Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5425 E. 2024/5923 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın vekalet verdiği oğlu tarafından, mirasbırakanın taşınmazlarının düşük bedelle üçüncü kişiye devredilmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, davalının vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı, satışların geçerliliği ve tazminat miktarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin taşınmazları düşük bedelle devrederek vekalet görevini kötüye kullandığı, alıcının da bu durumu bildiği veya bilebilecek durumda olduğu, 370 parsel sayılı taşınmaz için belirlenen tazminat miktarının hatalı hesaplandığı ve davalıların müştereken sorumlu tutulması gerektiği, ayrıca hükmün tapunun yeni ada parsel numarasını içerecek şekilde açık ve infazı kabil olması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/111 E., 2023/304 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, tazminat, terditli tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacı ile davalılardan ...'in ortak murisinin ... olduğunu, diğer davalı ...'nin davalı ...'in kızı olduğunu, diğer davalı ...'nin ise davalı ...'in arkadaşı olduğunu, davacının muris annesi ...'in son 3-4 yılını akli melekelerinden yoksun olarak evden dışarı çıkmadan geçirerek 02.07.2017 tarihinde davalı kardeşi ...'in yanında yaşarken öldüğünü, davalı ...'in muris ...'den Düzce 6. Noterliğine ait 30.01.2014 tarihli, içinde satış yetkisi olan vekaletnamesini alarak muris ...'ye ait Düzce Merkez .... Köyünde bulunan 474 ve 190 parsel sayılı taşınmazları vekaleten 04.02.2014 tarihinde davalı ...'ye tapuda satış göstererek gerçekte bedelsiz olarak kendi lehine mal kaçırma amacı ile devrettiğini, yine aynı amaçla murise ait Düzce ili .... Mahallesinde bulunan 370 parsel sayılı taşınmazdaki 2/8 payının da 18.02.2014 tarihinde vekil ... tarafından ...'ya devredildiğini, bu satışların gerçek olmadığını, amacın davalı ... lehine mal kaçırmak olduğunu, 190 parselin sonradan ifrazı ile oluşan parsellerin dava dışı ...isimli kişiye satış yolu ile devredildiğini, .... tarafından satış bedelinin davalı ...'nin Halk Bank .... Şubesindeki hesabına gönderildiğini, davalı ...'nin davalı ...'in kızı olup bekar ve ev hanımı olduğunu, bu taşınmazın satış bedeli ile ...'nin Darıcı Mahallesi 884 ada 11 parsel sayılı taşınmazdaki A blok 1 numaralı bağımsız bölümü satın aldığını, dava açılacağını öğrenince ... tarafından bu taşınmazın 10.07.2017 tarihinde apar topar dava dışı kişiye satıldığını, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacının olmadığını, murisin hesabına geçen bir para da olmadığını, bu nedenlerle saklı paya tecavüz de söz konusu olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacının miras payı oranında adına tesciline, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini talep etmiş; bozmadan sonra 04.10.2022 tarihli dilekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 125. maddesi gereğince 370 parsel sayılı taşınmaz bakımından tapu iptali ve tescil isteğini davalılar ... ve ... yönünden tazminata dönüştürmüştür.

