"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/250 E., 2021/18 K.
DAVA TARİHİ : 16.11.2011
KARAR DÜZELTME İSTEYEN: Davacı vekili ve davalı Hazine vekili
Taraflar arasındaki davadan dolayı ...n 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08.01.2021 tarihli ve 2014/250 Esas, 2021/18 Karar sayılı hükmün düzeltilerek onanmasına ilişkin olan Dairenin 20.02.2023 tarihli ve 2021/5592 Esas, 2023/930 Karar sayılı kararının düzeltilmesi, süresinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ...n,...Köyü,...Mezrası, Guhariresi, Nermik, Girikozi, Wari Geso mevkindeki taşınmazların çalılık ve taşlık yerlerden olması dolayısıyla tespit harici bırakıldığını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddeleri gereğince taşınmazların taşlık durumdayken davacı tarafından taşların kısmen toplanılarak kısmen de sökülmek suretiyle imar-ihya edildiğini, davacının nizasız fasılasız 20 yıldan beri taşınmazları malik sıfatıyla kullandığını ileri sürerek taşınmazların davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığını, davacı tarafından herhangi bir şekilde emek ve masraf yapılmadığını öne sürerek davanın reddini ve Hazine adına tescilini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, tescil harici olan (A1) ile gösterilen 13.662,70 m²'lik kısmın imar-ihya edildiği, davacı tarafından kullanıldığı, köy orta malı, köy boşluğu, mera olmadığı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddeleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 713 üncü maddesindeki şartların davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle (A1) ile gösterilen bölümün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; diğer taşınmazlar yönünden imar-ihya tamamlanmadığı gibi bu taşınmazlarla ilgili davacı yararına mülk edinme koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.11.2013 tarihli ve 2013/10292 Esas, 2013/11276 Karar sayılı kararıyla; "...dava tarihinden geriye doğru 1990, 1995 ve 2000 yıllarını kapsayacak üç ayrı tarihe ait olmak üzere yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafı Harita Genel Komutanlığından getirtilmeli, daha sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, bir jeodezi ve fotogrametri uzmanı ve 3 kişilik ziraat mühendisi kurulu ile keşif icra edilmelidir. Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında yerel bilirkişilerden taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, öncesinde tarla olarak kullanılıp kullanılmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle jeodezi ve fotogrametri uzmanına inceleme yaptırılarak çekişme konusu taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesi istenilmeli, 3 kişilik zirai bilirkişi heyetinden çekişmeli taşınmazların toprak yapısı ile komşu parsellerin toprak yapısı mukayese edilerek çekişmeli taşınmazların tarıma elverişli olup olmadığı konusunda ayrıntılı rapor alınmalı, taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafların hangi taşınmazlara ait olduğuda belirtilerek rapor ekinde sunulmalı..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; (A) ve (B1) ile gösterilen alanların sırasıyla 12833.87 ve 9063.98 metrekare olarak hesaplandığının bildirilmesi üzerine mahalli bilirkişiler, tanıklar ve bilirkişi raporları bütün olarak değerlendirildiğinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 17 ve TMK'nın 713/2 nci maddeleri gereğince (C) ve (D) ile gösterilen yerler açısından davanın reddine, bilirkişi raporunda belirtilen (A) ve (B1) ile gösterilen yerler hakkındaki davanın kabulüne, ret kararı verilen kısımların Hazine adına tescil edilmesi gerekir ise de önceki kararda bu hususta bozma yapılmadığı gibi harç hususunda da bozma yapılmadığı, önceki kararda olduğu gibi TMK'nın 713/3 maddesi gereğince davalılar kanuni hasım durumunda oldukları için yargılama giderleri, vekalet ücreti ve harçtan sorumlu tutulmalarının hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 17.03.2016 tarihli ve 21.08.2020 tarihli rapor ve krokisinin (A) harfi ile gösterilen alanın ve (B1) harfi ile gösterilen alanın davacı adına köyün son parsel numarası verilerek tapuya kayıt ve tesciline, davacının diğer taşınmazlar ile ilgili talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; zilyetlikle kazanım şartlarının davacı lehine oluşmadığını, reddedilen kısımlar yönünden Hazine adına tesciline ve Hazine adına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı taşınmazların MK'nın 713 üncü maddesi ve Kadastro Kanunu'nun 14, 17 ve 18 inci maddelerine göre zilyetlik ve mülk edinme koşulunun gerçekleştiğini ileri sürerek kararın reddedilen bölümler yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Düzeltilerek Onama Kararı
Dairenin 20.02.2023 tarihli ve 2021/5592 Esas, 2023/930 Karar sayılı ilamıyla tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile davalı Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gereğine değinilerek hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
D. Karar Düzeltme Talebi
Dairenin yukarıda belirtilen düzeltilerek onama kararına karşı davacı vekili ve davalı Hazine vekili süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
H. Karar Düzeltme Nedenleri
1.Davalı Hazine vekili; temyiz dilekçesindeki taleplerini tekrarlayarak reddedilen kısım yönünden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirtip kararın düzeltilmesini talep etmiştir.
