Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4401 E. 2024/2457 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından uzun süredir zilyetliği ve tasarrufu altında bulundurduğu iddia edilen taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında mera olarak tescil edilmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, hava fotoğrafları, ziraat bilirkişi raporları ve dinlenen tanık beyanları gibi deliller değerlendirilerek davacının taşınmaz üzerindeki zilyetlik ve tasarruf iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1421 E., 2023/676 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Arpaçay Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/1238 E., 2019/118 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllardır ekin ekmek suretiyle tarla olarak ve zaman zaman nadasa bırakarak otundan faydalanmak suretiyle kullandığı Kars ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 2010 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında bilirkişi ve muhtarın taraflı beyanı neticesinde köy orta malı, mera olarak tescil edildiğini, müvekkilinin bu durumu demir yolu çalışması sebebiyle zeminde yapılan kazı çalışmaları sonucunda çalışma sahasından çıkan hafriyatın dava konusu taşınmaz üzerine dökülmesi sonucu öğrendiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazı 35-40 yıldır kullandığını ve evveliyatında taşınmazı devraldığı kişiye ait 1936 yılı tahrir kayıtları da dikkate alındığında dava konusu edilen taşınmazın evveliyatının mera parseli veya köy orta malı olmadığını, kadim mera vasfı taşımadığını ileri sürerek müvekkiline önceki malikten satın alma suretiyle intikal eden ve müvekkilinin uzun süreden beri zilyet ve tasarrufunda bulunan taşınmazın mera olarak oluşturulan kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Dava dilekçesi davalılar Maliye Hazinesi ve Taşlıağıl Köyü Tüzel Kişiliğine tebliğ edilmiş, davalılar cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı, dava konusu taşınmazı uzun yıllardan beri zilyetliğinde bulundurduğunu ancak kadastro tespiti sırasında davalı adına mera olarak kaydedildiğini iddia etmiş olup keşif mahallinde dinlenen bir kısım bilirkişiler davacının iddialarını doğrular biçimde taşınmazı uzun yıllardır davacının kullandığını beyan etse de bir kısım bilirkişilerin de dava konusu alanın mera olduğunu beyan ettikleri, zirai bilirkişiler raporlarında taşınmazın hafriyatla kaplı olması nedeniyle toprak işlemenin olup olmadığının tespit edilemediğini ancak davacının kullandığını iddia ettiği hafriyatla kaplı olmayan kısımda herhangi bir toprak işlemenin, tarımsal faaliyet yapıldığına dair bir emarenin olmadığını, taşınmazın hali hazırda tarımsal faaliyet için uygun olmadığını bildirdiği, fen bilirkişisinin de hava fotoğraflarını değerlendirmesinde 1989 ve 1965 yıllarına ait hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazların komşu parsellerle belirgin ve sabit sınırlarının olmadığını beyan ettiği, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 2010 yılında yapıldığı, kadastro tespitinden yaklaşık 20 yıl önceyi gösteren 1989 yılı hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazın sabit sınırlarının olmadığı yani toprak işlemenin olmadığının anlaşıldığı, ziraat bilirkişilerin de taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet yapıldığına dair herhangi bir emarenin olmadığı, meraya has toprak yapısına sahip olduğu şeklindeki beyanlarının esas alındığı, taşınmazı uzun yıllardan beri davacının kullandığına dair mahalli bilirkişi beyanlarına itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın esas itibariyle zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davası gibi gözükse de dava ve talebin esasının müvekkilinin mirasbırakanına ait olan ve müvekkile kadar intikal eden bir kısım taşınmazlara ait özel idare kaydına dayandığını, özel idare kayıtlarının zemine uygulanmasında yasal zorunluluk bulunmaktayken bilirkişi heyetinin eksik araştırma ve inceleme ile rapor tanziminin Yerel Mahkeme kararına dayanak kabul edilerek davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, keşifte dinlenen tanık beyanlarına bakıldığı zaman görüleceği üzere, dava konusu taşınmazı müvekkili ve mirasbırakanın nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla başlangıcı belli olmayan uzun süreden beridir kullandıklarını, mülkiyet hakkının hiçbir geçerli sebebe dayanmayan tespit tutanağıyla bertaraf edilemeyeceğini, Yerel Mahkemece keşif sırasında gözlemlendiği üzere, dava konusu taşınmazın tamamının hafriyat altında kaldığını ve üzerinin moloz taş ve çakıllı kum ile kaplı olduğunu, zeminde tespit imkansızlığı söz konusu iken zeminde mera bitki örtüsünün varlığının hangi kritere göre belirlendiğini, bu yönde somut şüpheye sebep olan raporun kabulünün hükme esas alınmasının olanağı bulunmadığını, yörede evveliyatında çalışma yapmış tecrübeli ve davanın niteliği itibariyle uzman teknik bilirkişi marifetiyle keşif yapılması taleplerine rağmen eksik inceleme ile hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın bulunduğu alana ilişkin hiç bir mera tahsis kararının bulunmadığını, tutanak mümzilerin keşif sırasındaki beyanlarına itibar edilmediğini, davacı tanıklarınca da dava konusu taşınmazın kadimden beridir müvekkil ve babası tarafından kullanıldığı ve söz konusu alanın mera olmadığı açıkça ortaya konulmuş iken bu beyanlara itibar edilmeden, mera tahsis kararı bulunmadığı gözetilmeden aleyhe hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyaya sunmuş oldukları tahrir kayıtlarının zemine uygulanmadığını, bu yönde araştırma yapılmadığını ileri sürerek hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.