"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/477 E., 2023/540 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul Kısmen Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akseki Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/150 E., 2021/215 K.
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; İbradı ilçesi Ormana beldesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 482 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bağ vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, oysa taşınmazı davacının satın aldığını, imar-ihya ettiğini ve eklemeli olarak zilyet olduğunu ileri sürerek taşınmazdaki kullanıcı şerhinin iptali ile davacının zilyet olduğunun tespiti ve tapuya şerh verilmesini, tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... cevap dilekçesinde; annesinden kalan taşınmazı davacıya sattığını, davacıdan alacağı kalmadığını, davacının haklı olduğunu, dava açılmasında bir kusuru bulunmadığını, tüm yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasını, avukatlık ücretinden vazgeçilmesi halinde olayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Akseki Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.11.2021 tarihli ve 2017/150 Esas, 2021/215 Karar sayılı kararı ile; taşınmazda davalıların murisi zilyet iken 28.08.2013 tarihli devir sözleşmesi ile zilyetlik hakkının davacıya devir ve teslim edildiği, o tarihten bu yana taşınmaza davacının zilyet ve tasarruf ettiği, dava konusu 482 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 3.derecede arkeolojik sit alanı içinde kaldığı ve 2863 sayılı Yasa'nın 11. maddesi gereğince zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; zilyetliğin tespiti yönündeki talebin kabulüne, çekişmeli taşınmazdaki “ Osman kızı Müesser Gökdağ’ın zilyedindedir” şerhinin kaldırılarak “...’in zilyetliğindedir.” şeklinde düzeltilmesine, tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine, HMK’nın 312/2 hükmü gereğince davalılar davanın açılmasına kendi davranışları ile sebebiyet vermediği ve ilk duruşmada talep sonucunun kabul edildiği gerekçesiyle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmemesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 28.06.2019 tarih ve 9545 sayılı kararı ile dava konusu yerin 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı içerisine dahil edildiğinin belirtildiğini, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarında, dava konusu parselin 3.derece sit alanı içerisinde kaldığını, dolayısıyla koşulları oluştuğundan zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun tespit edildiğini, ancak Mahkeme tarafından taşınmazın zilyetlikle iktisabının 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesine göre mümkün olmadığı gerekçesi ile tapu iptal ve tescili talebi yönünden davanın reddine karar verilerek tamamen usul ve yasaya aykırı bir sonuca varılmış olmasının davacının mağduriyetine ve hak kaybına neden olduğunu, hükme esas alınan 2863 sayılı Kanun'un Hak ve sorumluluk başlığı altında düzenlenen 11. madde hükmünden anlaşılacağı üzere 3. derece sit alanı içerisinde kalan taşınmazların zilyetlik yoluyla iktisap edilmesinde bir engel bulunmadığını, gerek Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 28.06.2019 tarihli 9545 sayılı kararı gerekse dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile dava konusu taşınmazın 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı içerisine dahil edildiği hususunda bir tereddüt bulunmamakla birlikte zilyetlikle taşınmaz kazanma koşullarının gerçekleştiğini, Mahkemenin kabul edilen kısım yönünden lehe yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmetmemiş olmasının kanuna aykırı olduğunu, Mahkeme tarafından kanun metni ile bağdaşmayan hukuka aykırı hüküm tesis edildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli 482 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 2007 yılında yapılan kadastro tespitinde, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğünün 23.03.2005 tarih ve 321 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanında kaldığı gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği, her ne kadar davacı vekili tarafından karar tarihinden önce Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğünün 28.06.2019 tarih ve 9545 sayılı kararı ile sit derecesinin değiştirilerek dava konusu taşınmazın III. derece arkeolojik sit alanına alınmış olduğunun bildirildiği ve dosya arasında bulunan tapu kaydında da 29.07.2019 tarihinde taşınmazın beyanlar hanesindeki 1. derece arkeolojik sit şerhinin III. derece arkeolojik site dönüştürüldüğü görülmüş ise de Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin aynı yere ilişkin 2019/655 Esas, 2019/1930 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi davanın kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi kapsamındaki bu tür davalarda uyuşmazlığın tespit tarihi itibariyle mevcut olan hukuki duruma göre çözümlenmesi gerektiği, tespit tarihi itibariyle çekişmeli taşınmazların 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığı, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 11. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin 30.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanunla değiştirildiği ve buna göre kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazların zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği hükmünün getirildiği, bu değişikliğin kadastrosu devam eden taşınmazların sınırlandırma ve tespiti işleri ile devam eden davalarda da uygulanacağının 2863 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddede belirtildiği, bu yasal düzenlemelere göre çekişmeli taşınmazın sonradan alınan idari kararla sit derecesinin değiştirilmiş olmasının idari kararların geçmişe dönük hukuki sonuç doğurmasının mümkün olmaması nedeniyle hüküm ifade etmeyeceği değerlendirilerek Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, taşınmazın kullanım kadastro parseli olmaması sebebiyle davacının şerh istemi yönünden hukuki yararı bulunmamakta ise de istinaf edenin sıfatına göre bu hususun kaldırma sebebi yapılamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi, 2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11. maddesi (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.)
3. Değerlendirme
Antalya ili İbradı ilçesi Ormana Mahallesinde yapılan kadastro çalışmalarında 482 ada 1 parsel sayılı taşınmaz 1.644,11 m2 yüz ölçümlü bağ vasfı ile beyanlar hanesine "1. Derecede arkeolojik sit alanı sınırları içerisinde kaldığı ve Osman kızı Müesser Gökdağ’ın kullanımında olduğu " belirtmesi ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Akseki Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
18.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.