"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ceyhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; Toprak Tevzi Komisyonu tarafından yapılan çalışmalar sırasında 123 nolu tevzi parselinin Hazine tarafından müvekkillerinin murisleri olan ... ...’e Aralık 1959 tarih, 20 sıra numaralı tapu kaydı ile verildiğini ancak kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazı da içerisine alan yerin 101 ada 2 parsel numarası ile Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın önce müvekkillerinin murisleri daha sonra ise müvekkilleri tarafından kullanıldığını ileri sürerek dava konusu 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın nizalı bölümünün tapu kaydının iptali ile miras payları oranında müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; eldeki davada, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olup olmadığının tespitinin önemli olduğunu, taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğunun tespiti halinde ise taşınmazda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafça dava konusu edilen taşınmaz bölümünün, 101 ada 2 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı, taşınmazın bulunduğu bölgede 1959 yılında yapılan Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sırasında nizalı taşınmaz bölümünün davacıların murisi olan ... ...’e verildiği, nizalı taşınmazın ölene kadar davacıların murisi tarafından kullanıldığı, vefatından sonra ise davacılar tarafından taşınmazın zilyetliğinin devralındığı, dava konusu taşınmaz kadastro gören yerden dağıtıma tabi tutulduğu için 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/son maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin eldeki davada uygulanma olanağının bulunmadığı gerekçesiyle;
Davanın kabulüne, dava konusu 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişinin 04.07.2018 tarihli raporuna ekli krokide 123 no ile gösterilen 24.500,00 metrekarelik bölümünün taşınmazdan ifraz edilerek, davacıların murisi ... ...’e ait Ceyhan 3. Noterliğinin 26.01.2017 tarih, 939 yevmiye nolu veraset ilamında belirlenen hisseleri oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya içeriğine, toplanan delillere, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi gereği istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle;
Davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Kanun'un 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebepleri tekrarla, İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46. madde uyarınca açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 701. maddesi; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin ..., ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.”
b) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 702. maddesi; “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden ... topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda Adana ili, Ceyhan ilçesi, Çukurovaharası köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 35 ada 2 parsel (yeni 101 ada 2) sayılı 853.007,94 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı uyarınca Hazine adına tespit ve 14.12.1944 tarihinde tescil edilmiş; bilahare bölgede 1959 yılında yapılan Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sonucunda, 35 ada 2 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören tapu kaydından 24.500,00 metrekarelik bölüm, davacıların murisi ... ... adına intikal görmüştür.
2. Mahkemece, kararın (III) numaralı paragrafında açıklanan gerekçeler uyarınca işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, davacı tarafın eldeki davada aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. ... ...’in bir kısım mirasçıları olan davacılar ... ve müşterekleri vekili, 1959 yılında yapılan Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmazın Hazine tarafından müvekkillerinin murisleri olan ... ...’e verildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün tapu kaydının müvekkilerinin murislerinden gelen miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Dosya arasında bulunan ... ...’e ait veraset ilamı incelendiğinde; ... ...’in 2015 yılında vefatı ile geriye mirasçıları olarak, eşi ..., çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in kaldığı, eldeki davanın ... ...’in ... ve ... dışındaki mirasçıları tarafından açıldığı anlaşılmıştır. Yargılama sırasında davacılar vekili 19.09.2018 tarihli duruşmada, eldeki davayı ... ...’in bir kısım mirasçıları adına açtıklarını, ... mirasçılarından ...’in vekaletnamesini aldıklarını, geriye yalnızca ...’ın vekaletnamesinin kaldığını, onun da vekaletnamesini alıp dosyaya sunacaklarını eğer alamazlarsa terekeye temsilci atanması için dava açıp, tereke temsilcisi atandıktan sonra ondan alacakları vekaletname uyarınca davaya devam edeceklerini beyan etmiştir. Davacılar vekilinin, 2018 yılında ...’in, 2019 yılında ise ...’ın tarafına verdiği vekaletnameyi dosya arasına sunduğu ve 17.01.2019 tarihli dilekçeyle, ... ... mirasçılarından ... ve ...’ın tarafına verdiği vekaletnameleri dosya arasına sunduğunu, böylece eldeki davada taraf teşkilinin sağlandığını belirttiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçının, diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilmesi hukuken mümkün ise de, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açmasına imkan bulunmamaktadır. Elbirliği mülkiyetinde, mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, 4721 sayılı Kanun'un 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Bu halde mirasçılardan birisinin kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekir. Ancak, Mahkemece davacılar vekilinin 19.09.2018 tarihli duruşmadaki beyanı ile 17.01.2019 tarihli dilekçe içeriğinin ıslah dilekçesi mahiyetinde olup olmadığı tartışılmaksızın esas hakkında karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.