"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1376 E., 2023/537 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/257 E., 2020/368 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının mirasbırakanı ... ile ...'nın evliliklerinden 01.06.1936 doğumlu davacı ...'nın dünyaya geldiğini ve davacıdan başka çocuklarının olmadığını, davacının annesinin 01.08.1942 tarihinde, babasının 24.10.1942 tarihinde vefat ettiğini, Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1942/89 Esas 1943/233 Karar veraset ilamının iptali için hasımlı olarak Kırşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/1060 Esas ve 2001/1179 Karar sayılı davanın açıldığını, yapılan yargılama sonunda davalıları mirasçı yapan 1942/89 Esas ve 1943/233 Karar sayılı kararın iptal edilerek davacının ...'ün tek mirasçısı olduğunu, Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/537 Esas 1997/542 Karar sayılı kararı ile davacının annesi ...'ün baba adının Şıh ... olarak tahsis ettirildiğini, davalıların baştan beri davacının mirasçılık sıfatına karşı çıktıklarını, ancak uzun bir hukuk mücadelesinden sonra ...'ün çocuksuz ölmediği, öldüğünde 6 yaşında davacı ...'nın olduğu, ...'ün ... adında bir kardeşinin olmadığı, davacının tek mirasçı olduğunun sabit olduğunu, davalıların iptal edilen gerçek dışı veraset kararına göre dava konusu 122 parsel, 47 parsel ve 17 parselleri varisleri veya kendi adlarına tescil suretiyle iktisap ettiklerini, dava konusu taşınmazların tedavül kayıtlarına bakıldığında dava konusu parsellerin tamamının davacının annesi ... (...) ve davacı ...’ya intikali gerekirken iptal edilen gerçek dışı veraset ilamıyla davalı mirasbırakanları ve davalılar adına yapılan tespit ve tescilin yolsuz tescil olduğunu, taşınmazın aynına yönelik ketmi verese olgusu nedeniyle açılan yolsuz tescil davalarının hiç bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadığını belirterek Kırşehir ili, ... Mahallesi 283 ada 122 (1/2),147 (1/2),17 parselin tamamının davalılar adına olan tapularının (ketmi verese) yolsuz tescil nedeniyle iptaline, davacı ... adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 1997/521 E, 2016/5 K. sayılı kararı ile dava açtığını, dava sonunda Yerel Mahkemece 11.01.2016 tarihinde davanın reddine karar verildiğini, bu kararın davacı yanca temyiz edildiğini, Yargıtay(Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince yapılan inceme sonrasında 18.11.2019 tarih ve 2016/9446 Esas ve 2019/7407 Karar sayılı "….hal böyle olunca davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken,esasa girilerek davanın ‘ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine’ şeklinde karar verilmiş olması isabetsiz ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden,gerekçesi açıklanan şekilde düzeltilmek suretiyle sonucu itibarı ile doğru olan hükmün onanmasına" karar verildiğini, davacının karar düzeltme talebinin de 04.06.2020 tarih ve 2020/566 E, 2020 1462 Karar sayılı "karar düzeltme talebinin reddine" kararı ile aynı gün kesinleştiğini, davacının davasının hak düşürücü süre yönünden reddinin gerektiğini, dava açma süresinin çoktan dolduğunu belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;"1-Davacının (Kırşehir ili, ... Mahallesi 283 Ada 122 ve 147 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak) davasının 6100 sayılı HMK’nun 114/1-i maddesinde belirtilen (Kesin hüküm nedeniyle) dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, 2-Davacının (Kırşehir ili, Aşıkpaşa Mahallesi 283 ada 17 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak) davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine" karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın "Ketmi Verese Olgusuna Dayalı Yolsuz Tescil Nedeniyle Tapu İptali Tescil" davası olduğunu, davaya konu 283 Ada/122 (1/2), 147 (1/2) ve 17 parsellerin geldisi olan 1925 tarihli eski tapu kayıtları, veraset ilamı, tespit tutanakları ve zilyetliğe esas alınan muhtar ilmühaberinin ilgili tapudan celbedilmediğini, Mahkemenin dava konusu 17 parsel yönünden 