Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5685 E. 2024/3277 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle tescil kararı verilmiş ise de, yasal ilanların yapılmaması, davacının daha önce senetsiz taşınmaz edinip edinmediğinin araştırılmaması, taşınmazın imar durumu, eksik bilirkişi incelemesi ve usuli kazanılmış hak ilkesine aykırılık gibi hususlar gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/136 E., 2022/373 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Malatya ili, Hekimhan ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1988 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün 20 yılı aşkın zamandır malik sıfatıyla zilyedinde olduğunu, bu kısmı imar-ihya ederek 1989 yılından beri kullandığını ileri sürerek belirttiği kısmın adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Maliye Hazinesi vekili; dava konusu alanın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, Mahkemece gerekli tüm araştırmaların yapılması gerektiğini, davacı yararına zilyetlikle mülk edinim şartlarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili; davanın reddini savunmuştur.

3.Dahili Davalı ... vekili; Büyükşehir Belediyesinin davada taraf ehliyetinin bulunmadığını, dava konusu alanın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.09.2014 tarihli ve 2013/129 Esas, 2014/673 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, 22.04.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda yeşil boyalı olarak (A) harfi ile gösterilen 1.005,397 metrekare yüzölçümlü taşınmazın davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.10.2017 tarihli ve 2015/13183 Esas, 2017/6246 Karar sayılı kararıyla; “ HMK’un 12/1 inci maddesinde yer alan düzenlemeye göre taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Kesin yetki kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir. Dava konusu taşınmazın Kuluncak İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmakta ise de, idari olarak Hekimhan İlçesi sınırlarında mı Kuluncak İlçesi sınırlarında mı kaldığı tespit edilmediği gibi, Kuluncak İlçesi sınırlarında kalıyor ise, davanın ne sebeple Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görüldüğü konusunda da dosyada açıklık ve kararda buna ilişkin gerekçe bulunmamaktadır. Öte yandan TMK'nın 713/3 üncü maddesi uyarınca açılan tescil davalarında Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesi zorunlu olup, her ne kadar dava 2013 yılında Hazine ve Kuluncak Belediye Tüzel Kişiliği aleyhine açılmış ise de, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca Kahramanmaraş İli'nin mülki sınırlarının Büyükşehir Belediyesi sınırı olarak belirlenmiş olması karşısında Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığının da taraf olması gerekir. Taraf teşkili dava şartı olup, bu şart yerine getirilmeden işin esasına girilemez. Hâl böyle olunca; öncelikle taşınmazın Hekimhan İlçesi sınırlarında mı Kuluncak İlçesi sınırlarında mı kaldığı ilgili yerlerden sorularak tespit edilmeli, davaya bakan mahkemenin kesin yetkili mahkeme olup olmadığı belirlenmeli, mahkemenin yetkili olması halinde Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığının yöntemince davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması hususunda davacıya süre ve imkan verilmeli, dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, dava şartlarından olan kesin yetkili mahkeme tespit edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Karar Düzeltme

1.Yargıtay ( Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.06.2019 tarihli ve 2019/1200 Esas, 2019/4477 Karar sayılı kararıyla; “Davacının talebi TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddelerine dayanarak taşınmazın adına tescili istemine ilişkin olup, Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesinin zorunlu bulunduğu, her ne kadar dava 2013 yılında Hazine ve ... Tüzel Kişiliği aleyhine açılmış ise de, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca Malatya İli'nin mülki sınırlarının Büyükşehir Belediyesi sınırı olarak belirlenmiş olması karşısında ...'nın da taraf olması gerektiği, taraf teşkilinin dava şartı olup, bu şart yerine getirilmeden işin esasına girilemeyeceği, bu nedenle; ...'nın yöntemince davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması hususunda davacıya süre ve imkan verilmesi, dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken taşınmazın idari sınır olarak içinde bulunduğu Kuluncak İlçesinin Adliyesi'nin Hakim Savcılar Kurulu tarafından 2012 yılında kapatılarak Hekimhan Adliyesi ile birleştirilmesine karar verildiğinin ve Kuluncak İlçesi ile Hekimhan İlçesinin Malatya İli Büyükşehir Belediyesi sınırları kapsamında kaldığının gözden kaçırılmak suretiyle yukarıda belirtildiği şekilde maddi hataya dayalı olarak bozulmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin karar düzeltme talebi bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin 09.10.2017 tarih 2015/13183-2017/6246 Esas ve Karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına ve usul ve yasaya aykırı hükmün az yukarıda belirtilen şekilde taraf teşkiline yönelik olarak değişik gerekçeyle bozulmasına” karar verilmiştir.

