"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
...
...
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu taşınmazın evveliyatında... mirasçıları adlarına 78.000 metrekare yüz ölçümlü olarak 13.04.1957 tarihli ve no 25, s no 89 ile tapuda kayıtlı olduğunu, sonradan taşınmazın 14.345 metrekaresinin karayoluna gittiğini ve kalan 63.655 metrekarelik kısmın 25.06.1957 tarihli ve no 28, cilt no 26, s no 11 sayı ile yine... mirasçıları adlarına kaydedildiğini, mirasbırakan babasının taşınmazın %60'ını satın aldığını, yine diğer payları ile birlikte toplam 41.693 metrekarenin babasına ait olduğunu, 1961 yılından bu yana dava konusu taşınmazın tamamının babasının ve sonrasında mirasçılarının zilyetliğinde bulunduğunu, babasının tapu kaydına dayanarak ve tapudaki miktara göre pay satın aldığını, tapudaki miktara göre 41.693 metrekarenin kendilerine ait olduğunu, dava konusu taşınmazların yüzölçümünün fiili duruma uymadığını, bu nedenle davalının tapudaki miktara göre payı bulunmadığını, taşınmazın %9 pay maliki ...'ün payını farklı tarihlerde farklı kişilere sattığını, önce başkasına sonra davalıya satıldığını, dolayısıyla davalı adına tescilin yok hükmünde olduğunu ve kanuna karşı hile yapıldığını, davalının tapudaki payının hukuki değerini yitirdiğini, kazanmayı sağlayan, ekonomik amaca uygun her türlü zilyetlik ve tasarrufun ise babaları ve kendilerinde olduğunu, 25.06.1957 tarihli ve 11 sıra numaralı tapu kaydının kadastro çalışmalarında 395 ada 6 parsel sayılı taşınmaza gittiğini, 6 parselin de imar uygulaması neticesinde 549 ada 2, 3, 4; 550 ada 3, 4, 5, 6; 551 ada 2, 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu, dava konusu taşınmazların geldisinin 25.06.1957 tarihli tapu kaydı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazlardaki davalı adına kayıtlı payların iptali ile mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; 1982 yılından beri taşınmazda payı bulunduğunu, Göksun Kadastro Mahkemesine dava açıldığını ve davacının babası Hüseyin'in davasının reddedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının mirasbırakanı ... tarafından Göksun Kadastro Mahkemesinin 2001/90 Esas, 2002/63 Karar sayılı dava dosyasında aynı taşınmazlara ilişkin olarak tespit ve tescil istemli dava açıldığı, yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde üç ayrı talep ve vakıanın bulunduğunu, taşınmazın hak sahibi adına tescil edilmesi gerektiğini, beyanlarının değerlendirilmediğini, Kadastro Mahkemesinin 2001/90 Esas ve 2002/63 Karar sayılı kararının usul ve yasaya aykırı şekilde kesinleştiğini, ağır hatalı olduğunu, kesin hüküm olmadığını, yolsuz bir tescille ayni hakkın kazanılmayacağını, mirasbırakan ...'in payının Mahkeme tarafından göz önüne alınmadığını, taşınmazın davacının babası tarafından satın alındığının sabit olduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Göksun Kadastro Mahkemesinin 30.12.2002 tarih, 2001/90 Esas ve 2002/63 Karar sayılı ilamının davacı taraf yönünden kesin hüküm oluşturduğu; öte yandan. davacı tarafın iddiasının kadastro öncesi nedene dayandığı, dava konusu kök 395 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının 02.07.2004 tarihinde kesinleştiği, bu tarih ile dava tarihi olan 2017 yılı arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçmiş olduğu, Mahkeme kararında sonuç olarak usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip Kadastro Kanunu'nda belirtilen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağını, hak sahibinin tescile rağmen maddi hukuk bakımından hak sahibi olarak kalmaya devam edeceğini, ayni haklara ilişkin hak düşürücü süre olmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, kadastro sonucu, ... mahallesi 395 ada 6 parsel sayılı 14.640,86 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın, tapu kaydına istinaden payları oranında davacının mirasbırakanı ..., davalı ... ve dava dışı paydaşları adlarına tespit edildiği ve hükmen 02.07.2004 tarihinde tescil edildiği, bilahare 2016 yılında yapılan imar çalışması nedeniyle dava konusu 549 ada 2, 3, 4; 550 ada 3, 4, 5, 6; 551 ada 2, 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, davanın ise 03.07.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
...