"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/446 E., 2023/972 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine hüküm, Dairenin 18.03.2019 tarih, 2016/6660 Esas, 2019/1929 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, karar dahili davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vasisi; kısıtlı annesi ...’in hukuki ehliyeti haiz olmadığı bir dönemde bu durumu fırsat bilen davalı oğlu ... ile davalı gelini ...’nın kısıtlıyı kandırarak vekaletname düzenlettiklerini, davalı vekil ...’nın vekalet görevini kötüye kullanarak davacıya ait 121 ada 6 parsel sayılı taşınmazı davalı eşi ...’ye devrettiğini, ... tarafından da taşınmazın el ve iş birliği içerisinde olduğu damadı davalı ...’a, davalı ...’nin de taşınmazı iş ortağı ve arkadaşı olan davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, davacının hukuki ehliyeti bulunmadığı için işlemlerin geçersiz olduğunu, tüm işlemlerin muvazaalı ve hileli olduğunu, kısıtlıya herhangi bir satış bedeli de ödenmediğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde 10.000,00 TL bedelin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; aşamada davacının ölümü üzerine davalı ... dışındaki mirasçıları davaya dahil olmuş ve dahili davacılar vekili 05.07.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile davada dayandıkları hukuki nedeni muris muvazaası olarak ıslah ettiklerini, muris ...’in dava konusu taşınmazı mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı ...’ye temlik ettiğini, murisin en değerli taşınmazını gelini olan davalı ...’ya vekaletname vererek devretmesindeki amacın diğer mirasçılarından mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacıların miras payları oranında davacılar adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; davacının 1980 yılında dava konusu taşınmazı 35.000,00 TL bedelle kendisine haricen devrettiğini, 2001 yılında davacıya verdiği paranın ödenmesi halinde dava konusu taşınmazın devrini talep etmeyeceğini belirttiğini ancak davacı vasisi ...’ın bu teklifi reddettiğini, davacının bu paranın ödenmeyeceğini anlaması üzerine mağduriyetinin giderilmesi amacıyla dava konusu taşınmazı temlik etmeyi teklif ettiğini, vekaletname düzenlendiğini, paranın ödeneceği düşüncesi ile iki yıl beklediklerini, ödenmemesi üzerine de devrin gerçekleştirildiğini, karşılığında davacının emekli olması için ödenmesi gereken parayı da ödediğini, daha sonra Konya’ya taşınmak için taşınmazı temlik ettiğini, muvazaalı bir işlem bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; davalı ...’nin damadı olduğunu, 1985 yılında kızı ile evlendiğini, dava konusu taşınmazın da paylaşım sonucu davalı ...’ye ait olduğunu bildiğini, dava konusu taşınmazın paydaşı olduğu 121 ada 4 parsele bitişik olduğunu, davalı ...’nin daire satın almak istediği için taşınmazı Konya’da maliki olduğu 30845 ada 1 parseldeki dairesi karşılığında kendisine satış suretiyle temlik ettiğini, diğer davalı ... ile ticari ortaklığı bulunmadığını, davalı ...’ın yüklenici olduğunu, aynı kooperatife üye olduklarını, borcu olduğu için taşınmazı davalı ...’a devrettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; 1980 yılında davacı ...’nın bilgisi dahilinde taşınmazların sözlü olarak belli bir meblağ karşılığında bölüşüldüğünü, dava konusu taşınmazın eşi davalı ...’ye verildiğini, bu bölüşüme göre de taşınmazların kullanıldığını, davacının ısrarı üzerine vekaletname düzenlendiğini ve temlikin gerçekleştirildiğini, vekaletname ile tüm taşınmazları devredebilecek iken sadece dava konusu taşınmazı temlik ettiğini, bu hususun da savunmasının doğru olduğunu gösterdiğini, resmi akitteki değerin rayiç değer olduğunu ve satış bedelinin murisin bakım ve emeklilik prim borçları için harcandığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; davalı ...’nin davalı ...’dan satın aldığı dairenin borcunu ödeyemeyince dava konusu taşınmazı temlik ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 28.01.2016 tarih, 2013/46 Esas, 2016/85 Karar sayılı kararı ile; aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar ..., ..., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Dairenin 18.03.2019 tarih, 2016/6660 Esas, 2019/1929 Karar sayılı kararı ile; davayı açıp da yargılama sırasında ölen davacının mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğu ve davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte takip edilmesi gerektiği, mirasçılar ..., ... ve ...’ün, diğer mirasçılar vekiline vekalet verip vermediklerinin araştırılması, vekaletname yok ise davayı takip eden mirasçılara terekeye mümessil tayini için dava açmak üzere süre verilmesi, açıldığı takdirde buna uygun karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olmayan ve mirasçıları yanıltır biçimdeki kesin süre tayinine ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmediği gerekçesi ile yazılı olduğu üzere karar verilmesinin isabetsizliğine değinilerek karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacı ...’nın işlem tarihinde ehliyetli olduğu, davacı ... mirasçılarının aşamada dayandıkları hukuki nedeni muris muvazaası olarak ıslah ettikleri, dava konusu taşınmazın murisin tek mal varlığı olmadığı, ekonomik durumunun iyi olduğu, devir tarihinde muris adına kayıtlı başkaca taşınmazların fiili taksime tabi tutulduğu, davacılara ve diğer mirasçılara bu taşınmazlardan pay kaldığı, bu durumun tanıkların ve mahalli bilirkişilerin beyanları ile de sabit