Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5326 E. 2024/2159 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapusuz taşınmazın tescili davasında, davacının zilyetlikle iktisap koşullarını sağlayıp sağlamadığı ve taşınmazın tapuya tescil edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, taşınmazın imar planı durumu, niteliği, kullanım durumu ve zilyetliğin başlangıç tarihi gibi konularda yeterli araştırma yapmadan ve hava fotoğrafları gibi delilleri incelemeden hüküm kurması, eksik inceleme olarak değerlendirilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/137 E., 2018/319 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.02.2018 tarihli, 2015/16059 Esas, 2018/473 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı Hazine vekili, dahili davalı ... vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... dava dilekçesinde; hudutları dava dilekçesinde belirtilen yan yana iki parça taşınmazı kadimden beri malik sıfatıyla zilyet ettiğini, taşınmazlarda lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek taşınmazların adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı 09.02.2010 tarihli duruşmada; dava konusu taşınmazların mirasbırakanı olan babasından kendisine kaldığını, mirasbırakının terekesinin 40-50 yıl önce taksim edildiğini ve dava konusu taşınmazların da taksimen kendisine kaldığını, tapulu taşınmazı ile birlikte kullandığını beyan etmiştir.

3. Davacı 07.12.2010 tarihli duruşmada; 247 ve 248 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kalan yerlere ilişkin talebinin olmadığını, fen bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili tarafından davaya cevap verilmemiş; davalı vekili 09.02.2010 tarihli duruşmada, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altnda bulunan yerlerden olduğunu belirterek davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı Tuzla Köyü Tüzel Kişiliği tarafından davaya cevap verilmemiştir.

3. Dahili davalı ... vekili tarafından davaya cevap verilmemiştir.

4. Bozma sonrası davaya dahil edilen ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz ve çevresinin engebeli ve taşlı yapısı sebebiyle tarımsal faaliyete müsait yerlerden olmadığını ileri sürerek Mahkemece bu hususta yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

5. Bozma sonrası davaya dahil edilen ... vekili tarafından davaya cevap verilmemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.04.2011 tarihli, 2009/413 Esas, 2011/121 Karar sayılı kararıyla; dava konusu yerin hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü olduğu, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından, davacının nizalı yeri çatma vurup toprak taşıyarak ihya ettiği, tarıma elverişli hale getirdiği ve bu şekilde kullandığı, jeoloji ve ziraat mühendisi bilirkişilerin raporlarında da taşınmazın zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olduğunun belirtildiği, dosya kapsamına göre taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişiler ... ve ...un rapor ve krokisinde (E) harfi ile gösterilen 886,39 metrekarelik taşınmaz bölümünün tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. İlk Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 02.02.2012 tarihli, 2011/4322 Esas, 2012/469 Karar sayılı kararıyla; Oltu Kadastro Müdürlüğünün 09.11.2011 tarih ve 1698 sayılı karşılık yazılarında dava konusu taşınmazın 14.01.1958 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmalarında tescil harici bırakıldığı bildirilmiş olup komşu 257 parsel sayılı taşınmaza ait tapulama tutanağından dava konusu yerin Oltu Çayı içinde kaldığının saptandığı, kural olarak dere yatakları Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin kazanılmasının mümkün bulunmadığı, ancak aktif dere yatağında ve etki alanında kalmayan bir yerin koşulları mevcut olduğu takdirde niteliğine göre zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılabileceği, keşif mahallinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, dava konusu taşınmazın tapulama çalışmaları sırasında “selgah” niteliğinde olup köprünün yapımından sonra davacı tarafından imar-ihya çalışmalarına başlandığını bildirdiği, bu halde ... 12. Bölge Müdürlüğünden dava konusu taşınmazın keşif sonucu elde edilen teknik bilirkişi raporuna ek krokisi de gönderilerek köprünün hangi tarihte inşa edildiği sorularak seddenin yapım tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıllık sürenin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, 20 yıllık süre bulunmadığı takdirde davanın reddine karar verilmesi, köprünün ve seddenin yapım tarihinden dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçmiş olduğunun belirlenmesi halinde ise yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenilmeleri, taşınmazın imar ve ihyasına hangi tarihte başlandığı ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, yine dosya içinde bulunan kamulaştırma haritası teknik bilirkişi vasıtası ile uygulanarak taşınmazın kamulaştırma planı içinde kalıp kalmadığı belirlenip toplanan delillere göre karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İlk Karar

