"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/394 E., 2023/706 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Derik Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/106 E., 2021/793 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; ... ilçesi, ... köyünde 1974 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu 397 ve 398 parsel sayılı taşınmazların mera olarak tespit edildiğini, oysa bu taşınmazların mirasbırakanları tarafından imar ve ihya edilerek tarla vasfına getirildiklerini ve mirasbırakanlarından da kendilerine intikal ettiğini ileri sürerek 397 ve 398 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kalan ve mirasbırakanlarından kendilerine intikal eden kısımların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili; dava konusu taşınmazın mera vasfında olmasından dolayı özel mülkiyete geçirilemeyeceğini, Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Dahili davalı ... vekili; taraf sıfatlarının bulunmadığını, davanın Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi uyarınca hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, aksi kanaatte olunması halinde 5393 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi uyarınca taşınmazın Belediye adına tesciline karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
3. Dahili davalı Hazine vekili; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, özel mülkiyete elverişli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Derik Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.11.2021 tarihli ve 2018/106 Esas, 2021/793 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu alana ait tapu kaydı bulunduğunu, Mahkemece bu tapu kaydı değerlendirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, davacıların kullandığı alanların tapu kaydına dayandığını ve herhangi bir mera vasfının bulunmadığını, yapılacak keşif sonucu bu durumun ortaya çıkacağını, ancak Mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davanın dava konusu 397 ve 398 parsel sayılı taşınmazların tamamına yönelik olmadığını, bu parsellerin dışında kalan yerlerle ilgili de taleplerin bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 23.06.2023 tarihli ve 2023/394 Esas, 2023/706 Karar sayılı kararıyla; ... ili,... Mahallesinde 1974 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında, çekişmeli 397 ve 398 parsel sayılı taşınmazların senetsizden, 20 yılı aşkın zamandan beri ... Köyü Tüzel Kişiliğinin hayvanları otlatmak için köy orta malı olarak kullanıldıkları belirtilerek mera vasfıyla ... Köyü Tüzel Kişiliği adına 30.10.1974 tarihinde sınırlandırıldıkları, 22.11.1974 ile 23.12.1974 tarihleri arasında 30 günlük askı ilanına çıkarıldıkları, ilan süresi içinde itiraz edilmediğinden tutanakların 24.12.1974 tarihinde kesinleştiği, davacılar tarafından 15.05.2018 tarihinde tespit öncesi sebebe dayalı olarak eldeki davanın açıldığı, tutanağın kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeni ile davacıların kadastro öncesi zilyetliğe ilişkin talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 inci maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro çalışmaları sonucu ... ili, Derik ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 397 ve 398 parsel sayılı taşınmazlar senetsizden, 20 yılı aşkın zamandır ... Köyü Tüzel Kişiliğinin hayvanları otlatmak için köy orta malı olarak kullanıldıkları belirtilerek mera vasfıyla ... Köyü Tüzel Kişiliği adına 30.10.1974 tarihinde sınırlandırılmış, ilan süresi içinde itiraz edilmediğinden kadastro tutanakları 24.12.1974 tarihinde kesinleşmiştir.
3. Dava konusu taşınmazlara yönelik davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 14.05.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.