"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/197 E., 2023/837 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/561 E., 2019/309 K.
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.12.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacı vekili Av. .... ile temyiz edilen davalı Av. .... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; boşanmanın yan sonuçlarına ilişkin yapılan sözleşmenin hakim onayına bağlı olduğunu, taraflar arasında karara bağlanan Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/453 Esas sayılı dosyasında bulunan sözleşmenin hakimin onayına sunulmadığı ve boşanma davasında söz konusu edilmediğini, sözleşmelere geçerlilik tanıyan hakimin onayı işleminin boşanma kararında yer alması ve kararın bir unsurunu oluşturmasının zorunlu ve kaçınılmaz olduğunu, hakim onayına sunulmayan sözleşmelerin mutlak geçersiz olduğunu, boşanma davasında ortağı olduğu şirketin banka hesaplarına kadar tedbir koyacağını ifade etmesi ve bu yönde talepte bulunması üzerine şirket ortaklarına ve ticari piyasaya, müşterilerine karşı zor durumda kalacağı ve hatta ticari hayatının biteceği endişesi ve vehameti altında davalı ile 11.12.2010 tarihli sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığını, gerçek iradesinin sözleşmeyi imzalamak değil iken bulunduğu maddi ve manevi baskının kendisinin sağlıklı düşünmesine engel olduğunu, taşınmazların sözleşme gereği davalıya devredildiğini, hiçbir geliri olmayan davalının satış işlemi ile devralmasının mümkün olmadığını, hukuki sonuç doğurmayan sözleşmeye göre yapılan devir ve tescil işlemlerinin de hukuki sonuç doğurmayacağını ileri sürerek dava konusu 3088 parsel, 1396 parsel, 348 ada 14 parsel 6 nolu bağımsız bölüm, 317 ada 169 parsel 3 nolu bağımsız bölüm ile 800 ada 38 parsel 3 nolu bağımsız bölümün tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, 18.01.2013 tarihli beyan dilekçesiyle 3. kişiye devredilen taşınmaz yönünden bedel isteğinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalı; taraflar arasındaki sözleşmenin boşanmanın eki niteliğinde olmadığını, hakimin onayı olmadığından geçersiz olduğunun iddia edilemeyeceğini, davanın, boşanmayı temin etmek amacıyla düzenlenen belgeye dayalı olarak temlik edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkin olduğunu, davacının iradi olarak taşınmazı devrettiğini, davacının ödemeyi yaparken herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 30.10.2014 tarihli 2012/233 Esas, 2014/385 Karar sayılı kararı ile; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 02.10.2014 tarih 2251 sayılı kararı ile Kuşadası'nda bulunan Aile Hukukundan kaynaklanan davalara bakmak üzere hakim görevlendirildiği ve yine 16.10.2014 tarih 2323 sayılı kararı ile Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmekte olan ve Aile Hukukundan kaynaklanan dosyaların görevsizlik kararı verilip mahkeme esası kapatıldıktan sonra Kuşadası Aile Mahkemesine (Hakimliğine) tevzi edilmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği ve re'sen gönderildiği, Aile Hakimliğinin kapatılmasıyla iade edilerek, Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 07.02.2017 tarih 2014/1011 Esas, 2017/67 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında imzalanan 11.10.2010 tarihli protokolün boşanmanın gerçekleşmesi amacı ile imzalandığı, ancak taraflar arasındaki anlaşma hükümleri davacı tarafından tam olarak yerine getirilmediği için Mahkemece onanmadığı, yine tazminat taleplerinde davalıya devri yapılan dava konusu 5 adet taşınmazın değeri göz önüne alınarak maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabul edildiği ve bu dosyanın Yargıtay incelemesinden geçerek 21.10.2013 tarihinde kesinleştiği, dolayısıyla bu dosyanın taraflar arasında kesin delil ve kesin hüküm teşkil edeceği, boşanmanın sağlanması amacı ile rızaen yapılan satışların, hile, hata ve başkaca bir sebeple yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 25.10.2017 tarih 2017/1301 Esas, 2017/1453 Karar sayılı kararı ile; davanın yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı taşınmazın aynına ilişkin tapu iptali ve tescil istekli olarak açıldığından görevsizlik kararı verilmesi için Mahkemesine gönderildiği, Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.04.2019 tarih 2017/561 Esas, 2019/309 Karar sayılı kararı ile, hile iddiası yönünden protokolün hiçbir yerinde boşanma davasından vazgeçileceğine veya davadan feragat edileceğine dair bir ibare içermediği ve tarafların gerçek iradesinin boşanmanın gerçekleşmesi olduğu, korkutma iddiasına ilişkin kanunun tanıdığı bir hakkın kullanılacağını beyan etmenin ve uygulamanın bu kapsamda olmayacağı, inançlı işleme ilişkin olarak protokolün iadeye dair bir düzenleme içermediği, evlilik birliği içinde edinilen mallar olmasına ilişkin davanın mal rejimine ilişkin olmadığı, sebepsiz zenginleşme açısından ise dava konusu edilen taşınmazların davalıya TMK'nın 184/5. maddesine göre hakim onayı alınmadan devredilmesi şeklen geçersiz ise de Mahkeme tarafından bu devir gözardı edilmediği, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alındığı ve hükmün deracaattan geçerek kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 03.04.2023 tarih 2020/197 Esas, 2023/837 Karar sayılı kararı ile; Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/453 Esas sayılı boşanma davasında Mahkemece yapılan değerlendirmede devirlerin tazminat miktarından mahsup edilmek suretiyle hüküm kurulmasına, bu şekilde devirlerin bedelsiz olmadığının anlaşılmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, boşanma davasında mal rejimine ilişkin hiç bir inceleme yapılmadığını, davalı tarafından mal rejimi ile ilgili olarak açılmış bir dava da olmadığını, davalının davacıyı aldattığını, sözünde durmadığını, barışma vaadi ile kandırdığını, hile ile yapılan satış işleminin geçersiz olduğunu, ayrıca davalının davacıya ait şirketin banka hesaplarına tedbir koyacağını söyleyerek baskı ile taşınmazlarını devretmesini sağladığını, diğer taraftan davaya konu taşınmazların evlilik birliği için de edinilmiş mallar olması sebebiyle davacıya geri verilmesi gerektiğini, taraflar arasında yapılan protokolün anlaşmalı boşanma protokolü olmadığını, davalının boşanma davasında söz konusu taşınmazları bedelsiz olarak devraldığını kabul ettiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, dava konusu 3088 parsel, 1396 parsel ve 348 ada 14 parsel 6 nolu bağımsız bölümün 11.01.2011 tarihinde, 317 ada 169 parsel 3 nolu bağımsız bölüm, 800 ada 38 parsel 3 nolu bağımsız bölümün 14.12.2010 tarihinde davacı tarafından satış suretiyle davalıya devredildiği, davalının 169 parselde bulunan 3 nolu bağımsız bölümü 22.03.2012 tarihinde dava dışı İlkay Kaya’ya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 112,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davalı vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.