Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4078 E. 2023/7402 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi yapılan satış vaadi sözleşmesine dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, davacıların tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1980 E., 2023/805 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/316 E., 2020/251 K.

Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin İstanbul ili, Silivri ilçesi, ... Mahallesi, 4437 parsel sayılı taşınmazın maliki .. in mirasçıları olduğunu, davalılar ile davacıların mirasbırakanı ... arasında imzalanan Silivri Noterliğinin 04.09.1984 tarih ve 11117 yevmiye nolu "Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi" ile dava konusu taşınmazdaki sahip oldukları ve mirasbırakan ...'ten kendilerine intikal eden hak ve hisselerini satmayı vaadettiklerini, sözleşme tarihinde kadastro geçmemiş olduğundan tespitten önceki kayıtlara göre sözleşme düzenlendiğini, 1987 yılında taşınmaz kadastro görerek 4437 parsel numarası ile tapuda ... adına tescil edildiğini, sözleşme gereğince satış bedelinin nakten ödendiğini, taşınmazın zilyetliğinin davacılara teslim edildiğini, yaptıkları tüm araştırmalara rağmen davalılara ulaşılamadığından tapuda devir yapılamadığını belirterek tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... cevap dilekçesinde, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalıların davadan önce ölmüş olmaları nedeniyle haklarındaki dava tefrik edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 20.10.2020 tarih ve 2018/316 Esas, 2020/251 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın kadastro tespitinin 25.04.1987 tarihinde kesinleştiği, dava 03.09.2018 tarihinde 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, kararın hatalı olduğunu, 3402 sayılı kanunun 12/3 ncü maddesinin olayda uygulanma imkanı bulunmadığını, satış vaadine konu taşınmazın zilyetliğinin vaad alana teslim edilirse TMK'nın 2 nci ve 3 üncü maddeleri gereğince zamanaşımı iddiasının dinlenmeyeceğini, sürelerin durduğunu, gerekçede zilyetliğin devredilmediğinden bahsedildiğini, oysa dava dilekçesinde gayet açık olarak bedelin ödendiği ve zilyetliğin devredildiğinin yazılmış olduğunu, delillerin toplanmadığından kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu 4437 parsel, 188 metrekare yüzölçümlü kargir ev ve arsası vasfıyla 25.04.1987 tarihli tapulama işlemi ile ... adına kayıtlı olduğu, kadastro tutanağına göre; gayrimenkulün 05.02.1973 tarih 16 nolu tapu kaydı ile ... oğlu ... adına kayıtlı olduğu, halende kendi hudutları dahilinde zilyed ve tasarrufunda bulunduğu ve uygulanan tapu kaydı hudutları itibarıyla bu parsele ait olduğundan bahisle kayden malik adına 16.06.1986 tarihinde tespit ve tespitin itirazsız 25.04.1987 tarihinde kesinleştiği, dava tarihi olan 03.09.2018 tarihinde 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler; dava konusu İstanbul ili, Silivri ilçesi, ... Mahallesi, 4437 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin 25.04.1987 tarihinde kesinleştiği, davanın 03.09.2018 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3üncü maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmakla, verilen kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 89,95 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.12.2023 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.