olduğu, devir işlemlerinin muvazaayı gizlemek amacıyla yapıldığı ve davalılara devrindeki amacın diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğunun kabulünün mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde dahili davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Dahili Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; murisin dava konusu taşınmaz haricinde başka taşınmazlarının mevcut olması hususunun dava konusu taşınmazın muvazaalı olarak devredilmediğini göstermediğini, murise ait diğer taşınmazların tespit edilmediğini, tarafların ilgili taşınmazlarda paylarının olup olmadığının, miras paylaşımı yapılmışsa muris tarafından bir oran gözetilip gözetilmediğinin, murisin sağlığında tüm mirasçılarına devir yapılıp yapılmadığı hususlarının saptanmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, murisin sağlığında davacılara devrettiği taşınmaz bulunmadığını, murisin en değerli taşınmazını gelini olan davalı ...’ya vekaletname vererek devretmesindeki amacın diğer mirasçılarından mal kaçırmak olduğunu, bu aşamadan sonra gerçekleştirilen temliklerin muvazaalı olduğunu, keşif tarihinde taşınmazın davalı ... tarafından kullanıldığının belirlendiğini, murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığını, satış bedelinin ödenmediğini, gerçek değer ile resmi akitteki değer arasında fark olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,
Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706. maddesi,
Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. maddesi,
Tapu Kanunu'nun 26. maddesi,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 179. ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’in 26.11.2008 tarihinde gelini olan davalı ...’yı vekil tayin ettiği, vekilin 12.01.2010 tarihinde dava konusu taşınmazı davalı oğlu ...’ye, ...’nin 28.08.2012 tarihinde damadı olan davalı ...’a, ...’ın da 03.12.2012 tarihinde davalı ...’a taşınmazı satış suretiyle temlik ettiği, davacı adına vasisi tarafından 06.02.2013 tarihinde ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açıldığı, davacının 31.03.2015 tarihinde öldüğü, geride davalı oğlu ... ile davaya dahil olan davacı çocukları ... ve ... ile davacı torunları ...,...,...,..., ve ...’in mirasçı olarak kaldığı, 28.06.2020 tarihli duruşmada dahili davacılar vekilinin HMK’nın 180. maddesi kapsamında davayı tamamen ıslah ettiklerini bildirdiği, 05.07.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile davada dayandıkları hukuki nedeni muris muvazzası olarak ıslah ettiklerini, muris ...’in dava konusu taşınmazı mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı ...’ye temlik ettiğini, murisin en değerli taşınmazını gelini olan davalı ...’ya vekaletname vererek devretmesindeki amacın diğer mirasçılarından mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere ıslah, iyi niyetli tarafın davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur (HGK, 08.11.2022 tarih, 2022/6-950 Esas, 2022/1442 Karar Sayılı kararı, § 19). Nitekim 6100 sayılı Kanun'un 179. maddesinde; "(1) Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. (2) Ancak ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yeminin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz. (3) Şu kadar ki, ıslahtan sonra yapılacak tahkikat sonucuna göre, bu işlemlerin göz önünde tutulması gerekmiyorsa, bunlar da yapılmamış sayılır." ve 180. maddesinde; "(1) Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir." düzenlemelerine yer verilmiştir.
Başka bir anlatımla davacı tamamen ıslah ile yeni bir dilekçe vererek davasını baştan itibaren usule müteallik bütün işlemlerini değiştirebilir. Yani davacı bu yolla dava sebebini ve talep sonucunu tamamen değiştirip genişletebileceği gibi, davalı da tam ıslah ile savunmasını tamamen değiştirip genişletebilecektir. Bunun doğal sonucu olarak dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekecektir." (HGK, 02.02.2021 tarih, 2017/(19)11-1660 Esas, 2021/2 Karar Sayılı kararı)Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dahili davacılar vekilinin 05.07.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile davada dayandıkları hukuki nedeni muris muvazaası olarak ıslah ettiklerini, muris ...’in dava konusu taşınmazı mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı ...’ye temlik ettiğini, murisin en değerli taşınmazını gelini olan davalı ...’ya vekaletname vererek devretmesindeki amacın diğer mirasçılarından mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini talep ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim Mahkemece de muris muvazaası iddiası yönünden değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiştir. Ne var ki, davacı taraf ıslah dilekçesinde tanık deliline dayandığı ve 12.01.2023 tarihli duruşmada tanıkların muris muvazaası hukuki nedeni yönünden dinlenilmesini talep ettiği halde Mahkemece tanıkların dinlenilmesi talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, davacı tanıkları ... ... ile ... ...’ın muris muvazaası iddiası yönünden dinlenmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, dahili davacılar vekilinin tanık dinletme talebinin reddine karar verilerek ve ıslah öncesi hukuki neden üzerinden yapılan tahkikat ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Dahili davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden dahili davacılara iadesine,
Dosyanın Vakfıkebir 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.