Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4108 E. 2025/2004 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasının kabulü üzerine hükmedilecek harç ve vekâlet ücretinin hangi değere göre hesaplanması gerektiği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında dava değerinin, taşınmazın tamamının değeri üzerinden değil, davayı açan mirasçının miras payı oranında hesaplanması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2293 E., 2023/748 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kaman Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/161 E., 2021/187 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.04.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; mirasbırakan ...’ın mirasçısı olduğu halde Kaman Noterliğinin 27.08.2019 tarih 4231 yevmiye nolu mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilmediğini, sözü edilen mirasçılık belgesi esas alınarak 157 ada 103 ve 105 parsel sayılı taşınmazların intikalinin davalılar adına yapıldığını, Kaman Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2021 tarih 2020/253 Esas, 2021/115 Karar sayılı kararı ile kendisinin de mirasçı olduğunun saptandığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile Kaman Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2021 tarih 2020/253 Esas, 2021/115 Karar sayılı hasımlı veraset ilamına göre mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ..., ..., ..., ... ve ...; davayı kabul ettiklerini, ön inceleme aşamasından önce davayı kabul ederek dava açılmasına sebebiyet vermediklerinden yargılama gider ve harçlarının davacıya yükletilmesini, vekâlet ücretinden de davacının sorumlu olması gerektiğini savunmuşlardır.

2. Davalı ...; muris ...'ın ölümünden sonra tapu işlemlerinin kanun, usul ve esaslara uygun olarak yapıldığını, davacı adına intikal yapılmamasına rağmen miras payı kadar alanı ekim yapması için kendisine bıraktıklarını, tüm mirasçıların payına düşen kısım kadar alanı ekim yapmak suretiyle kullandıklarını, davacının hak kaybının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; muris ...'ın 02.07.2019 tarihinde öldüğü, Kaman Noterliğinin 27.08.2019 tarih ve 04231 yevmiye numaralı mirasçılık belgesiyle dava konusu taşınmazların intikalinin yapıldığı, bu mirasçılık belgesinde davacının yer almadığı, Kaman Sulh Hukuk Mahkemesinin 08.11.2019 tarih ve 2019/209 Esas, 2019/350 Karar sayılı veraset ilamında davacının mirasçı olarak yer aldığı, Kaman Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2021 tarih ve 2020/253 Esas, 2021/115 Karar sayılı kararı ile Kaman Noterliğinin 27.08.2019 tarih ve 04231 yevmiye numaralı mirasçılık belgesinin iptaline karar verildiği, iptal edilen mirasçılık belgesi esas alınarak davalılar adına yapılan intikal işleminin yolsuz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişme konusu taşınmazların mirasbırakan ...’a ait olduğu, davalıların, murisin ölümünden sonra aldıkları mirasçılık belgesi ile taşınmazların adlarına intikalini yaptırdıkları, intikale konu mirasçılık belgesinde murisin oğlu olan davacının mirasçı olarak gösterilmediği, davacının açmış olduğu dava sonucunda hasımlı olarak görülen davada dava konusu taşınmazların intikaline konu mirasçılık belgesinin iptal edilerek davacının da mirasçı olarak gösterildiği yeni veraset belgesinin alındığı, davalılar adına olan sicilin dayanaktan yoksun hale geldiği, davalıların davayı kabul ettiklerini bildirmekle birlikte yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu olmamaları gerektiğini açıklayarak kabulü şarta bağladıkları, 6100 sayılı HMK’nın 308. maddesi hükmü uyarınca geçerli bir davayı kabulün mevcut olmadığı, davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi hükmü uyarınca hüküm yerinde iptal ve tescile konu olan payın gösterilmek suretiyle tescil hükmü kurulması gerekirken, infazda tereddüte yol açacak şekilde tescil kararı verilmiş olmasının doğru olmadığı gibi çekişme konusu edilen taşınmazların keşfen belirlenen dava tarihi değeri üzerinden tüm mirasçılar adına tescil hükmü kurulduğuna göre taşınmazların tamamına ilişkin değer üzerinden harcın ve vekâlet ücretinin hüküm altına alınması gerekirken, sadece davacının payı dikkate alınarak harcın ve vekâlet ücretinin tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı gibi bu yöndeki tavzih isteminin reddedilmiş olmasının da isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili duruşma istekli temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu taşınmazların tamamının değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedildiğini, oysa ketmi verese hukuki nedenine dayalı davalarda dava değerinin davayı açan mirasçının miras payı üzerinden hesaplanması gerektiğini, davacı ...’ın miras payının 3/18 olduğunu, bu nedenle davacının miras payı üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dava konusu taşınmazların tamamının değeri üzerinden fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davayı kabul eden davalılar yönünden yargılama giderleri hususunda lehe hükümlerin uygulanması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını veya düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 157 ada 103 ve 105 parsel sayılı taşınmazların muris ... adına kayıtlı iken 02.07.2019 tarihinde ölümü ile Kaman Noterliğinin 27.08.2019 tarih ve 04231 yevmiye sayılı mirasçılık belgesinde mirasçı görünen davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına elbirliği mülkiyeti şeklinde 23.01.2020 tarihinde tescil edildiği, Kaman Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2021 tarih 2020/253 Esas, 2021/115 Karar sayılı kararı ile Kaman Noterliğinin 27.08.2019 tarih ve 04231 yevmiye nolu mirasçılık belgesinin iptaline karar verilerek, muris ...’ın 02.07.2019 tarihinde ölümü ile mirasının toplam 18 pay olduğu, çocukları olan davacı ... ile davalılar ..., ..., ... ve ...’ın miras paylarının 3’er pay, torunları olan davalılar ..., ... ve ...’ün miras paylarının ise 1’er pay olduğu anlaşılmaktadır.

Dava, ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup uyuşmazlık, davanın kabulü halinde hükmedilecek harç ve vekalet ücretine ilişkindir.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki, ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında dava değeri, taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan davacının payına isabet eden değerdir.

Somut olayda, dava 54,40 TL peşin harç ödenmek suretiyle 1.000,00 TL üzerinden açılmış olup, her iki taşınmazın keşfen saptanan değerleri toplamının 404.635,77 TL olduğu, bu değerden davacı yönünden miras payı ( 3/18 ) oranında iptal-tescile karar verildiğine göre dava değerinin 67.439, 29 TL olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda dava değeri olan 67.439,29 TL üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, her iki taşınmazın tamamının değerleri toplamı olan 404.635,77 TL üzerinden fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.

Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalıların temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3-b) numaralı bendinin hükümden çıkarılmasına, yerine “ Peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan toplam 6.930,50 TL harçtan, alınması gerekli 4.606,77 TL nispi karar ve ilam harcının mahsubu ile artan 2.323,73 TL harcın davacı tarafa iadesine” ibaresinin yazılmasına; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3-c) numaralı bendinin hükümden çıkarılmasına, yerine “Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT üzerinden hesaplanan 10.790,29 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine ” ibaresinin yazılmasına; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3-d) numaralı bendinin hükümden çıkarılmasına, yerine “ Davacı tarafından yapılan 2.561,90 TL yargılama gideri ile 4.606,77 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davalılar vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.