Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4069 E. 2024/4312 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında kızıyla yaptığı ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muris muvazaası olup olmadığı ve davacının tenkis hakkının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının mirasbırakana baktığı, mirasbırakanın mal kaçırma saikinin bulunmadığı ve davacının tenkis davası açma süresini geçirdiği gerekçeleriyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1175 E., 2023/1081 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/4 E., 2021/185 K.

Taraflar arasındaki muris muvaazası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi, gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının öz kardeş olduklarını, İstanbul ili, Pendik ilçesi, ... mahallesi 3981 ada 11 parselde kayıtlı 23 numaralı bağımsız bölüm tarafların mirasbırakan anneleri ... adına tapuda kayıtlı iken 03.10.2007 tarih ve 14734 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalı adına tescil edildiğini, mirasbırakanın anılan taşınmazda ikamet etmekte iken 01.11.2015 tarihinde öldüğünü, mirasçı olarak müvekkili ile davalının kaldığını, müvekkilinin ayda on, on beş kez mirasbırakanı ziyaret ettiğini, davalının, çocuğu ile birlikte mirasbırakanın yanında kaldığını, mirabırakanın özel bakıma ihtiyacı olmadığını, kendi ihtiyaçlarını görebilecek durumda olduğunu, müvekkili ve davalının anneleri ölünceye kadar bakım ve ihtiyaçlarını gördüklerini, annelerine sevgi, saygı, şefkat besleyerek ahlaken kabul gören biçimde baktıklarını, ancak müvekkilinin sonradan öğrendiği üzere muvazaalı olarak mirasbırakana ait taşınmazın ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalı adına temlik edildiğini, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin ivazlı akitlerden olduğunu, mirasbırakanın yaşlı ve bakıma ihtiyaç içinde olması gerektiğini ancak mirasbırakanın bakım gereksinimi içerisinde olmayan, kendi ihtiyaçlarını karşılayan birisi olduğunu, müvekkilini miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devrettiğini, asıl amacının müvekkilinden mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek ölünceye kadar bakma akdi işleminin muris muvazaası nedeniyle iptaline ve taşınmazın müvekkilinin miras payı oranında tapuya tesciline, şayet bu mümkün olmadığı takdirde müvekkiline mirastan saklı payına düşen hissenin devrine veya bu hisseye tekabül eden değerin mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkilinin ölünceye kadar bakma sözleşmesinin tüm şartlarını eksiksiz olarak yerine getirdiğini, annesine çok iyi baktığını, giyim, yemek, kişisel bakım vb. bütün ihtiyaçlarını karşıladığını, hastane işlerini hallettiğini, hastane kontrolleri sırasında mirasbırakanın demans hastası oluğunun ortaya çıktığını ve tedavilerinin başladığını, müvekkilinin annesinin ilaç alım işlerini takip ettiğini mirasbırakanın kendi deyimiyle çiçek gibi baktığını, bakım sözleşmesinde, alacaklının yatalak olması, kendi işini yapamamasının önemli olmadığını, 89 yaşında ve şehir ortamında yaşayan bir insanın zaten kendi işlerini tek başına halledebilmesi, tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmesinin mümkün olmadığını, belli ölçüde bakıma muhtaç olduğunu, bunun yanında 89 yaşında bir insanın sadece yanında olunması, mutlu ve huzurlu bir aile ortamının sağlanması, saygı ve hürmetle hizmet edilmesi, diğer evlatlarının vermediği maddi ve manevi desteğin verilmesinin bakım görevinin hakkıyla yerine getirilmesi için yeterli olduğunu, müvekkili ile mirasbırakan arasında muvazaalı bir işlem olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.10.2019 tarihli ve 2017/519 Esas, 2019/342 Karar sayılı kararıyla; ....Noterliğinin 04.12.2015 tarih ve 34482 yevmiye numaralı mirasçılık belgesinden, mirasbırakan ...'in 01.11.2015 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak davacı ile davalının kaldığı, İstanbul ili, Pendik ilçesi, ... mahallesi 3981 ada 11 parselde kayıtlı 23 nolu bağımsız bölümün mirasbırakan adına kayıtlı iken 03.10.2007 tarih ve 14734 yevmiye sayılı işlemle ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalıya devredildiği, çekişmeli taşınmazın mirasbırakan tarafından davalıya bakım akdiyle temlik edildiğinin sabit olduğu, temlikten itibaren davalının bakım akdi gereği miras bırakanla ilgilendiğinin tanıklarca ifade edildiği, bunun yanında, bakım yükümlülüğünün yerine getirilmediğinin sağlığında mirasbırakan tarafından da ileri sürülmediği, yine dosya kapsamından, taraf ve tanık beyanlarından mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdi zamanında 79 yaşında olduğu, 87 yaşında vefat ettiği ve davalı ile birlikte aynı evde yaşadığı, tanık beyanlarına göre mirasbırakanın, davacı ve davalı ile arasının iyi olduğu, aralarında küslük ve dargınlık bulunmadığı, yaşlılık, unutkanlık ve demansa dayalı bir takım sağlık sorunlarının bulunduğu, mirasbırakanın davacıdan mal kaçırma amacı gütmesini gerektirecek herhangi bir sebep olmadığı, mirasbırakanı mal kaçırmaya itecek herhangi bir saikin dosya kapsamında tespit edilemediği, davalı ile mirasbırakan arasında yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin gerçek bir sözleşme olduğu, sözleşmenin ivazlı olması nedeniyle tenkis talebinin de yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkmesinin 24.11.2020 tarihli ve 2020/786 Esas, 2020/1346 Karar sayılı kararıyla; istinaf konusu eldeki davada, dava değerinin dava dilekçesinde 1.000,00 TL olarak gösterildiği ve bu miktar üzerinden harcın yatırıldığı, Mahkemece keşif yapılmadığı ve keşfen dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın değerinin ne kadar olduğunun belirlenmediği, bu durumda taşınmazın toplam değeri üzerinden harç alınması gerektiği halde yargılama sırasında harç ikmal ettirilmediği ve dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden davanın sonuçlandırıldığı, yargı harcının tamamlatılmamış olmasının kamu düzenine ilişkin olup davanın görülme şartı olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.4 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. Kaldırma Kararı Sonrasında İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar

İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.09.2021 tarihli ve 2021/4 Esas, 2021/185 Karar sayılı kararıyla; aynı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

D. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, muris muvazaası nedeniyle müvekkilin miras payı oranında tapu iptali ve tescil ile tenkis istemli dava açtıklarını, dava konusu taşınmazın mirasbırakan adına kayıtlı iken ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalıya devredildiğini, davalının boşandıktan sonra çocuğu ile birlikte mirasbırakanın yanında yaşadığını, mirasbırakanın sağlığında kendi ihtiyaçlarını karşılayan biri olduğunu, mirasbırakan ile davalının müvekkilinden mal kaçırma maksadıyla muvazaalı bir şekilde ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaparak taşınmazı davalıya devrettiklerini, müvekkilinin bu durumu mirasbırakanın ölümünden sonra 13.01.2016 tarihinde öğrendiğini, Mahkeme kararının hatalı olduğunu, tanıklarının beyanları ve sundukları delillerin objektif olarak değerlendirilmediğini, davalının demans yolundaki iddiasının asılsız olduğunu, davalı tanıklarının beyanlarının yanlı olduğunu, tanık anlatımları ile muvazaanın ispatlandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 06.06.2023 tarihli ve 2022/1175 Esas, 2023/1081 Karar sayılı kararıyla; somut olayda davanın terekeye iade istemli olarak açıldığı, mirasbırakanın 01.11.2015 tarihinde öldüğü, davacının mirasbırakanın oğlu olduğu, davalının ise mirasbırakanın kızı olduğu, mirasbırakanın dava konusu taşınmazı 03.10.2007 tarihinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalı kızına devrettiği, tanıkların beyanlarında, davalının 1991 yılında eşinden boşanıp çocuğu ile annesi mirasbırakanın yanına geldiğini, mirasbırakanın davacı oğlu ile görüştüğünü, emekli maaşının olduğunu, kendisiyle davalı kızının ilgilendiğini, tüm ihtiyaçlarını karşıladığını belirttikleri, bu haliyle mirasbırakanın davacı oğlundan mal kaçırmasını gerektirecek bir nedeninin olmadığı, bu yönde herhangi bir ispatın da olmadığı, buna göre mirasbırakanın uzun yıllar birlikte yaşadığı davalı kızına ölünceye kadar bakma akdi ile taşınmazı devrettiği, davalının da mirasbırakanın bakımını karşıladığı, dolayısıyla yapılan taşınmaz devrinin muvazaalı gizli bağış niteliğinde olmadığı ve 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK kapsamında kalmadığının anlaşıldığı, TMK’nın 571 nci maddesine göre, tenkis davası açma hakkının, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamenin açılma tarihinden, diğer tasarruflarda ise mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşeceği, bir yıllık sürenin, tenkis davası açmaya hakkı olan mirasçının saklı payına tecavüz edildiğini öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, bu sürenin işlemeye başlayabilmesi için iki durumun gerçekleşmesi gerektiği, bunların, mirasbırakanın ölümü ve saklı payın ihlal edildiğinin öğrenilmiş olması olduğu, zira tenkis talebinin ancak mirasbırakının ölümünden sonra ileri sürülebileceği, mirasbırakanın ölüm tarihinin 01.11.2015 olduğu, davacının dosyaya sunduğu Tapu Müdürlüğü yazısının 13.01.2016 tarihli olduğu, yine davacı vekilinin istinaf dilekçesinde müvekkilinin taşınmazın davalıya devredildiğini 13.01.2016 tarihinde öğrendiğini belirttiği, eldeki dava tarihinin ise 21.12.2017 olduğu, bu haliyle TMK'nın 571 nci maddesinde ön görülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibarıyla geçtiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları ileri sürmüş, ayrıca istinaf dilekçesinden farklı olarak taşınmazın terekeye iadesinin gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tenkis, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 190 ıncı ve 706 ıncı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 6 ıncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.06.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.