mera vasfına rağmen, zilyetlikle iktisap koşulları yönünden eksik araştırma yapıldığı, bozma kararında belirtilen hususların yerine getirilmediği, hava fotoğrafları, bilirkişi incelemesi ve diğer delillerin birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşılması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/26 E., 2022/370 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Ankara ili, Bala ilçesi, ... köyünde bulunan 15 -20 dönüm büyüklüğündeki çekişmeli taşınmaz bölümünü davacının imar ihya etmek suretiyle zilyetliğinde bulundurduğunu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle edinim koşullarının davacı lehine gerçekleştiğini belirterek dava konusu taşınmazın davacı adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, Davalı ... vekili ve davalı ... vekili davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 15.09.2015 tarihli ve 2013/21 Esas, ve 2015/309 Karar sayılı kararıyla; davacı adına tesciline karar verilen bölümler yönünden davacı lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 10.03.2015 tarihli bilirkişi rapor ve eki krokilerinde (B) harfi ile gösterilen 574,10 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 1.637,77 metrekare yüzölçümlü taşınmazların tarla vasfı ile davacı adına; aynı raporda (C) harfi ile gösterilen 409,53 metrekarelik kısmın davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, (E) harfi ile gösterilen 513,50 metrekare ve (F) harfi ile gösterilen 3.131,87 metrekare yüzölçümlü taşınmazların mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına, (A) harfi ile gösterilen 20.570,54 metrekare yüzölçümlü bölüm 1693 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığından bu bölüm yönünden talebin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 08.10.2019 tarihli ve 2019/2221 Esas, 2019/6160 Karar sayılı kararıyla; eksik araştırma ile hüküm kurulduğu belirtilerek çekişmeli taşınmaz bölümlerine komşu olduğu belirtilen 3870 nolu parselin oluşumuna esas bilgi ve belgeler, kadastro sonucu oluşmuşsa kadastro tutanağın ve paftası, tahsis kararı sonucu oluşmuşsa mera tahsisine ilişkin tüm bilgi ve belgeler ile dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları getirtilerek dosya arasına alındıktan sonra mahallinde keşif yapılarak taşınmazla ilgili mera ve zilyetlik araştırması yapılması gereğine değinilerek karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazın bir bölümünü kapsayan eski 3870 yeni 5056 ada 132 parselin yargılama aşamasında mera olarak tescillenmiş olması nedeniyle davanın tapu iptal ve tescili davasına dönüştüğü, dava konusu taşınmazın onaylı imar planı tarihi olan 2001 yılından 20 yıl öncesine kadar imar ihyasının tamamlanmasının gerektiği, bilirkişi raporunda T1 ve T3 ile gösterilen alanlarda 1975, 1981 ve 1992 yıllarında tarımsal faaliyetin yürütüldüğü, T2 harfi ile gösterilen yerde ise 1975, 1981 ve 1991 yıllarında tarımsal faaliyetin yürütülmediği, davacının tescilini istediği taşınmazın bir kısmının kendisinin maliki olduğu 5056 ada 130 parsel sayılı alan içerisinde, bir kısmının ise mera vasıflı 5056 ada 132 parsel sayılı alan içerisinde kaldığının belirtildiği, bu haliyle taşınmazın 5056 ada 132 parsel sayılı alan içerisinde T1 ve T3 harfi ile gösterilen alanların 2001 yılından geriye doğru 20 yıl öncesinde imar ihyasının tamamlanmış olduğu, T2 harfi ile gösterilen alanın ise imar ihyasının tamamlanmamış olduğu, taşınmazın yargılama aşamasında mera olarak tescillendiği ancak davacının kazanılmış hakkının korunması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne bilirkişi raporunda T1 ve T3 harfleri ile gösterilen alanların davacı adına tesciline, davacının tescilini talep ettiği ancak kendisinin maliki olduğu 5056 ada 130 parsel sayılı alan içerisinde kalan ve 5056 ada 132 parsel sayılı taşınmaz içerisinde T2 harfi ile gösterilen alan yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde ; bilirkişi raporlarının eksik olduğunu, zilyetlikle iktisap için gerekli sürenin dolmadığını, davacı lehine zilyetlikle edinim koşularının gerçekleştiğinin ispatlanamadığını berlirterek davanın reddini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro harici bırakılan yerin tescili stemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Davacı; Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... mahallesinde tescil harici bırakılan ve mera tahsis kararı verilen taşınmaz bölümleri hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescili istemiyle dava açmıştır.

2. Mahkemece kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği için aranan şartların bulunduğu gerekçesiyle kısmen kabule karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; eksik ve yetersiz hava fotoğrafı incelemesi ile yetinilmiş, taşınmaz hakkında mera tahsis kararı bulunmasına ve taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına rağmen usulünce mera araştırması yapılmamış, zilyetliğin ne şekilde davacıya intikal ettiği kesin olarak belirlenmemiş, taşınmazın taşlık olarak tespit harici bırakıldığı gözönüne alınarak taşınmazı üzerinde imar ihyanın ne zaman tamamlandığı belirlenmemiş, taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi uyarınca yapılan işlemlere ilişkin evrak dosya arasına alınmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizdir.

3. O halde Mahkemece, taşınmazın bulunduğu alanda 3402 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi uyarınca yapılan işlemlere ilişkin evrak getirtilerek dosyasına konulmalı, taşınmazın imar planı içerisine alınma tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, bu fotoğraflardan yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ise ilgili kurumlardan getirtilmeli,

4. Bundan sonra mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek komşu köylerden ve aynı köyden üçer kişilik mahalli bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, 1 kişilik jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, taşınmazın evvelinde mera olup olmadığı, mera ile arasında ayırıcı bir sınır bulunup bulunmadığı, mera değil ise imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmeli;

5. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın evvelinde mera olup olmadığı, mera özelliği gösterip göstermediği,mera ile aralarında doğal yahut yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarını belirleyen, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde değerlendirilerek taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı, taşınmazın ne zaman imar ihya edildiği ve tamamlandığı hususlarını açıklayan, önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeler şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmaz ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip üzerine taşınmazın sınırlarının işaretlenilmesi istenilmeli; Mahkeme hakiminin taşınmazın konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı;

6. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisinden taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle ve temin edilebilecek en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, taşınmazın mera vasfında olup olmadığı, mera ile arasında ayırıcı bir sınır bulunup bulunmadığı, taşınmazın taşlık-çalılık gibi imar ihyaya muhtaç olan yerlerden mi yoksa boş (hali) nitelikte mi bulunduğu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren başladığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlemesi istenilmeli;

7. Fen bilirkişisine keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlettirilmeli,

8. 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların mirasbırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2 nci maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı; toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.

Yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.