Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5068 E. 2023/7640 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kadastro mahkemesi kararıyla davalılar adına tescil edilen taşınmazlar üzerindeki zilyetlik iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin kadastro çalışmaları öncesinde kesintiye uğradığı, iyi niyetli zilyetlik şartlarını taşımadığı ve kadastro mahkemesi kararının kesinleştiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1466 E., 2020/884 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2012/449 E., 2017/82 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde temliken tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Kahramanmaraş ili, Merkez ilçesi, ... köyünde kain 560 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 746 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün 1977 yılından itibaren olmak üzere 40 yıldır nizasız fasılasız malik sıfatıyla davacı tarafından kullanıldığını, dava konusu taşınmazlara ilişkin Kadastro Mahkemesinin 2007/172 E., 2009/30 sayılı kararıyla eksik araştırma ile davacıya ait olan taşınmazların davalılar adına tesciline karar verildiğini, bu hususun dava açmadan yaklaşık 20 gün önce öğrenildiğini, Kadastro Mahkemesi kararı kesinleştiğinden davaya müdahil olmalarının mümkün bulunmadığını, Kadastro Mahkemesinde verilen kararın davacı yönünden kesin hüküm oluşturmadığını, taşınmaz içerisinde davacı tarafından inşa edilen yaklaşık 40 yıllık 3 adet ev ve bunun yanısıra en az 25 yıllık meyve ağaçları bulunduğunu, davaya konu arazinin davacı tarafından kullanıldığının köy sakinleri tarafından bilindiğini ileri sürerek 560 parsel sayılı taşınmazın tamamı, 746 parsel sayılı taşınmazın davacının fiilen kullanılan sınırı içerisinde kalan kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini ,bu talebin kabul edilmemesi halinde ise davacı tarafından yaptırılan yapı bedelleri taşınmazın arazi değerinden çok daha yüksek olduğundan taşınmazın Türk Medeni Kanunu'nun 724 üncü maddesi gereğince temliken tescil hükümleri kapsamında davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 09.02.2017 tarihli ve 2012/449 Esas, 2017/82 Karar sayılı kararıyla; davacının hak iddia ettiği ve dava konusu edilen yerin 560 parsel ve 746 parsel sayılı taşınmazın içerisinde kaldığı, 560 ve 746 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının oluşturulduğu, 560 parsel sayılı taşınmazın Kadastro Mahkemesi ilamı neticesinde oluştuğu, bu nedenle nizasız ve fasılasız olma koşulunun gerçekleşmediği, bu haliyle zilyetlikle iktisap şartlarının tamamının gerçekleşmediği, ayrıca davacının geçerli bir alım satım ilişkisi neticesinde dava konusu ettiği yeri almadığı ve güncel tapu kaydında malik olarak gözüken kişilerin mahkeme kararına dayanarak tapularını aldıkları, bu nedenle tapu kaydının iptal edilmesinin mümkün olmadığı, son olarak da davacının dava konusu taşınmazları kullandığını iddia ettiği yıl ile kadastro mahkemesinde açılan davanın birbirine yakın yıllar olduğu, davacının kadastro çalışmalarından önce zilyetlikle iktisap süresini de tamamlamadığı, bu nedenle kadastrodan önceki hukuki sebebe dayanma durumunun da söz konusu olamayacağı, Kadastro Mahkemesinde dava konusu taşınmazların 33 yıl kadar derdest olması nedeniyle davacının dava konusu edilen yerin mülkiyetinin ihtilaflı olduğunu bildiği, ayrıca Kadastro Mahkemesi dosyasında yapılan keşifler neticesinde de davacının davadan haberdar olduğu, Kadastro Mahkemesinin dosyasında asli müdahil ... 'ün işbu dosyanın davacısının kardeşi olması nedeniyle davacının dava konusu edilen yerlerin mülkiyetinin ihtilaflı olduğunu bilebilecek konumda olduğu, davacının Kadastro Mahkemesindeki davaya müdahale edip hak iddia etmediği, bu nedenle davacının el attığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığı, gerekli dikkat ve özeni göstermesi halinde el atılan yerin başkasının mülkü olduğunu bilebilecek durumda olduğu, yapıyı yapmakta dosyaya yansıyan haklı bir sebebinin de bulunmadığı, bu nedenle davacının iyi niyetli olmaması sebebiyle temliken tescil talebinde bulunmasının da mümkün olmadığı gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava konusu edilen taşınmazların 1977 yılından bu yana ve hali hazırda fiili hakimi olup dava konusu taşınmazların kullanımına hiç kimsenin bir müdahalesi olmadığını, Kadastro Mahkemesince eksik inceleme ile davacının 40 yıldır fiilen kullandığı arazinin davalılar adına tescil edildiğini, davacının Kadastro Mahkemesindeki yargılamadan dava açıldıktan uzun süre sonra haberi olduğunu ancak haricen davacıya satış yapan ... ve arkadaşlarının bu dosyanın diğer davalılarınca Kadastro Mahkemesine açılan davanın haklı bir yanı bulunmadığını, iddia ettikleri yerin başka bir mevkiide bulunduğunu belirttiklerini, Kadastro Mahkemesi kararının davacı taraf açısından kesinleşmediğini, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiğini çünkü Mahkemenin tek dayanak noktasının davacı için kesinleşmeyen Kadastro Mahkemesi kararı olduğunu, davalı ... ve ...'ün yeminlerinin davanın esasına hiçbir etkisi bulunmadığını, dinlenen tanıkların davacının iddialarını doğruladığını, bilirkişilerin de taşınmazın değerini hatalı takdir ettiğini, davacının taşınmaz üzerine yaptığı yapı değerlerinin, harcamış olduğu emek ve mesai değerlerinin taşınmazın zemin değerinden çok fazla olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 20.10.2020 tarihli ve 2019/1466 Esas, 2020/884 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olup kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla ve Kadastro Mahkemesinde yapılan 30.10.2008 tarihli keşifte de mahalli bilirkişiler ..., ... ve ...hep birlikte; "sınırlarını gezdiğimiz dava konusu yeri ölünceye kadar ..., ondan sonra da mirasçıları kullandı. Mirasçıların bir kısmı alım satım yaptılar. ... kızlarının hissesini topladı. Dereye yakın yerdeki iki katlı betonarme evi ... 'ün kardeşi ... yaklaşık 30 sene önce yaptırtı. 30 senedir ... oturur. ...'ın evinden yaklaşık 30-40 metre ilerde ...'ın oğlu ... 'ün evi vardır." şeklinde beyanda bulunduklarını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi,4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci ve 724 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Kahramanmaraş ili, Merkez ilçesi, ... köyü kadastro çalışma alanında bulunan 560 parsel sayılı tarla vasıflı 6.798,19 m² yüz ölçümlü taşınmazın davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına tapuya tescilli olup 16.05.2018 tarihli 22/a uygulaması ile taşınmazın Onikişubat ilçesi, ... Mahallesi 256 ada 3 parsel numarasını aldığı; Kahramanmaraş ili, Merkez ilçesi, ... köyü, 746 parsel sayılı tarla vasıflı 5.284,11 m² yüz ölçümlü taşınmazın dava tarihi itibariyle davalılar ..., ..., ... (... kızı), ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına tescilli olup 16.05.2018 tarihli 22/ a uygulaması ile Onikişubat ilçesi, ... Mahallesi 256 ada 2 parsel numarasını aldığı anlaşılmaktadır.

2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA;

Aşağıda yazılı 215,45 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına;

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.12.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.