Logo

1. Hukuk Dairesi2023/480 E. 2023/5859 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İnançlı işlem sözleşmesi kapsamında devredilen taşınmazın iadesi için kredi borcunun ödenip ödenmediği ve ödenmemiş kısmın tespiti ile davacı tarafından ödenmesi gereken miktarın belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından ödenmesi gereken kredi borcu bakiyesinin hesaplanıp mahkeme veznesine yatırıldığı ve bozma kararına uyularak eksik hususların giderildiği gözetilerek yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/342 E., 2022/498 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 01.06.2022 tarih, 2022/738 Esas, 2022/4376 Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; kararın davalı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 25.04.2023 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, kredi temini amacıyla 1043 ada 47 parsel sayılı taşınmazdaki 8 nolu bağımsız bölümü eşinin kardeşi olan davalıya bedelsiz devrettiğini, davalı ile aralarında imzaladıkları 18.09.2009 tarihli inanç sözleşmesinde, temin edilen kredi borcunun davalı ile birlikte ödeneceğinin ve kredi borcu bittikten sonra taşınmazın kendisine geri verileceğinin kararlaştırıldığını, kredi borcunun tamamına yakını kendisi tarafından ödenmesine rağmen davalının taşınmazı iade etmediğini, aralarında 27.06.2014 tarihli bir protokol daha düzenlediklerini, ancak davalının bu protokolün de gereğini yerine getirmediğini ve dava konusu taşınmazın üzerine ikinci bir ipotek tesis ettirdiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğunu, devretmemesi şartıyla taşınmazı kardeşine verdiğini ancak kardeşinin eşi olan davacının taşınmazı habersizce kendi adına tescil ettirdiğini, satışın gerçek olduğunu, taşınmaza ilişkin davacının tek bir kredi ödemesinin bulunmadığını, davacı tarafından banka hesabına gönderilen paraların taşınmazın davacı tarafından alınan kira bedelleri olduğunu, hile ile imzalatılan bir çok belge bulunduğunu, dava dilekçesinde belirtilen yazılı anlaşmaların geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiş; aşamada, yaptıkları inançlı işlem sözleşmesi gereğince davacının 173.511,00 TL kredi borcunun olduğunu, bu nedenle davacının taşınmazın iadesini talep hakkının henüz doğmadığını beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ ve BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI

Mahkemenin 14.11.2017 tarih, 2014/375 Esas, 2017/387 Karar sayılı kararıyla; sözleşmede şart kılınan banka kredi borcunun ödenmemiş olması nedeniyle dava tarihi itibariyle davacının davalıdan talep edebileceği bir hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 29.03.2018 tarih, 2018/303 Esas, 2018/380 Karar sayılı kararıyla; davada ileri sürülen inançlı işlem iddiasının kanıtlandığı, 6098 sayılı TBK'nın 97 nci maddesi gözetilerek yanlar arasındaki alacak ve borç miktarının saptanması, ödenip ödenmediğinin araştırılması, ödenmemiş ise saptanacak miktarın Mahkeme veznesine depo ettirilmesi için önel verilmesi ve bu husus yerine getirildiğinde sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek davacının istinaf talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 bendi uyarınca yargılama yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; ... 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.12.2020 tarihli ve 2018/222 Esas, 2020/265 Karar sayılı kararıyla; inançlı işlem iddiasının sabit olduğu, taraflar arasındaki inanç sözleşmesi gereğince davacının edimini yerine getirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 12.11.2021 tarih, 2021/2031 Esas, 2021/1547 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacının oğlu dava dışı Kaya Deniz tarafından temlik alınan icra dosyalarının inanç sözleşmesine konu kredinin devamı olan ve 175.000,00 TL bedelli krediye ilişkin olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Dairenin 01.06.2022 tarih, 2022/738 Esas, 2022/4376 Karar sayılı kararıyla; “davalı vekili 25.11.2015 UYAP havale tarihli beyan dilekçesinde, davalı tarafından temin edilen kredinin %68’ine karşılık gelen kısmının davacı tarafından, %32’sine karşılık gelen kısmının ise davalı tarafından kullanıldığını beyan etmiştir. 25.09.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda, davalının toplam 110.054,88 TL (toplam kredi borcuna oranı %33,62), davacının ise toplam 217.290,19 TL (toplam kredi borcuna oranı %66,38) ödeme yaptığı saptanmış, davacı vekili de 15.10.2020 tarihli duruşmada davacı tarafından ödenmesi gereken % 1,62 'lik kısım için 5.304,00 TL bedelin depo edilmesi gerektiğini, kesin süre içerisinde bedeli depo edeceklerini bildirmiş olup, davacı vekilinin bu kabulünün davacıyı bağlayacağı kuşkusuzdur.