Mahkemenin 12.06.2013 tarihli, 2012/99 Esas, 2013/186 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca ... ile yapılan yazışmalar sonucunda, taşınmazın bulunduğu yerdeki ikileme köprüsünün 2008 yılında yapıldığının anlaşıldığı, 2008 yılından dava tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.11.2013 tarihli, 2013/10249 Esas, 2013/10541 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda köprünün yapım tarihinin belirlenmesi için Karayolları Bölge Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, Karayolları Bölge Müdürlüğünce 23.10.2012 tarihli cevabi yazıda bahse konu Yolboyu Köprüsünün 2008 yılında yapıldığının bildirildiği, bunun üzerine Mahkemece yeniden müzekkere yazılarak 1958 yılından sonra 2008 yılından önce Kurumca bir köprü veya sedde yapılıp yapılmadığının tekrar sorulduğu, Karayolları Bölge Müdürlüğünce 08.01.2013 tarihli cevabi yazıda ekli krokide kırmızı ile taranan köprünün 1959 yılında yapılmış olup mavi ile taranan köprünün ise eski köprünün mansabına köprüye paralel olarak temellerinde meydana gelen oyulmaların giderilmesi için 2008 yılında ikileme köprüsü yapılırken düşü duvarı yapıldığının bildirildiği, ikinci müzekkerede köprünün yapım tarihinin 1959 olduğu, 2008 yılında yapılan köprünün eski köprünün mansabına köprüye paralel olarak temellerde meydana gelen oyulmaların giderilmesi amacıyla yapıldığı bildirilmesine karşın, Mahkemece ikinci müzekkere göz ardı edilerek köprünün inşa edildiği 2008 yılı ile dava tarihi arasında 20 yıllık süre bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, Karayolları Bölge Müdürlüğünün cevabi yazılarına göre köprünün yapım tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıllık süre bulunduğu saptandığına göre; bozma ilamında işaret edilen hususların Mahkemece araştırılması, kabule göre de Mahkemece davanın reddine karar verildiğine göre davalı Hazinenin tescil talebi ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulması gereğine değinilerek bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 10.06.2015 tarihli, 2014/132 Esas, 2015/231 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından davacının nizalı yeri çatma vurup toprak taşıyarak köprünün yapım tarihinden önce ihya etmeye başladığı ve köprünün yapıldığı tarihten 5-10 yıl sonra da ihya ettiği, tarıma elverişli hale getirdiği ve bu şekilde kullandığı, öte yandan taşınmazın kamulaştırma planı içerisinde kalmadığı, bilirkişi raporlarından taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişileri ... ve ...'ın 22.05.2015 tarihli rapor ve krokisinde (E) harfi ile gösterilen 886,39 metrekarelik taşınmaz bölümünün tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.02.2018 tarihli, 2015/16059 Esas, 2018/473 Karar sayılı kararıyla; dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olup, bu yerler için açılan tescil davalarında 4721 sayılı TMK'nın 713/3 üncü maddesi uyarınca davanın yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine birlikte yöneltilmesinin zorunlu olduğu, somut olayda, yasal hasım konumunda olan Erzurum Büyükşehir Belediyesi davaya dahil edilmeden yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulduğu, bu nedenle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği, taraf teşkili dava şartlarından olup bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemeyeceği, hal böyle olunca, Erzurum Büyükşehir Belediyesini davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gereğine değinilerek sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur.

F. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Mahkemenin 27.06.2018 tarihli, 2018/137 Esas, 2018/319 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca taraf teşkilinin sağlandığı, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından davacının nizalı yeri çatma vurup toprak taşıyarak köprünün yapım tarihinden önce ihya etmeye başladığı ve köprünün yapıldığı tarihten 5-10 yıl sonra da ihya ettiği, tarıma elverişli hale getirdiği ve bu şekilde kullandığı, öte yandan taşınmazın kamulaştırma planı içerisinde kalmadığı, bilirkişi raporlarından taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişileri Salih Sancar ve Murat Çakmaz'ın 22.05.2015 tarihli rapor ve krokisinde (E) harfi ile gösterilen 886,39 metrekarelik taşınmaz bölümünün tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili, dahili davalı ... vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarının davanın kabulü için yeterli olmadığını, davacının davasını kanıtlayamadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığını, taşınmaz üzerindeki bitki florası ve toprak yapısı itibariyle taşınmazın zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olmadığını, taşınmazın Oltu Çayı’nın yatağında bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddeleri; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. 1957 yılında Erzurum ili, ... ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda nizalı taşınmaz bölümünün bulunduğu yer Oltu Çayı yatağı olarak tescil harici bırakılmıştır.

2. Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamları uyarınca hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.