II. CEVAP

Davalılar ... ve ... vekili; açılan davanın haksız olduğunu, muris ...'nin ölene kadar oğlu olan ...'in yanında kaldığını, davalı ...'in emekli olduktan sonra kahvehane işletmeye başladığını, kahvehanede kağıt oyunu oynanması nedeni ile muris ... tarafından oğlu ...'e buradan kazandığı paranın içinde kumar parası var denerek bu paranın harcanması yerine kendisine ait bazı taşınmazların ihtiyaçların giderilmesi için satılmasını söylediğini ve bu amaçla 30.01.2014 tarihli vekaletnamenin verildiğini, bu doğrultuda davaya konu taşınmazların davalı ...'ye satıldığını, satış bedellerinin nakit olarak muris tarafından alındığını, murisin satış bedelini ihtiyaçları için kullandığını çünkü sürekli ziyaretçisi olduğundan ve mide, tansiyon, kalp rahatsızlıkları bulunduğundan sağlık harcamaları yapıldığını, ayrıca felç geçirdiğinden bakıcı tutulup tüm bunlar için ve genel kişisel ihtiyaçlarından ötürü paranın harcandığını, ayrıca evdeki eşyaların yenilendiğini, mal kaçırma gayesinin olmadığını, murisin temlik dışı taşınmazlarının bulunduğunu ve bu taşınmazlar hakkında ortaklığın giderilmesi davası açılıp davanın kabulüne karar verildiğini, davaya konu taşınmazların, devir tarihlerinde tarla olsalar da sonradan imara açılarak değerlendiğini, davalı ...'in oldukça varlıklı olduğunu, ... tarafından diğer davalı olan kızı ....'ye para yatırıldığını, saklı paya tecavüzün söz konusu olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Davalı ...'in yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 24.09.2020 tarihli ve 2017/393 Esas, 2020/362 Karar sayılı kararıyla; iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 19.01.2021 tarihli ve 2021/46 Esas, 2021/113 Karar sayılı kararıyla; murisin, oğlu davalı ...'in evinde uzun süredir yaşadığı, yaşlı olup çeşitli sağlık rahatsızlıkları nedeniyle bakıma ihtiyaç duyduğu, tüm ihtiyaçları ile oğlu ve oğlunun ailesinin ilgilendiği, vekaletname tarihi olan 30.01.2014 tarihi itibarı ile fiil ehliyetinin olduğu hususunun Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu raporu ile tespit edildiği, davalı ... ve ...'nın her ne kadar devir tarihi öncesinde tanışık oldukları anlaşılsa da yakın bir ilişki içerisinde oldukları hususunun davacı tarafça ispatlanamadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere bir kısım davacı tanıklarının da vekil ... tarafından ...'ya yapılan satışın gerçek satış olduğu yönünde beyanda bulundukları, murisin temlik dışı olup ortaklığın giderilmesine konu olan taşınmazlarının varlığı ve çokluğu dikkate alındığında murisin beşeri anlamda mirasçıları ile bir sorunun olduğuna yönelik davacı tarafça bir iddia ileri sürülmediği gibi bir delil de bulunmadığı, muris ...'nin saklı payı zedeleme kastı ile hareket etmediği, devirlerin bedel mukabilinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 21.10.2021 tarihli ve 2021/1033 Esas, 2021/5885 Karar sayılı kararıyla; "Mirasbırakanın hukuki ehliyeti haiz olduğu ve davaya konu taşınmazlardan 190 nolu parselin davadan önce 14.04.2015 tarihinde dava dışı ...′a temlik edilip davalılarla kayden bir bağının kalmadığı gözetildiğinde, ehliyetsizlik iddiası yönünden ve 190 nolu parsele yönelik tapu iptali-tescil isteği yönünden davanın reddine karar verilmesi kural olarak doğrudur. Diğer taraftan, mirasbırakan ...′nin ölümünden 1 yıldan daha önce yaptığı dava konusu temlikler bakımından TMK′nın 565/4. maddesi çerçevesinde saklı payı zedeleme kastıyla hareket ettiği iddiası kanıtlanamadığından tenkis isteğinin reddedilmesinde de bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, davalı ...′nın mirasbırakandan edindiği ve çekişme konusu edilen 2/8 payı da içinde barındıran 370 nolu parselin yargılama sırasında 17.01.2018 tarihinde dava dışı ... Gayrimenkul Yatırımcılık Ltd. Şti′ne kayden satılması nedeniyle 6100 sayılı HMK′nın 125/1. maddesi uyarınca davacıya seçimlik hakkı kullandırılarak sonucuna göre işlem yapılması gereğinin gözardı edilmesi doğru değildir. Öte yandan, davaya konu 474 ve 190 parsel sayılı taşınmazların 04.02.2014 tarihinde, 370 parsel sayılı taşınmazdaki payın da kısa süre sonra 18.02.2014 tarihinde gerçek bedellerinin çok altında değerlerle mirasbırakanın oğlu vekil ... tarafından davalı ...'ya satıldığı, bedelinin mirasbırakana ödendiğinin de kanıtlanamadığı, böylece davalı ...'in vekalet görevini kötüye kullandığı, davalı ...′nın vekil ... ile tanışıklığının bulunması, aynı yerde oturması nedeniyle vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilebilecek konumda olduğu, ... ile el ve işbirliği içerisinde hareket ederek mirasbırakanı zararlandırdıkları, böylece iyiniyet savunmasının dinlenemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığından, halen davalı ... üzerinde kayıtlı bulunan dava konusu 474 nolu parsel yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesi isabetsizdir." gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararındaki gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulü ile 474 parsel sayılı taşınmaz bakımından tapu iptali ve tescile, 370 parsel sayılı taşınmaz bakımından 105.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte yargılama sırasında ölen davalı ...'in mirasçılarından miras payları oranında alınarak davacıya verilmesine, 190 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise bozmadan önce verilen kararın kesinleşmiş olması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili; 370 parsel sayılı taşınmaz bakımından hükmedilen tazminat miktarının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda saptanan değere göre tazminata hükmedilmediğini, kaldı ki yeniden keşif yapılarak taşınmazın güncel değerinin belirlenmesi gerektiğini, 190 parsel sayılı taşınmaz bakımından değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtip bu yönlerden kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı ... mirasçıları vekili savunmalarını yinelemiş, yeterli olmayan gerekçe ile hüküm kurulduğunu, davacının hukuki ehliyetinin bulunmadığını, savcılık dosyasında alzheimer hastalığı nedeniyle ifade veremediğini, davanın kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, murisin taşınmazların satış parası ile ihtiyaçlarını giderdiğini, davacıdan mal kaçırma amacının bulunmadığını, davaya konu taşınmazların değerli olmadığını, davalının kızının hesabına yatan paranın taşınmazlarla bir ilgisinin bulunmadığını, parayı davalı ...'in kızı için yatırdığını, davalıların yakın arkadaş olduklarının ispatlanamadığını, bozmadan sonra yargılama gideri ve vekalet ücreti bakımından belirsizlik oluştuğunu, davalılar ... ve ... lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