Ne var ki, Mahkemece 27.06.2014 tarihli protokole yanlış anlam yüklenerek davacının borcunun olmadığı sonucuna varılması doğru değildir.

Hal böyle olunca, bilirkişi tarafından saptanan borç miktarının Mahkeme veznesine depo ettirilmesi için davacıya 6098 sayılı TBK’nın 97 nci maddesi gözetilerek önel verilmesi ve bu husus yerine getirildiğinde sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararıyla; 25.09.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda, davalının toplam 110.054,88 TL (toplam kredi borcuna oranı %33,62), davacının ise toplam 217.290,19 TL (toplam kredi borcuna oranı %66,38) ödeme yaptığının belirlendiği, davacı vekilinin 15.10.2020 tarihli duruşmada davacı tarafından ödenmesi gereken % 1,62 'lik kısım için 5.304,00 TL bedelin depo edilmesi gerektiğini beyan ettiği, bu beyanın davacı tarafı bağlayacağı, davacı tarafın 5.304,00TL bedeli 19.10.2022 tarihli makbuzla Mahkeme veznesine depo ettiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dışı ...ile Türkiye İş Bankası arasında akdedilen alacağın temliki sözleşmesinin 10.09.2018 tarihli olduğunu, bilirkişi raporuna göre kredi borcunun kasadan nakit ödenmek sureti ile kapatıldığı tarihin ise temlik sözleşmesinden 1 gün sonrası olan 11.09.2018 tarihi olduğunu, davacının kredi borcunu kapatmadığını, dava dışı oğlu...a temlik ettiğini, kredi borcu kapatılmış gibi gözükse de davalının bilirkişi raporunda da belirtilen 3 adet icra dosyasından Türkiye İş Bankası yerine...a borçlu hale geldiğini, icra dosyaları araştırılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, 17.10.2009 tarihinden 20.06.2012 tarihine kadar olan kredi borcunun 3 yıl boyunca davalı tarafından tek başına ödendiğini, davalının söz konusu kredi borcunu düzenli olarak ödemesine rağmen davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve kredi borcu nedeniyle 16.998,48-TL faiz ve 3.598,11-TL masraf borcu doğduğunu ve bu borçtan davalının sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, davacının yaptığı ödemenin 306.748,48-TL olması gerektiğini, davanın açılmasına davalı sebebiyet vermediğinden davalı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, inançlı işlem hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı,

6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 97 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiş olup, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. Ancak somut olayda, bozma ilamına uyulduğuna göre bundan sonra yapılacak iş bozmaya ve HMK'nın 297 nci maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibaret olup, İlk Derece Mahkemesince davacı tarafın 19.10.2022 tarihinde Mahkeme veznesine depo edilen 5.304,00 TL bedelin davalıya ödenmesine ilişkin olarak hüküm kurulmaması doğru olmamıştır.

3. Ne var ki; anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nın 370/2 nci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalının temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2.) bendi olarak “Depo bedeli olarak yatırılan 5.304,00 TL’nin karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine” cümlesinin hükme eklenmesine, takip eden bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3. Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına,

4. Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.10.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.