2.Davacı vekili; taşınmazların imar-ihya edildiğinin keşif sırasında gözlemlendiğini, jeolog bilirkişi tarafından taşınmazların tarıma elverişli olduğunun belirtildiğini, (B) harfi ile gösterilen kısmın etrafının taş duvarla örülü olduğunun ve ziraatçi bilirkişinin görüşlerinin dikkate alınmadığını, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının lehe olduğunu, delillerin hatalı değerlendirildiğini, davanın tamamının kabul edilmesi gerektiğini belirterek kararın düzeltilmesini talep etmiştir.
I. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesinin 1, 4 ve 5 inci fıkrası ve 6 ncı maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğine, Mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin karar düzeltme itirazları yerinde değildir.
2.Ne var ki dosyanın incelenmesinden, davaya konu taşınmazların...köyünde bulunduğunu bildiren dava dilekçesi ekinde 4 parça taşınmaza ait kroki sunulduğu, taşınmazların tescil harici olduğu bildirilmekle 15, 16, 9 ve 3 numaralı taşınmaz olarak numaralandırıldığı, bozma ilamı öncesinde alınan ve dava dilekçesi ekindeki krokiye uygun olarak sunulan 21.01.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda taşınmazların...(Kuruserpir)...mezrasında bulunduğunun belirtildiği ve 1957 tarihli...paftasında tescil harici kayalık alanda bulunduğunun tespit edildiği, davaya konu taşınmazlardan birinin...köyü 47 parsel sayılı taşınmazla çakıştığının bildirildiği, dava dosyası içerisinde davaya konu taşınmaz bölümlerini gösteren kadastro paftasının bulunmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece davaya konu taşınmazların...köyü çalışma alanında bulunduğu belirtilerek hüküm kurulmuş ise de Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün parsel sorgu uygulaması ile yapılan sorgulamada ...n ili, Merkez ilçesinde...köyüne rastlanmamakta, dosya kapsamından bu köyün ...köyü olarak adlandırıldığı anlaşılmakta ise de...köyünden farklı konumda bulunduğu görülmektedir. Davaya konu taşınmaz bölümlerinden biri ile çakışan 47 parsel sayılı taşınmaz hakkında yapılan sorgulamada ise ...köyünde bu parsel numarası ile bir taşınmaz bulunmadığı, bu taşınmazın...köyü sınırlarında olduğu ve sular altında olduğu görülmektedir. Mahkemece ... ili, ... ilçesi, ...köyü çalışma alanı kapsamında kadastro tespiti yapılan 15, 16, 3 ve 9 parsel sayılı taşınmazların tespit tutanakları getirtilerek incelenmiş ise de bu taşınmazların davaya konu tespit harici taşınmazlar olmadığı açıktır. Anılan nedenlerle davaya konu taşınmazların hangi il, ilçe ve köy kapsamında bulunduğunun tereddüde yer vermeyecek şekilde ve infaza ve denetime elverişli olarak belirlendiğini söylemeye olanak yoktur.
3.Öte yandan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesindeki sınırlar gözetilerek aynı çalışma alanında davacı adına senetsiz olarak tespit edilen taşınmazlar hakkında tapu müdürlüğünden yapılan araştırma sonucunda davacı adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtları gönderilmiş ise de bu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının incelenmediği, ayrıca hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden de aynı yönde araştırma yapılmadığı tespit edilmiştir.
4. Diğer taraftan, dava dilekçesi ekinde birbirinden uzak mesafelerdeki farklı taşınmazlar hakkında talepte bulunulmasına rağmen mahallinde yapılan keşifte tanık ve yerel bilirkişiler her bir taşınmaz bölümü yönünden ayrı ayrı dinlenmemiş, maddi olaylara dayanmayan genel beyanlar ile yetinilmiş, hangi taşınmazın ne zamandan beri ne şekilde kim tarafından kullanıldığına ilişkin detaylı sorular sorulmamıştır. Bununla birlikte, 2012 ve 2015 yıllarında yapılan iki farklı keşif üzerine düzenlenen ziraat bilirkişi raporlarında taşınmazların eğimi, taşlılık oranları, 5403 sayılı Kanun’a göre belirlenen sınıfları gibi hususlarda çelişkiler bulunmasına rağmen bu çelişkiler giderilmemiş, taşınmaz bölümleri üzerindeki ağaçların yaşları ve sayıları belirlenmemiş, jeolog bilirkişi tarafından sunulan raporda (A) ve (B) ile gösterilen kısımların orta ve kenarlarında kireçtaşı bloklarının olduğu yönündeki tespit hakkında değerlendirmede bulunulmamış, hava fotoğrafı incelemesine yönelik olarak düzenlenen harta mühendisi bilirkişi raporunda taşınmazların sınırlarının belirgin olup olmadığı, taşınmazlar üzerinde ne şekilde tarımsal faaliyet yürütüldüğü gibi hususlarda görüş belirtilmemiş, davaya konu taşınmazlardaki ekonomik amaca uygun zilyetliğin mevcudiyetinin dava tarihi olan 2011 yılından 20 yıl öncesine tekabül eden 1991 yılından itibaren araştırılması gerekirken 2002 yılında kısmen zirai faaliyetin sürdürüldüğü taşınmaz bölümlerini gösteren 21.08.2020 tarihli ek rapor ve diğer yetersiz bilirkişi raporları hükme esas alınmış, bozma ilamına uyulmasına rağmen taşınmazlara ait fotoğraflar davaya konu taşınmaz bölümleriyle ilişkilendirilmemiştir.