3. Davalı ... vekili; taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını, iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduğunu, davacının iddiasını ispatlayamadığını, delillerin objektif şekilde değerlendirilmediğini, kararın hukuki gerekçeye dayandırılmadığını, resmi satış senedinin aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil niteliğinde olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin iken aşamada 370 parsel sayılı taşınmaz bakımından HMK'nın 125. maddesi gereğince tazminata dönüştürülmüştür.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu′nun (TBK) 506., 504/1. maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu′nun (TMK) 2, 3, 9, 10, 13, 15, 409/2, 1023. ve 1024. maddeleri, HMK'nın 297. maddesi.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; hukuki ehliyeti haiz olduğu Adli Tıp Kurumu raporuyla belirlenen muris ...′nin 02.07.2017 tarihinde ölünce, geride mirasçıları olarak davacı ... ile davalılardan ...′in kaldığı; davaya konu 474 ve 190 nolu pasellerin tamamının, 370 nolu parselin 2/8 payının murise ait iken, 30.01.2014 tarihli vekaletnameyle vekil kılınan oğlu ... tarafından 474 ve 190 no.lu parsellerin 04.02.2014 tarihinde, 370 nolu parseldeki 2/8 payın 18.02.2014 tarihinde davalı ...′ye satış suretiyle temlik edildiği; 190 nolu parselin davalı ... tarafından davadan önce 14.04.2015 tarihinde dava dışı ...′a satıldığı, ifrazından oluşan 1019 nolu parsel ile 1903 ada 4 ve 1902 ada 4 nolu parsellerin ...adına kayıtlı bulunduğu; 370 nolu parselin 2/8 payı davalı ..., 3/8′er payları da davalı ... ve davacı ... adına kayıtlı iken, ...′nın payının ortaklığın giderilmesi davası sonucunda ... ve ... tarafından satın alındığı ve taşınmazın yarı yarıya ... ve ... adına kayıtlanmasından sonra 17.01.2018 tarihinde dava dışı ... G.Menkul Yatırım Ltd. Şti′ye satıldığı; 474 nolu parselin ise halen davalı ... adına kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre bozmaya uyularak 474 ve 370 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi doğrudur. Davalılar vekillerinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde Yargıtayın hangi sebeplerden dolayı mahkeme kararını bozabileceği belirtilmiş olup hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması, dava şartlarına aykırılık bulunması, taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi, karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması hallerinde temyiz olunan kararın kısmen veya tamamen bozulabileceği düzenlenmiştir.

Yargıtay temyizen incelediği kararı usul ve kanuna aykırı bulursa bozma kararı verir. Yargıtay bozması kararın tamamı ile ilgili olabileceği gibi bir kısmı ile ilgili de olabilir. Kısmi bozma halinde, bozma kapsamı dışında kalan hususlar kesinleşir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.11.2023 tarihli ve 2022/(15)6-1232 Esas, 2023/1087 Karar sayılı kararı).

Mahkemece dava konusu 190 parsel sayılı taşınmaz bakımından tapu iptali ve tescil ile terditli tenkis isteklerinin reddine ilişkin verilen kararın, Dairemizin 21.10.2021 tarihli bozma kararı kapsamı dışında kalması nedeniyle kesinleştiği anlaşılmakla bozmadan sonra hüküm tekrarı yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi de doğrudur. Taraf vekillerinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.

Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

370 parsel sayılı taşınmazın davaya konu 2/8 payının dava tarihindeki keşfen saptanan değeri olan 218.750,00 TL üzerinden davacının miras payına (1/2) 109.375,00 TL isabet etmekle davacı yararına bu miktarda tazminata karar verilmesi gerekirken, Mahkemece 474 parsel sayılı taşınmazın değeri üzerinden tazminata hükmedilmesi doğru değildir.

Öte yandan, davalılar ... ve ...'nın haksız eylemi birlikte gerçekleştiren kişiler olması nedeniyle 370 parsel sayılı taşınmaz bakımından hükmedilen tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirken sadece davalı ... mirasçıları aleyhine tazminata hükmedilmesi de doğru değildir.

Diğer taraftan; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

O halde, yargılama aşamasında dava konusu 474 parsel sayılı taşınmaz 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi uygulamasına tabi tutulup 3052 ada 12 parsel olduğu halde kaydı kapatılan eski ada- parsel numarası üzerinden hüküm kurulması da isabetsizdir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.