"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/91 E., 2023/456 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/149 E., 2022/929 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... ilçesinde bulunan ve tapunun Eylül 1939 tarih ve 6 sırasında yer alan taşınmazın kendisine miras kaldığını, mirasbırakanın geçmiş yıllar içinde Şanlıurfa ilinden taşındığını, zaman içinde farklı illerde yaşamaya başladığını, şehir dışında yaşadığı için Şanlıurfa ilindeki taşınmazları bir süre köylülere kiraya verdiğini, daha sonra da kimse kiralamak istemediği için boş bıraktığını, taşınmazın zaman içinde kadastro tarafından tescil işlemleri görmemiş olduğunu ve kadastro çalışmalarında tescil dışı oba yeri niteliğinde bırakıldığını, daha sonra 420 ve 2935 ada 4 parsel sayılı taşınmaz olarak tapuya kaydedildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine; dava konusu edilen yerin ... Mahallesi sınırları içerisinde bulunan, mülkiyeti Hazineye ait 2935 ada 4 parsel numaralı arsa vasıflı 8.676,38 m² yüzölçümlü taşınmaz ile 420 parsel numaralı oba yeri vasıflı 10.280,00 m² yüzölçümlü taşınmazlar içerisinde kaldığını, dava konusu edilen 420 parsel sayılı taşınmazın 06.07.1961 tarihinde tapulama yolu ile ...Köyü Tüzel Kişiliği adına tescil edildiğini, Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/786 Esas sayılı dosyasında ...Belediye Başkanlığınca bu taşınmazın da içerisinde bulunduğu oba yerleri, harman yerleri vs vasıflı taşınmazların adlarına tescili için açılan davanın aynı Mahkemenin 2010/786 Esas ve 2012/663 sayılı kararı ile tescil şartları oluşmadığından bahisle reddedildiğini, kararın Yargıtay tarafından onandığını; dava konusu edilen 2935 ada 4 parsel numaralı 8.676,38 m² yüzölçümlü arsa vasıflı taşınmazın 31.12.2013 tarihinde mülkiyetleri Hazineye ait 436, 437, 438, 439 ve 1404 parsel sayılı taşınmazların imar uygulaması sonucu Maliye Hazinesi adına tescilinin yapıldığını, taşınmazların Otistik çocuklar eğitim merkezi olarak kullanılmak suretiyle MEB'in hizmetin devamı süresince kesin tahsisini Şanlıurfa Defterdarlığının 18.11.2013 tarih 494 sayılı olurları ile yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Şanlıurfa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.02.2021 tarihli ve 2018/17 Esas, 2021/66 Karar sayılı kararıyla; davacının, 2935 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ile 420 parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep ettiği, incelenen tapu kayıtlarına göre, dava konusu taşınmazlara ilişkin tapulama tutanaklarının 19.03.1962, 31.07.1990 ve 31.08.1976 tarihlerinde kesinleştiği, davanın, tapulama tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 12.01.2018 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 17.01.2022 tarih ve 2022/16 E- 2022/74 K sayılı kararı ile ;"... Yerel mahkeme davanın 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı iddiası ile davanın hak düşürücü süreden reddine dair karar oluşturmuş ise de, dava konusu 438, 439, 1404 parsel sayılı taşınmazların tesis kadastro tutanak örneklerinin dosya arasına alınmadan hüküm oluşturulması dairemizce uygun görülmemiştir. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, 438, 439, 1404 (eski 440 parsel) parsel sayılı taşınmazların onaylı tesis kadastro tutanak örnekleri getirtilmeli, tutanağın kesinleşme tarihi ve dava tarihine göre 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 üncü maddesindeki hak düşürücü süre dikkate alınmalı, süre geçmemiş ise davanın esası hakkında araştırma yapılarak olumlu olumsuz bir karar verilmelidir." gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kaldırma kararı uyarınca yapılan yargılama neticesinde; açılan davanın kadastro tespitinden önceki hukuki sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi gereğince hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ve aşamada ileri sürdüğü iddialarını yineleyip Mahkemece tapu iptali ve tescile ilişkin kanun hükümleri nazara alınmadan hüküm kurulduğunu, mirasbırakana ait tapu kütük bilgilerinin istenmediğini, taşınmazın 1939 yılından günümüze kadar geçirdiği safahata dair bilgilerin istenmediğini, davaya konu 420 parselin oba yeri olarak tapuda kayıtlı olduğunu, mirasbırakana ait tapuda kayıtlı taşınmazın nasıl oba yerine dönüştüğünün belirlenmediğini, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, 2935 ada 4 parsel bakımından taşınmazın mülkiyetinin 31.12.2013 tarihinde Hazineye geçtiğini, bu işlemin tescil veya tesis olarak değerlendirilmesi halinde her zaman iptalinin mümkün olduğunu, kadastro işlemi sayılırsa hak düşürücü sürenin dolmadığını, bu taşınmaz bakımından da taşınmazın 1939 yılından günümüze kadar geçirdiği safahata dair bilgilerin istenmediğini, dava konusu 438, 439, 1404 parsellerin davacı adına kaydedilmesini talep ettiklerini, TMK'nın 713/1 inci maddesini davaya dayanak yapmadıklarını, Mahkemenin iddiaları dışında kanun maddelerine dayandığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.05.2023 tarihli ve 2023/91 Esas, 2023/456 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamından, Yerel Mahkeme kararının gerekçesinde de ifade edildiği üzere dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihleri ile dava tarihi olan 2018 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu, Yerel Mahkemenin davanın hak düşürücü süreden reddine dair kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip eksik araştırma ve inceleme ile hatalı karar verildiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden; dava konusu 420 parsel sayılı taşınmazın, 06.07.1961 tarihinde kesinleşen kadastro tutanağı gereğince oba yeri vasfı ile ...Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit ve tescil edildiği, dava konusu 2935 ada 4 parsel sayılı taşınmazın; 436- 437- 438 - 439 ve 1404 parsel sayılı taşınmazların birleşmesi ve ayrılması ile oluştuğu, 436 ve 437 parsel sayılı taşınmazların 19.03.1962 tarihinde kesinleşen kadastro işlemi sonucu bağ vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edildikleri, 438 ve 439 parsel sayılı taşınmazların 31.07.1990 tarihinde kesinleşen kadastro tutanağı uyarınca oba yeri vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edildikleri, 1404 parsel sayılı taşınmazın ise 31.08.1976 tarihinde kesinleşen kadastro işlemi sonucu bağ vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edildiği, eldeki temyize konu davanın ise 12.01.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
...