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 üncü fıkrasına göre 10 yıllık hak düşürücü süre yönünden davayı reddettiğini, tespitin kesinleştiği 20.01.1971 tarihinde 17 parselin tescilinin yolsuz tescil olarak doğduğunu, dava konusu parsellerin davalı mirasbırakanları adına yapılan 1971 yılı tespit ve tescilinin hakka ve geçerli bir hukuki sebebe dayanmadığını,1971 tescilinin hukuki sebebi olan 1942/33 Esas sayılı veraset ilamının iptal edildiğini, tescil ihdas tarihinde, iptal edilen veraset ilamı ile sahte zilyetlik ilmühaberine dayandığından başlangıçta yolsuz tescil olarak doğduğunu, yolsuz tescilde zamanaşımı, hak düşürücü süre ve zilyetlikle iktisap olmayacağını, 1971 tescilinin kurucu unsurlarının eksik ve sakat olduğunu, kazanmanın bir hakka, geçerli bir hukuki sebebe ve illete dayanmadığını, Mahkemenin yolsuz tescil yönünden delilleri toplayıp değerlendirmesini yapmadığını, bu davaya karşı kesin hüküm kabul edilen Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/521 E,2016/5 K. sayılı kesinleşen davasının "Kadastro Tesbitinden Önceki Nedenlere Dayalı Tapu İptali Tescil" davası olduğu, kadastro tespitinin 1971 yılında kesinleştiği, davanın ise 12.11.1997 tarihinde açıldığı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğini, bu davanın, mahiyet ve nitelik olarak kadastro tespitine itiraz davası niteliğinde olduğunu, kadastronun 1971 yılındaki tespit ve tescili iptal edilen 1942/89 Esas sayılı veraset kararına dayandığını, davacının 1971 yılında yapılan usulsüz ve geçerli olmayan, hiçbir hakka ve hukuki sebebe dayanmayan, tescilin kurucu unsurlarının eksik ve sakat olup başlangıçta yolsuz doğduğunu, davanın tarafları ve konusunun aynı olduğunu ancak, her iki davanın sebebinin farklı olduğunu, kesin hüküm kabul edilen 1997/521 Esas sayılı dava 12.11.1997 tarihinde açılırken dayanağını teşkil eden olaylarla bu davanın (2020/257 Esas.) dayanağını teşkil eden olaylar farklı olduğundan, birinci dava sonunda(1997/521) alınan hükmün ikinci davada (2020/257) kesin hüküm oluşturmayacağını öne sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının daha önce Asliye Hukuk Mahkemesinde davalılar aleyhine aynı iddialar ile dava açtığı, açılan davada bu dosyada ileri sürülen iddiların inceleme konusu yapıldığı, her iki dava dosyasında tarafların, dava sebep ve konusunun aynı olduğu anlaşıldığından Mahkemenin bu iki parsel yönünden yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, dava tarihi itibariyle 766 sayılı Kanun’un 31/2 ve 3402 sayılı Kanun’un 12/3 üncü maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduğundan 283 ada 17 parsel yönünden İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre yönünden usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 6'ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü, 14 inci maddesi,
2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.03.1996 tarihli ve 1995/20-1086 Esas, 1996/174 Karar sayılı kararı
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Kadastro sonucunda; Kırşehir ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 283 ada 122 ve 147 parsel sayılı 810 ve 1927 m2 yüz ölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı nedeni ile eşit paylarla ... kızı ... ve ... torunu İsmail adlarına tespit edilmiş, askı ilan süresi içinde itiraz ve dava açılmadığından tutanaklar 28.01.1971 tarihinde kesinleştirilerek tespit malikleri adına tapuya tescil edilmiştir. Daha sonra 2009 yılında 1/2 pay maliki ...'ün adı ve baba adı tashihen Şıh ... kızı ... olarak tashih edilmiş ve 02.11.2009 tarihinde davacı ... adına intikal yolu ile tescil edilmiştir. Aynı yerde bulunan dava konusu 283 ada 17 parsel sayılı 7306 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz ise tapu kaydı nedeni ile ... oğlu ... adına tespit edilmiş, askı ilan süresi içinde itiraz ve dava açılmadığından tutanaklar 28.01.1971 tarihinde kesinleştirilerek tespit maliki adına tapuya tescil edilmiştir.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye 247,70 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.