"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/348 E., 2023/596 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vasisi; babası olan davacı ...’in Kartal 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1186 Esas, 2010/80 Karar sayılı 16.02.2010 tarihli kararı ile kısıtlandığını, davacının ticaretle uğraşan dava dışı oğlu ...’in işlerinin kötü gitmesi nedeniyle davalıdan faizle para istemesi üzerine davalının, borca karşılık alacağı senetlere teminat olmak ve senetler ödendiğinde iade edilmek üzere dava konusu taşınmazın devrini istediğini, bu hususta davalının, “babana ipotek işlemi yapılacağını söyle, satıştan hiçbir şekilde söz etme, bir şekilde tapuya gelmeye razı et, benim elemanlarım gerekli işlemi yaparlar” şeklindeki telkini üzerine dava dışı ...’in davacı babasını Tapu Müdürlüğüne gönderdiğini, hile ile iradesi sakatlanan davacının, 1660 ada 18 parsel sayılı taşınmazda maliki olduğu 50/193 payı davalıya satış yolu ile devrettiğini, demans hastası olan davacının işlem tarihinde ehliyetsiz olup okuma yazma bilmediğini, 74 yaşında olup sağlık raporu alınmadan işlemin yapıldığını, herhangi bir satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek dava konusu 1660 ada 18 parsel sayılı taşınmazda davalıya devredilen 50/193 payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiş; dava konusu taşınmazı dava tarihinden sonra davalıdır şerhine rağmen edinen ...’ya HMK’nın 125. maddesi uyarınca davayı yöneltmiş, bilahare yargılama sırasında davacının ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının işlem tarihinde akıl sağlığının yerinde olduğunu, faizle para vermediğini, aşamalarda, çekişme konusu payı 150.000,00 TL bedelle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ...; tapu kaydına güvenen iyi niyetli 3. kişi olup tapu kaydında taşınmazın satışına engel bir şerh bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemece ilk kararda; davacının işlem tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporuyla anlaşıldığı, hile iddiasının ise kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairece; öncelikle vasi tarafından eldeki davada kısıtlıyı temsil etmek üzere vesayet makamından alınacak husumete izin kararının temin edilmesi, bu noksanlık giderildikten sonra HMK'nın 184. maddesi hükmü ve aynı Kanun'un 186. maddesi gereklerinin yerine getirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; 15.02.2021 tarihli ara kararla, 6100 sayılı HMK’nın 41/1-b ve c maddeleri gereğince davacı vekilinin reddi hakim talebi kabul edilmeyerek geri çevrilmiş, davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 22.09.2022 tarihli ve 2022/2541 Esas, 2022/6018 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilinin reddi hakim talebinin kabul edilmeyerek geri çevrilmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak Mahkemece kurulan hükmün gerekçe içermediği gibi 15.02.2021 tarihli celsede tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra davacı vekili tarafından sözlü yargılama için süre verilmesi talep edildiği halde HMK’nın 186. maddesine aykırı olarak sözlü yargılama duruşması için başka bir gün tayin edilmediğinden bahsedilerek 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesine uygun biçimde delillerin karar yerinde tartışılması, kabul ve ret nedenlerinin gösterilmesi ve bu nedenlerin dayandığı yasa maddelerinin veya yerleşmiş içtihatların veya Daire ilkelerinin belirtilmesi, HMK'nın 186. maddesi hükmü gereğince tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra, tarafların sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bırakılmasını talep etmeleri halinde başka bir gün tayin edilmesi, başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemenin 10.07.2023 tarihli ve 2023/348 Esas, 2023/596 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının alınan raporlar ile işlem tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun tespit edildiği, hile ile aldatılarak iradesi fesada uğratıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usule, yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, delillerin tartışılmadığını ve değerlendirilmediğini, tanıkların lehe anlatımlarının karara yazılmadığını, bir kısım delillerin kararda belirtilmediğini, gerekçenin yetersiz ve hatalı olduğunu, murisin satış işlemi tarihi itibariyle ehliyetsiz olduğunun kısıtlılık kararına esas alınan hastane raporu ile sabit olduğunu, bununla ilgili takriben 7 yıl sonra Adli Tıp Kurumundan alınan raporun tıbbi bir geçerliliği ve hukuki bir değeri olamayacağını, kısıtlılık kararına esas alınan raporun işlem tarihine en yakın rapor olduğunu, ATK raporunun "taktiri delil" niteliğinde olması nedeniyle kesin delil olarak dikkate alınamayacağını, Mahkeme gerekçesinin dosya kapsamına aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, iddiayı ispatlayan çok sayıda delil bulunduğunu, davalı tanık beyanları arasında çelişkiler olduğunu, itibar edilemeyeceğini, dosyaya celbedilen icra dosyası ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığını, davacıların murisinin hiçbir şekilde davalı ... ile görüşmediği, taşınmazını satmadığı, herhangi bir para almadığı, yaşlılığı, hastalıkları, ehliyetsizliği, saflığı, gözlerinin az görmesi, kulağında işitme kaybı olması ve sair durum ve koşullarından istifade edilerek davalı ve vekili tarafından kasıtlı aldatma neticesi yapılan bir satış işlemi olduğu, murisin hile ile hataya düşürüldüğü, basit ve şekli bir işlem denilerek kandırıldığı ve iradesi sakatlanarak satış işlemi yaptırıldığı açık olup tüm delillerin bu durumu ispatladığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; ehliyetsizlik ve aldatma (hile) hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 9, 10, 13, 14, 15 ve 409/2. maddeleri,
6908 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. ve 39. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; yargılama sırasında ölen davacı ...'in 18 parsel sayılı taşınmazdaki çekişme konusu 50/193 olan payının tamamını 21.05.2008 tarihinde satış suretiyle davalı ...'a devrettiği, eldeki davanın 30.04.2010 tarihinde açıldığı, dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından 11.10.2011 tarihinde ...'ya devredildiği, dava konusu taşınmazı devralan ...’ya HMK’nın 125. maddesi uyarınca davanın yöneltildiği, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan ve Genel Kurulundan alınan raporlara göre ölen davacı ...'in temlik tarihi olan 21.05.2008 tarihi itibariyle fiil ehliyetini haiz olduğu anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı mirasçıları vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.