Davacı ..., hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği taşınmaz bölümünün adına tescili istemiyle irsen intikal, taksim, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak eldeki davayı açmış, ilk bozma kararı öncesi davacının da bizzat katıldığı 26.11.2010 tarihli keşif sonucu fen bilirkişiler ....ve ...’dan aldırılan müşterek rapordan, dava konusu edilen yerin rapora ekli krokide (E) harfi ile gösterilen 886,39 metrekarelik taşınmaz bölümü olduğu anlaşılmıştır. Yine, bozma kararları sonucu Mahkemece hükme esas alınan, fen bilirkişileri ... ve ... tarafından düzenlenen 22.05.2015 tarihli rapor ve krokisinde dava konusu yerin (E) harfiyle ve 886,39 metrekare yüzölçümlü olarak gösterildiği anlaşılmıştır. Teknik bilirkişilerin söz konusu raporları incelendiğinde; (E) harfi ile gösterilen 886,39 metrekarelik taşınmaz bölümünün eski 495 ile eski 496 parsel sayılı taşınmazların arasında, eski 496 parsel sayılı taşınmaza bitişik olarak gösterildiği görülmüştür. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün Parsel Sorgu Uygulaması üzerinden yapılan inceleme sonucunda, (E) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün bulunduğu yerde 159 ada 202 parsel (eski 500) sayılı taşınmazın oluşturulduğunun anlaşılması üzerine, Dairemizin 22.12.2022 ve 06.07.2023 tarihli geri çevirme kararlarıyla söz konusu taşınmaza ilişkin evrak dosya arasına aldırılmıştır. Buna göre; eski 500 parsel sayılı taşınmazın, Oltu Sulh Hukuk Mahkemesinin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen 1996/141 Esas, 1998/98 Karar sayılı tescil ilamı sonucunda dava dışı ... adına oluştuğu, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda 1 ila 4 nolu koordinat noktaları ile gösterilen nizalı taşınmaz bölümünün sağ tarafında “...” yazdığı görülmüştür. Yine, eski 495 ve eski 496 parsel sayılı taşınmazların, Oltu Asliye Hukuk Mahkemesinin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen 1992/228 Esas, 1993/243 Karar sayılı tescil ilamı sonucunda dava dışı ... adına oluştuğu, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen nizalı taşınmaz bölümlerinin arasında, (Kararın infazıyla (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü eski 496 parsel olmuştur.) soldan sağa doğru sırasıyla “...” ve “...” yazdığı görülmüştür. Dosya arasına aldırılan nizalı taşınmazı çevresindeki taşınmazlarla bir arada gösterir güncel pafta incelendiğinde; 159 ada 201 (eski 496) parsel sayılı taşınmazın doğu sınırında 159 ada 202 (eski 500) parsel, onun doğu sınırında tescil harici bir alan, onun doğu sınırında da 159 ada 204 (eski 495) parsel sayılı taşınmazın bulunduğu, bu haliyle davacının başından beri dava konusu ettiği yerin halihazırda 159 ada 202 (eski 500) parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yer mi yoksa onun doğusunda bulunan halihazırda tescil harici bulunan yer mi olduğu hususunda tereddüt meydana gelmiş; öte yandan, taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmamış, taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile ilgili olarak 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmadığı gibi yapılan araştırma ve incelemede hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporu yazılacak müzekkereye eklenmek suretiyle dava konusu yerin imar planı kapsamında kalıp kalmadığı, kalıyorsa ilk defa hangi tarihte, hangi imar planı kapsamına alındığı ve bu imar planının onay tarihinin ne olduğu ... ile Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığından ayrı ayrı sorularak imar planı ve imar durumuyla ilgili tüm belgeler getirtilmeli, dava tarihi olan 2009 yılından geriye doğru (taşınmaz imar planı kapsamında kalıyor ve imar planının onaylandığı tarih dava tarihinden daha önce ise imar planının onaylandığı tarihten geriye doğru) 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş streoskopik hava fotoğrafları ile temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya arasına alınmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır.

Keşif sırasında öncelikle davacıdan dava konusu ettiği taşınmazın halihazırda ... adına kayıtlı 159 ada 202 (eski 500) parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yer mi yoksa onun doğusunda bulunan halihazırda tescil harici bulunan yer mi olduğu sorulmalı, dava konusu taşınmazın yeri duraksamasız şekilde belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kim tarafından ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse imar-ihya faaliyetinin ne zaman tamamlandığı, davacı tarafından taşınmazın babasından kendisine kaldığı iddia edildiğine göre taşınmazın davacıya ne şekilde kaldığı (taksim, hibe, satış vs) hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; teknik bilirkişiden keşfi izlemeye elverişli krokili rapor aldırılmalı; 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve kullanım durumunun ne olduğunu belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye dosya arasına aldırılan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, dava konusu taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; dava konusu taşınmaz imar planı içinde kalıyorsa imar planının onaylanma tarihinin dava tarihinden önce olması halinde onay tarihine kadar, aksi halde dava tarihine kadar 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17 nci maddelerindeki kazanma koşullarının davacı lehine oluşup oluşmadığı hususu üzerinde durulmalı; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekili, dahili davalı ... vekili ile dahili davalı ... vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden dahili davalı ... Başkanlığına iadesine,

Temyiz eden davalı Hazine ve dahili davalı ... harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HMUK’un 440/III-2 nci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.