Logo

1. Hukuk Dairesi2023/407 E. 2023/833 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'nin, kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tescil edilen taşınmazın, daha önce Hazine adına kayıtlı olduğunu ve davalının zilyetlikle mülkiyet kazanamayacağını iddia ederek açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının kapsamını ve davalının zilyetlik durumunu yeterince araştırmadan, tapu kaydının düzenlenme şekline dayanarak davanın reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; Türkoğlu ilçesi Muratçakıroğlu köyü ve Kaledibi köylerinde yapılan yapılan kadastro çalışmalarında Hazinenin malik olduğu 5 adet tapu kaydının uygulanmadığını, Hazineye bu yerlerin kayıp - yitik kişilerden kaldığını, bu sebeple zilyetlikle mülkiyetinin kazanılamayacağı halde kadastro çalışmalarında belgesizden davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, ayrıca bu kişilerin Hazineye ecrimisil ödediklerini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tescilini istemiş; dava konusu 119 ada 83 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki dava tefrik edilerek bu esas üzerinden yürütülmüştür.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar dava konusu yere ait tapu kaydı olsa bile Hazinenin daha sonra bu yerleri vatandaşlara dağıttığını, hangi tapunun nereye ait olduğunun belirlenemediğini, davalının zilyet olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.01.2016 tarihli ve 2014/111 E., 2016/12 K. sayılı kararıyla; davacı Hazine tarafından dosyaya sunulan Haziran 332 tarih ve 14 sıra no.lu tapu kaydının, dava konusu 119 ada 83 numaralı parseli kapsadığı gibi, Türkoğlu ilçesi, Muratçakıroğlu (köyü) Mahallesine ve Kaledibi (köyü) Mahallesine ait, okul, cami ve sağlık ocağı olarak tapuda kayıtlı parselleri, şahıs ya da şahıslar adlarına kayıtlı parsellerin büyük bir kısmını, orman vasfı ile Hazine adına kayıtlı parselleri, tescile tabi olmayan dere ve yolları, mera olarak kamu orta mallan kütüğüne kayıt edilen mera parsellerini ve ham toprak, tarla, bağ ve bahçe vasfı ile Hazine adına kayıtlı parsellerin tamamını kapsadığı, ayrıca; bilirkişi raporuna ekli krokide görüldüğü üzere Osmaniye ili, Düziçi ilçesi Farsak köyüne ve Yaylalık köyüne ait arazilerin de bir kısmını kapsadığı, bu şekliyle tapu kaydının tapulamaya dair usul ve esaslar nazara alınmaksızın düzenlendiği ve ihmal sonucu ile oluşturulmuş tapu ile gerek devlet kurumlarının ve gerekse vatandaşların haklarının ihlal edilmesinin sosyal hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı Hazine temyiz dilekçesinde özetle, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığını, dava konusu taşınmazın Hazinenin dayanak tapu kaydı kapsamında kaldığının ispatlandığını, dava konusu yerin öncesinin mütegayyip eşhastan yasa gereği Hazine adına intikal eden metruke yerlerden olduğunu, zilyetlik ile mülkiyetinin kazanılamayacağını belirterek ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi;

A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.

B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.

C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır

D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.

Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14. ve 17. madde hükümleri uygulanır.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." hükümlerini düzenlemiştir.

3. Değerlendirme

Kadastro sonucu Türkoğlu ilçesi Kaledibi köyü çalışma alanında bulunan 119 ada 83 parsel sayılı 4.224,53 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz tarla vasfı ile ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

