"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/456 E., 2023/637 K.
DAVA TARİHİ : 01.09.2022
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/210 E., 2022/383 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurunun reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili,...ilçesi,...mahallesi, 294 ada 56 parsel numaralı tarla vasıflı taşınmazın tamamının davalı adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın 2.777,84 m2'ye denk gelen kısmının davacıya ait olduğunu, davalının taşınmazın davacıya ait kısmının devir talebini kabul etmediğini, üzerine düşen edimi ifadan haksız olarak kaçındığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davacı hissesine düşen kısmı yönünden tapu kaydının iptali ile davacı adına hissesi oranında tapuya tesciline karar verilmesini talep talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı davayı kabul etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.11.2022 tarihli ve 2022/210 E., 2022/383 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazda mevcut bir payın satışının değil tam hisse olarak malik olunan bir taşınmazın hisseli veya ifraz edilerek tapusunun tescilinin dava edildiği, davacının talebinin 5403 sayılı Kanun'a göre mümkün olmadığı, davalının davayı kabul etmesinin de sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, davalı tarafından davanın kabul edildiğini, taşınmazın fiilen bölünmeyeceğini, söz konusu alanda tarafların el birliği hükümlerine göre malik olacaklarını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının 28.04.2001 tarihinde kesinleşmesine rağmen davanın 01.09.2022 tarihinde açıldığı, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan bir davanın dinlenilme olanağı bulunmadığı, davada işin esasının incelenmesi mümkün olmadığı için davalı tarafın kabul beyanının dikkate alınıp değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, işin esasına girilse bile Mahkemenin gerekçesinde de ifade ettiği üzere davaya konu taşınmazın 5403 sayılı Kanun gereği ifrazı ve hisselendirilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili tarafından, istinaf sebepleri tekrar edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
5403 sayılı Kanun.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. ... ili,...ilçesi,...mahallesi, 294 ada 56 parsel sayılı tarla vasıflı 5.882,41 m2 yüzölçümlü taşınmazın davalı adına kayıt ve tescil edildiği, davacı tarafından tarla vasıflı taşınmazın 2.777,84 m2'sinin tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesinin dava edildiği, sonuç olarak paydaş olma isteğinde bulunduğu, davalı ... tarafından verilen 09.09.2022 tarihli dilekçenin incelenmesinde, davanın kabulüne karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
3. Bilindiği üzere; 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nda toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
Anılan Kanunun “Tarım Arazilerinin Sınıflandırılması, Asgari Tarımsal Arazi Büyüklüklerinin Belirlenmesi” başlıklı 8'inci maddesinin birinci fıkrası gereğince tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri Bakanlık tarafından belirlenen mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırılmıştır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında; "Asgari tarımsal arazi büyüklüğü; mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemez. Bakanlık asgari tarımsal arazi büyüklüklerini günün koşullarına göre artırabilir. Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz..." hükmü düzenlenmiştir.
Kanun'un 3. maddesinde; mutlak tarım arazisi, özel ürün arazisi, dikili tarım arazisi, marjinal tarım arazisi, asgari tarımsal arazi büyüklüğü ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü ayrı ayrı tanımlanmıştır.
5403 sayılı Kanun'un "Yeter Gelirli Tarımsal Arazi Büyüklüğü" başlıklı 8/A maddesinde ise; "İl ve ilçelerin yeter gelirli tarımsal arazi büyüklükleri bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak bu Kanuna ekli (1) sayılı listede belirlenmiştir. Tarımsal araziler bu Kanuna ekli (1) sayılı listede belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin altında ifraz edilemez, bölünemez..." hükmüne yer verilmiştir.
4. Her ne kadar kamu düzenine aykırı olmamak koşuluyla kabul beyanı hak düşürücü süreden önce gelir ise de; 5403 sayılı Kanun niteliği gereği kamu düzenini ilgilendirdiğinden kabul beyanının önüne geçmektedir. Kabul nedeniyle 5403 sayılı Kanun'a aykırı hüküm kurulamayacağına göre davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi doğrudur.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken onama harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.