C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27.12.2022 tarihli ve 2020/136 Esas, 2022/373 Karar sayılı kararıyla, dava konusu (A) harfi ile gösterilen kısım yönünden davacı yararına zilyetlikle mülk edinim koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile fen bilirkişisi M.Haludun Asilbay’ın 13.09.2022 havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.410,13 m2 yerin davacı adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, 1985 tarihli hava fotoğrafında dava konusu taşınmazda herhangi bir fiili kullanım olmadığının belirlendiğini,davacı tarafça da dava konusu taşınmazın 1990 yılından itibaren kullanılmaya başlandığının belirtildiğini, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını,davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713 üncü maddesinin birinci ve altıncı fıkraları, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1988 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında adına tescil istemiyle 15.07.2013 tarihinde dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın 22.04.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda yeşil boyalı olarak (A) harfi ile gösterilen 1.005,397 metrekare yüzölçümlü taşınmazın davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine karar bozulmuş; Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda bu kez çekişmeli taşınmazın 13.09.2022 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.410,13 m2 kısmın davacı adına tesciline karar verilmiştir.

2. Mahkemece, teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Şöyle ki; TMK'nın 713/4 ve 5 inci fıkraları gereğince yasal ilanlar yapılmamış, ayrıca davacı adına belgesiz olarak zilyetlik yoluyla tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı ve mevcut ise miktarı araştırılmamış, çekişmeli taşınmazın imar planı kapsamına alınıp alınmadığı, alınmış ise imar planının hangi tarihte onaylanarak kesinleştiği sorulup saptanmamış, tek kişilik ziraat bilirkişi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin yetersiz raporu esas alınarak karar verilmiştir. Mahkemece yüzeysel beyan ve raporlara itibar edilmesi doğru değildir. Bununla birlikte, dava konusu taşınmazın kuzey sınırında dere yer almasına rağmen jeolog bilirkişiden de rapor alınmamıştır.

3. Hâl böyle olunca; Mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı ilgili belediyelerden sorularak belirlenmeli, imar planı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde imar planının onaylı bir örneği dosyaya getirtilmeli, davacı yönünden ilgili tapu ve kadastro müdürlükleri ile adliye yazı işleri müdürlüğünden daha önce senetsizden edindiği sulu ve kuru taşınmaz miktarları sorulmalı, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi,jeolog bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı; yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı, sınırlarında zamanla genişleme olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalıdır.

Ziraat mühendisi bilirkişi kuruluna çekişmeli taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü, çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, kullanım durumunu ve zilyetlik şekli ve süresini kesin olarak belirleyen, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir şekilde komşu parsellerle karşılaştırmalı ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmelidir.

Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılarak çekişme konusu taşınmazın sınırlarını ve önceki ile şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, kullanıma ara verilip verilmediği, sınırlarda zamanla genişleme olup olmadığı hususlarında ve önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir şekilde rapor hazırlattırılmalıdır.

Jeolog bilirkişiden taşınmazın niteliğinin ne olduğu, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, halen dere yatağında kalıp kalmadığı ve derenin aktif etki alanında bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalıdır.

Fen bilirkişisinden ise keşfi takibe ve denetlemeye elverişli, dava konusu taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor düzenlettirilmelidir.

Öte yandan, TMK’nın 713/4 ve 5 inci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması ve yasal 3 aylık sürenin dolması beklenilmelidir.

Bundan sonra, toplanan ve toplanacak tüm delillere göre bir karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Kabule göre de; davacı taraf dava dilekçesinde, 516 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde bulunan ve tescil harici olan 1300 m2‘lik kısmın adına tescilini istemiş, Mahkemece 10.09.2014 tarihli ilk hükümde 22.04.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda yeşil boyalı olarak (A) harfi ile gösterilen 1.005,397 metrekare yüzölçümlü alan yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar sadece davalı Hazine tarafından temyiz edilmiş, davalı Hazinenin temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmuş, Mahkemece bozma ilamından sonra yapılan yargılamada ise 13.09.2022 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.410,13 m2 kısım yönünden dava kabul edilmiştir. Mahkemece ilk hükmün davacı tarafça temyiz edilmediği dikkate alınmadan, usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı olarak hüküm tesisi de isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

07.05.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.