Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4869 E. 2024/5496 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaası iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin temyiz incelemesinde, vekalet ücretine hükmedilme şeklinin doğru olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazların keşfen belirlenen toplam değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacının miras payına isabet eden değer üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği gözetilerek hüküm düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/481 E., 2023/258 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında görülen muris muvazaası hukusal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece kararın bozulmasına hükmedilmiştir.

Mahkemece bozma ilâmına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası olan muris ...’ın annesinden boşandıktan sonra davalı ... ile evlendiğini, murisin 8 parsel sayılı taşınmazını kadastro tespiti sırasında davalı ... adına tescil ettirdiğini, yine 10 parsel sayılı taşınmazını davalı ...’ye satış suretiyle, 8 numaralı bağımsız bölümünü ise ikinci evliliğinden olan davalı oğlu ...’e ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; kadastro sonucu tescil edilen taşınmazlar yönünden 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, murisin uzun yıllar kalp rahatsızlığı ve çeşitli hastalıklardan muzdarip olduğunu, son iki yılda ise alzheimer olduğunu, farklı illerde tedavi gördüğünü, tüm bu hastalık döneminde murisin her türlü ihtiyaçlarının davalı oğlu ... ve gelini tarafından karşılandığını, maddi ve manevi olarak bakıp gözetildiğini, bu nedenle 19 ada 28 parselde kayıtlı iş yeri niteliğindeki 8 numaralı bağımsız bölümün ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ...'e devredildiğini, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.05.2016 tarihli ve 2015/531 Esas, 2016/320 Karar sayılı kararıyla; temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı, tenkis talebine yönelik incelemede ise davaya konu taşınmazlardan 19 ada 28 parselde kayıtlı 8 nolu bağımsız bölümün ölünceye kadar bakma akdi nedeniyle davalı ... adına tescilinin yapıldığı, ölünceye kadar bakma akdinin yükümlülüklerine uyan davalı ... adına tescili yapılan bu taşınmazın tenkise tabi tutulamayacağı, diğer taşınmazlar yönünden ise murisin saklı payı ihlal kastının bulunduğunun da davacı tarafça ispatlanamadığı, taşınmazlardan 312 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 3/4 hissesinin ve 325 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tamamının 1980 yılında tesis kadastrosu ile davalı ... adına tescilinin yapıldığı, kadastro öncesi nedene dayalı olarak dava açma süresi olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin de dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA ve BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 20.02.2020 tarihli ve 2016/15759 Esas, 2020/1132 Karar sayılı kararıyla; davaya konu 8 numaralı bağımsız bölümün ölünceye kadar bakma akdi ile devredildiği anlaşılmakta olup bu taşınmaza ilişkin olarak murisin mal kaçırma kastı ile hareket ettiği iddiasının kanıtlandığını söyleme imkanı bulunmadığından, anılan taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu; 8 parsel sayılı taşınmaz açısından yapılan incelemede, murisin ölüm tarihinin kadastro tespitinden sonra olduğu görülmekle bu taşınmaz yönünden Kadasto Kanunu'nun 12. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen hak düşürücü sürenin dolduğu söylenemez ise de davalı adına senetsizden tescil edilen taşınmazda 01.04.1974 tarih ½ sayılı İBK’nın uygulanma imkanının bulunmadığı, bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasının bu gerekçe ve sonucu itibariyla doğru olduğu; çekişme konusu 10 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince, Mahkemece her ne kadar iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de davacının murisin uzun yıllar önce boşandığı eşinden olma kızı olduğu ve dinlenen tanık beyanlarından murisin davacı ile görüşmediği bu nedenle mirastan mal kaçırma amacıyla anılan taşınmazdaki payını ikinci eşine devrettiği sonucuna varılmakla, bu parsel yönünden muris tarafından davalı ...’ye temlik edilen pay gözetilerek davacının miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisinin doğru olmadığı, davacının bu yöne değinen ve yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.10.2020 tarihli ve 2020/319 Esas, 2020/388 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamıma uyularak yapılan yargılama sonunda, 8 numaralı bağımsız bölüm ve 8 parsel yönünden bozma öncesinde verilen ret kararının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına; 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise davacının murisin uzun yıllar önce boşandığı eşinden olma kızı olduğu ve dinlenen tanık beyanlarından murisin davacı ile görüşmediği bu nedenle mirastan mal kaçırma amacıyla anılan taşınmazdaki payını ikinci eşine devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 22.04.2021 tarihli ve 2020/3916 Esas, 2021/2502 Karar sayılı kararıyla; her ne kadar bozma ilamı gereğince 10 numaralı parsel yönünden iptal tescil isteği kabul edilmiş ise de kadastro tutanağının tetkikinden bu parselin 1/4 hissesini, yani muris ...'nin zilyetliğe dayalı mülkiyet hakkını haricen satış ile ...'ye temlik ettiğine ilişkin yazılı beyanı gerekçe gösterilerek, senetsizden, davalı ... adına tespit görerek kesinleştiği, dolayısıyla çekişme konusu bu parsel yönünden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İBK'nın uygulanma imkânının bulunmadığının anlaşıldığı, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün meydana geleceğinin 09.05.1960 gün 21/9 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının gereği olduğu, usuli kazanılmış hak olarak tanımlanabilecek bu halin usul hukukunun vazgeçilmez temellerinden birisi olup kamu düzeni ile ilgili olduğu, ne var ki usuli kazanılmış hak kuralının istisnalarından birisinin de yanılgıya dayalı bozma kararına uyulması olduğu, maddi hataya dayalı olan bir bozma kararına uyulmuş olması halinde usuli kazanılmış hakka değer verilmesinin mümkün olmadığı, çekişme konusu 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden muris muvazaası iddiasının kabulüne karar verilmesi gerektiği yönünde Dairece verilen kararın maddi yanılgıya dayalı olduğu, ancak Mahkemece davacının tenkis istemi yönünden bir araştırma yapılmadığı, hâl böyle olunca, 10 numaralı parsel açısından da tapu iptal tescil isteğinin reddine karar verilerek davacının tenkis istemi açısından murisin saklı payı zedeleme kastının gerçekleştiği de gözetilmek suretiyle yukarıdaki tenkis ilkeleri gereğince inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince bozulmasına, bozma nedenine göre davalılar vekilinin vekâlet ücretine ilişkin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.05.2023 tarihli ve 2021/481 Esas, 2023/258 Karar sayılı kararıyla; Yargıtay bozma ilamında, dava konusu 312 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davalı ...'ye haricen temlik edilen 1/4 pay yönünden tenkis incelemesi yapılması gerektiği belirtilmekle, tenkis talebi değerlendirilmiş olup murisin ölüm tarihi itibariyle aktif ve pasif malvarlığı tespit edilerek terekenin aktifinin 168.504,22 TL olduğu, pasifinin ise 4.923,40 TL olduğu, davacının miras payı üzerindeki saklı pay oranının 1/2 olduğu, buna isabet eden değerin 30,761,40 TL olduğu, temlik dışı terekeden davacının alacağı miktarın ise 35.133,57 TL olup davacının saklı pay miktarının tamamının temlik dışı terekeden karşılandığı anlaşılmakla saklı payına el atılan bir miktarın olmadığı, bu hususun hükme esas alınan 13.10.2022 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiği gerekçesiyle davacının tenkis talebinin reddine karar verilmiş, öte yandan her ne kadar murisin tüm malvarlığı dikkate alınarak tenkis hesabının yapılması yönünde ek rapor tanzimine karar verilmiş ise de yukarıda ayrıntısıyla açıklandığı üzere 325 ada 8 parsel, 19 ada 28 parselde bulunan 8 nolu bağımsız bölüm ve 312 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 3/4 hissesi yönünden tapu iptali ve tescil talebi hakkında ret kararı verilmesinin yerinde olduğu ve tenkise tabi tutulamayacağı, kaldı ki 8 nolu bağımsız bölümün ivazlı kazanım niteliğinde olduğu tenkis hesabında dikkate alınmaması gerektiği anlaşılmakla 16.01.2023 tarihli ek raporun hükme esas alınmadığı belirtilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kabul etmemekle birlikte muris muvazaası talebinin haksız olduğu değerlendirilse bile müvekkilinin saklı payının ihlal edildiğini ve muristen kalan tüm malvarlığı tespit edilerek tenkise karar verilmesi gerektiğini, nitekim bozma kararında murisin saklı payı zedeleme kastı olduğu tespitinin yapıldığını, Mahkemece diğer parseller ve 312 ada 10 parselde bulunan taşınmazın 3/4'lük hissesine dair kesinleşme olduğu tespitinin bozma kararına dayanmadığını ve hukuki temelden yoksun olduğunu, dolayısıyla karşılıksız kazandırılan 312 ada 10 parsel, 325 ada 8 parsel ve 19 ada 28 parselde kayıtlı 8 numaralı bağımsız bölümün değerlerinin bütünüyle tenkis hesabında dikkate alınması gerektiğini, Mahkemece 312 ada 10 parselde bulunan taşınmazın sadece 1/4'lük kısmına göre değerlendirme yapılıp saklı payın ihlal edilmediği sonucuna varıldığını, halbuki taşınmazın tamamının muris tarafından karşılıksız olarak davalı ...'ye kazandırıldığını, ayrıca davanın reddi nedeniyle maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken gerekçesi belirtilmeden 72.899,40 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, bu miktarın ıslah edilen taşınmazların toplam değeri olmadığı gibi dosyadaki herhangi bir bedele de tekabül etmediğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte maktu vekalet ücretine hükmedilmeyecekse bile müvekkilinin tenkise konu payı üzerinden karşı tarafa vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,

Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 506, 561, 564, 565, 570 ve 706. maddeleri,

Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. maddesi,

Tapu Kanunu'nun 26. maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...’ın 16.02.2015 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak ilk evliliğinden olma kızı davacı ... ve 1959 tarihinde evlendiği 1938 doğumlu ikinci eşi ... ile müşterek çocuğu davalı ...’in kaldıkları, murisin 10 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payını dava dışı paydaş ile birlikte 27.02.1989 tarihinde davalı ...’ye haricen satış suretiyle devrettiği, taşınmazın senetsizden davalı ... adına tespit görerek 24.10.1980 tarihinde kesinleşttiği; murisin 19 ada 28 parselde kayıtlı 8 numaralı bağımsız bölümü ise 16.07.2001 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ...’e devrettiği; diğer yandan, 325 ada 8 parsel sayılı taşınmaza ait 11.01.1978 tarihli tespit tutanağından anlaşıldığı üzere, taşınmazın evveliyatında senetsizden murisin babası olan kök muris...adına kayıtlı iken bu kişinin ölümü ile taşınmazın mirasçılara intikal ettiği, kök murisin eşi ...’nin 1/8 payını 28.02.1967 tarihinde davalı ...’ye devrettiği, diğer mirasçıların ise paylarını muris Halil’e temlik ettikleri, murisin de toplam 7/8 payını tespitten üç sene önce davalı ...’ye devrettiği, taşınmazın senetsizden davalı ... adına tespit görerek tespitin 24.10.1980 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

2. Hemen belirtilmelidir ki, temyizen incelenen kararının bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

Mahkemece, keşif sonrasında alınan inşaat mühendisi ve mülk bilirkişisinin 01.03.2016 tarihli raporunda dava konusu taşınmazların keşfen belirlenen değerine göre davacının miras payına isabet eden miktar üzerinden ve yine bu miktara göre (harcın tamamlandığı da gözetilerek) davacı aleyhine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, sonradan yapılan keşif üzerine alınan bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazların keşfen belirlenen değerinin tamamı üzerinden fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.

Somut olayda, dava konusu edilen 19 ada 28 parselde kayıtlı 8 nolu bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değerinin 85.000,00 TL olduğu, davacının 3/8 miras payına düşen değerin ise 31.875,00 TL olduğu, davalı ... lehine bu değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Yine dava konusu 325 ada 8 parsel ve 312 ada 10 parsel sayılı taşınmazların dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değerleri toplamının 366.080,00 TL olduğu, davacının 3/8 miras payına düşen değerin ise 137.280,00 TL olduğu, bu değer üzerinde davalı ... lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.

4. Ne var ki; anılan hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekillerinin işin esasına yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,

2. Vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile hükmün 5. fıkrasının hükümden çıkarılmasına, yerine 5. fıkra olarak "Davada davalılar ... ve ... kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 26,692,00 TL vekalet ücretinin (5.100 TL'sini davalı ...'a, 21.592,00 TL'sinin davalı ...'a ait olmak üzere) davacıdan alınarak davalılar ... ve ...'a verilmesine" cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.