Mahkemece davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının sınırlarının iki köyün tamamı ile komşu iki köyün bir kısmını kapsaması nedeniyle tapulamaya dair usul ve esaslar nazara alınmaksızın düzenlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacı Hazinenin dayandığı Haziran 332 tarih ve 14 sıra numaralı tapu kaydının mütegayyip eşhastan idari yoldan Hazine adına tescil edildiği ve nısıf hisseli olduğu anlaşılmakta olup, Mahkemece bu husus üzerinde yeterince durulmamış, çekişme konusu taşınmazın evveliyatı hakkında keşif sırasında yeterli beyan alınmamış, tapu kaydındaki nısıf hisseden geri kalan hissenin kim ya da kimler adına kayıtlı olduğu araştırılmamıştır. Kadastro çalışmaları sırasında aynı köyde bulunan ve davacı Hazine tarafından aynı tapu kaydına dayalı olarak dava açılan taşınmazların bir kısmının tapu kaydına dayalı olarak şahıslar adına tespit ve tescil edildiği, keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanıklar; dava konusu yerin öncesinde Hazineye ait iken Hazine tarafından 1936 yılında taksitle köylülere satıldığı ve taksitini ödeyip bitirene tapusunun verildiğini beyan ettikleri, dosyaya gelen belgelerden dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde 1954 yılında toprak tevzi komisyonunca çalışma yapıldığı ve çiftçiye toprak verildiği anlaşılmasına rağmen, köylülere verilen bu yerlerin Hazine tapusu kapsamından verilip verilmediği hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Davacı Hazine 5 adet tapu kaydına dayandığı halde keşifte sadece Haziran 332 tarih 14 sıra numaralı tapu kaydı uygulanmış, diğer tapu kayıtları tedavülleri ile getirtilip zeminde uygulanmamıştır. Uygulanan tapu kaydı da varsa haritaları ile bitlikte tüm tesisinden itibaren kayıtları getirtilip mahallinde yöntemince uygulanmamış ve komşu parsellerin dayanağı tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazın yönünü ne okuduğu hususu araştırılmamıştır. Davacı Hazine aynı zamanda davalının ecrimisil ödediğini ileri sürmesine rağmen bu husustaki belgeler de temin edilerek incelenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

Hal böyle olunca, Mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle tapu kaydının varsa haritası, ifraz krokisi ve oluşum belgeleri ile tesisinden itibaren tüm tedavülleri getirtilmeli, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları getirtilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların tespitine esas tapu kayıtları ve dayanak belgeleri ile varsa haritaları tesislerinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte dosya arasına getirtilmeli, bundan sonra mahallinde; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek en az üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, taşınmazın öncesinin kaçak ve yitik kişilerden kalıp kalmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bu nitelikteki kişilerden (mütegayyip eşhastan) kanun gereği Hazineye intikal eden taşınmazların süresi ne olursa olsun zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı dikkate alınmalı, davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının varsa krokisi/haritası zemine uygulanarak kaydın kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesi uyarınca öncelikle haritasına göre belirlenmeli, tapu kaydının krokisinin/haritasının bulunamaması veya uygulanamaması durumunda, tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup sınırlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli, bilirkişilerin gösteremediği sınırlar için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, davacının dayanak tapu kaydının haritası yoksa veya uygulanamaması durumunda, tapu kaydındaki sınırların “Yalıncık, dozlu yurt, bel ve dere “ olarak belirtilmesi nedeniyle tapu kaydının gayri sabit hudutlu olup miktarı itibarı ile geçerli olacağı ve nısıf hisseli olması nedeniyle de ancak nısıf hisse miktarı kadar yerin verilebileceği göz önüne alınmalı, bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından kroki üzerinde işaretlenmeli, bu yolla çekişmeli taşınmazın tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız şekilde saptanmalıdır.

Daha sonra toprak tevziye ilişkin evraklar getirtilip, toprak tevzide topraksız çiftçiye dağıtılan yerlerin bu tapu kayıt kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, dava konusu taşınmaza toprak tevzide ne gibi işlem yapıldığı araştırılmalı, toprak tevzi komisyonunca düzenlenen dağıtım cetvelleri, belirtmelik tutanağı, krokisi ve ekleri getirtilip uygulanmalı, tapu kaydı oluşturulup oluşturulmadığı belirlenmeli, dava konusu taşınmaz toprak tevzi komisyonunca dağıtılan yerlerden ise artık zilyetlikle mülkiyetin kazanılabileceği kabul edilmeli ve toprak tevzi komisyonu çalışmalarına kadar davalı lehine 3402 sayılı yasanın 14. ve 46/1 maddelerindeki şartların oluşması halinde açılan davanın reddedilmesi gerektiği hususları göz önünde bulundurulmalıdır.

Yine dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde davacı Hazine tapu kayı ile ecrimisil ödemelerine dayanarak dava açtığından, davalının dava konusu taşınmaz için Hazineye ecrimisil ödeyip ödemediği, ödemiş ise hangi yıllara ait olduğu hususları sorulmalı, davalı tarafından yapılan ecrimisil ödemelerinin icra tehdidi altında yapılıp yapılmadığı ve icra tehdidi altında ödenmemiş ise davalının asli zilyetliğini ne şekilde etkileyeceği de değerlendirilmelidir.

Teknik bilirkişiye, keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.

Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

14/02/2023 gününde oy birliği ile karar verildi.