Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4125 E. 2023/6247 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile yapılan taşınmaz satışlarının vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle iptali ve bedel iadesi istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekil edenlerin taşınmaz devri hususunda anlaşmaları ve vekaletname ile temliklerin vekil edenlerin iradesine uygun olması gözetilerek yerel mahkemenin davayı red kararı, vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/549 E., 2022/168 K.

DAVA TARİHİ : 14.10.2011

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali tescil ve bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, asıl davada bir kısım davacılar vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacılar, hile ile alınan vekâletname kullanılarak 167, 175, 185, 323, 528, 539, 578, 589, 671, 684, 685 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının vekilleri davalı ... tarafından satış suretiyle kardeşleri davalı ...'e temlik edildiğini, mirasbırakanları ...'ten 17 parça taşınmaz intikal ettiğini, kardeşleri davalı ...'in baskıları sonucu notere satış vaadi sözleşmesi tanzim etmek üzere gittikleri sırada hile ile satış yetkisi içerir vekâletnameler alındığını, satıştan haberleri olmadığı gibi satış bedelinin de ödenmediğini, temliklerin kötüniyetle ve muvazaalı olarak yapıldığını, satış vaadi sözleşmelerinin de davalı ... lehine aşırı yararlanma olacak şekilde tanzim edildiğini, satış iradelerinin bulunmadığını, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, anneleri Nafia'nın satıştan sonra ölümü ile onun payına isabet eden kısmın da adlarına tesciline, olmadığı taktirde taşınmazların rayiç bedelinden şimdilik 11.000,00 TL bedelin yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, aşamada 685 parselin dava dışı 3. kişiye devri üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 125 inci maddesi uyarınca seçimlik haklarını bedel yönünden kullanmışlardır.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalılar, davanın hak düşürücü ve zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, davacıların bilgisi dahilinde verdikleri vekaletnameler ile dava konusu taşınmazların rayiç bedelden satış işlemlerinin yapıldığını, davacıların payına isabet eden satış bedelinin ödendiğini, iddiaların doğru olmadığını, satış vaadi sözleşmesinden itibaren taşınmazları mirasbırakanları Şerafetin'in kullandığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 02.04.2014 tarihli ve 2011/347 Esas, 2014/95 Karar sayılı kararıyla, iddianın yazılı delil ile kanıtlanması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 21.01.2016 tarihli ve 2014/11920 Esas, 2016/603 Karar sayılı kararıyla," ...Mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak dava konusu taşınmazlarda temlike konu edilen payların satış tarihindeki gerçek değerlerinin tespit edilmesi, gerçek değer üzerinden davacılara bedel ödenip ödenmediğinin belirlenmesi, tanıklar yeniden dinlenerek vekâlet görevinin kötüye kullanılması iddiası ve yukarıdaki ilkeler doğrultusunda beyanlarının alınması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 28.11.2019 tarihli ve 2017/298 Esas, 2019/446 Karar sayılı kararı ile, iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 29.06.2021 tarihli ve 2020/469 Esas, 2021/3618 Karar sayılı kararıyla, "Asıl davada davacılar ve Nafia ile ... arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmeleri ile dinlenen tanık beyanlarından, birleştirilen davacı ... hariç diğer mirasçıların mirasbırakanları ...ten intikal eden taşınmazların devri hususunda anlaştıkları, hakkın ifası amacı ile asıl davada davacılar ve ...arafından düzenlenen vekaletname ile davalı ...'in vekil tayin edildiği, temliklerin vekil edenlerin iradesine uygun olduğu, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuş; davacılar vekilinin karar düzeltme isteği Dairemizin 04.10.2021 tarihli ve 2021/8040 Esas, 2021/5087 Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.

D. Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacılar ......ve... vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Bir kısım davacılar vekili, dava dilekçesindeki iddialarını yinelemiş, davalıların taşınmazların gerçek bedelini davacılara ödediklerine dair somut delil sunamadıklarını, ikinci bozma kararının ilk bozma kararına aykırı olduğu gibi yargılamanın uzamasına ve gereksiz yargılama giderinin ortaya çıkmasına sebep olduğunu, 7989 yevmiye numaralı ilk satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazların tapu kayıtlarının getirtilmediğini, bu sözleşmenin uygulandığına dair tapu kaydı olmadığı halde Yüksek Mahkemece tarafların devirler konusunda anlaştığı sonucuna varılmasının hatalı olduğunu, davacıların vekaletname verdiklerini çok uzun süre sonra tapuda yapılan işlem ile öğrendiklerini, her iki satış vaadi sözleşmesinin de uygulanmadığını, davanın reddinin oluşa, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirtip kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili, bozma kararı doğrultusunda davanın reddine karar verilmesine bir itirazlarının bulunmadığını, ancak davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleştirilen dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 506 ncı maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 ve 3 üncü maddeleri; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16 ncı maddesi; HMK'nın 323 maddesinin 1 inci fıkrasının (ğ) bendi ve 326 ncı maddesinin birinci fıkrası; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararının gerekçelerine göre davanın reddine karar verilmesinde ve birleştirilen davada harçlandırılan dava değeri olan 28.470,44 TL üzerinden karar tarihindeki AAÜT'ne göre hesaplanan 4.270,44 TL nispi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinin altında olamayacağından davalılar lehine 5.100,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla; davacıların tüm, davalıların ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Hemen belirtilmelidir ki; 492 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

Öte yandan; HMK'nın 323 maddesinin 1 inci fıkrasının (ğ) bendine göre, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti yargılama giderleri kapsamında olup yine aynı Kanun'un yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenleyen 326 ncı maddesinin birinci fıkrasında; “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir.

Bilindiği üzere konusu para ve para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekâlet ücreti nisbi tarifeye göre hesaplanır. Taşınmazlarla ilgili davalarda vekâlet ücretine esas olan değer ya dava dilekçesinde gösterilen değer veya mahkemece keşifte belirlenen ve buna göre eksik harcı tamamlanan değerdir.

Somut olayda; asıl davada harcı tamamlanan dava değeri olan 335.351,93 TL üzerinden kendilerini vekille temsil ettiren davalılar lehine 31.924,64 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile maktu vekalet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.

Ne var ki anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Asıl davada davacılar ......ve... vekilinin tüm, asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Mahkeme kararının hüküm kısmının 3. bendinin çıkarılarak yerine 3. bent olarak; “Asıl davada davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 31.924,64 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara ödenmesine” ibaresinin yazılmasına, davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harçlarının ilgililere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.