5.Mahkemece 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca yaptırılan ilanlarda davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu krokide belirtilen parsel numaralarına atıf yapılmış, davaya konu taşınmazların krokilerine yer verilmemiş, bu nedenle dava konusu taşınmazları yansıtmayan yanıltıcı bir ilan yapılmış, öte yandan taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla ilan yapılmayarak yalnızca gazete ilanı ile yetinilmiştir.
6.Son olarak, Harçlar Kanunu’nun 16 ncı maddesi uyarınca davaya konu taşınmaz bölümlerinin dava tarihindeki değerinin belirlenmemesi, 10.000,00 TL değer gösterilerek açılan davada eksik harç tamamlanmaksızın yargılamaya devam olunması, hüküm altına alınan taşınmaz değeri yönünden karar ve ilam harcına ve reddedilen taşınmaz bölümleri yönünden davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin göz önünde bulundurulmaması da isabetsizdir.
7. Hal böyle olunca, davaya konu taşınmazların dosya içerisindeki krokisi ek yapılmak suretiyle ilgili Tapu ve Kadastro Müdürlüğünden bu taşınmazların en yakınındaki tescilli taşınmazlarla birlikte konumuna gösterir geniş çaplı kadastro paftası istenmeli, taşınmazların bulunduğu çalışma alanında kadastro tespitinin hangi tarihte kesinleştiği ve bu taşınmazların hangi sebeple tespit harici bırakıldığı sorulmalı, taşınmazların çevresinde farklı tescilli taşınmazların veya mera gibi kamu orta mallarının bulunması halinde bu taşınmazların sınırlandırılmasına dayanak teşkil eden tutanak ve belgeler getirtilmeli, taşınmazların bulundukları konum itibariyle Mahkemenin yetkili olup olmadığı ve ilgili köy tüzel kişiliğine husumet yönlendirilip yönlendirilmediği yeniden gözden geçirilmelidir. Mahkemenin yetkili olduğu ve taraf teşkilinin sağlandığının anlaşılması halinde yargılamaya devam olunarak Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden davacı tarafından taşınmaz tesciline dayalı açılmış dava olup olmadığı araştırılmalı, yine ilgili Tapu ve Kadastro Müdürlüğünden davacı adına senetsizden tespit edilen taşınmazların tutanakları getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesinde belirtilen sınırlar yönünden değerlendirilmelidir. Mahallinde yerel bilirkişiler ve tanıklar eşliğinde fen bilirkişisi, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi heyeti, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi heyeti ve jeolog bilirkişi refakatinde yeniden keşif yapılmalı; yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların her birinin öncesi itibariyle kime ait ve ne durumda olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve taşınmazın fotoğraflarını da içeren rapor alınmalı, önceki raporlarla oluşabilecek çelişkileri gideren açıklamalara yer verilmesi istenmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların dava tarihinden önceki 15-20-25 yıllık dönemlere ait hava fotoğraflarındaki niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve yıllar içerisinde ne şekilde kullanıldığını belirten rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan veren ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesindeki sınırlamalara yönelik incelemeyi içeren, varsa taşınmazlara komşu tescilli taşınmazların dayanaklarının uygulandığı ve davaya konu taşınmazın konumunun tereddütsüz olarak güncel mahalle sınırlarına göre infaza elverişli olarak gösterildiği rapor düzenlemesi istenmeli; jeolog bilirkişiden çekişmeli taşınmazların tarımsal faaliyetin sürdürülmesine etki eden jeolojik bir olumsuzluğa maruz kalıp kalmadığını tartışan, önceki tarihli jeolog raporlarında tespit edilen hususların da değerlendirildiği rapor tanzim etmesi istenmeli; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesinin 4 ve 5 inci fıkrasında öngörülen yasal ilanlar usulüne uygun olarak yaptırılmalı ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Yukarıda belirtilen hususlar karar düzeltme isteği üzerine bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddi ile davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla HUMK'un 440 ıncı maddesi uyarınca kabulüne,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.02.2023 tarihli ve 2021/5592 Esas, 2023/930 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına,
Hükmün açıklanan nedenlerle 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde davacıya iadesine,
Karar düzeltme isteyen davalı Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
23.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.