Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6240 E. 2024/2660 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından açılan kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasının, daha önce aynı taraflar arasında görülen kadastro tespitine itiraz davasının kesin hükmü nedeniyle reddinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların, dava konusu taşınmazın ve uyuşmazlığın özünün aynı olması sebebiyle önceki kadastro tespitine itiraz davasından verilen kararın, eldeki dava için kesin hüküm teşkil ettiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/389 E., 2023/443 K.

DAVA TARİHİ : 24.07.2020

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/270 E., 2021/542 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, Alanya ilçesi, ... Mahallesinde kain 406 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ham toprak vasfıyla büyük kısmının davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, kadastro tespitinin hatalı olduğunu, davacının 20 yıla yakın süredir dava konusu taşınmazı ekip biçmek suretiyle malik sıfatıyla kullandığını, taşınmazı imar-ihya ettiğini, küçük bir bölümünde bulunan ağaçların 15-20 yıl önce dikildiğini, taşınmazın orman olmadığını, ifraz işlemi nedeniyle tarla vasfıyla davacı adına tespit ve tescili gerekirken 2.568,74 m2'lik bölümünün davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, davacıya ait taşınmazın eksik yüz ölçümüyle davacı adına tespit edildiğini ileri sürerek 6 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına kayıtlı 2.568,74 m2 kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen taşınmaza ilişkin olarak davacı ve Hazinenin taraf olduğu Kadastro Mahkemesinin kesin hükmünün olduğunu, bu kesin hükme istinaden davaya konu edilen 6 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kadastro tespitinin iptali ve taşınmaz ifraz edilerek Fen Bilirkişisi ...'ün 22.01.2009 tarihli rapor ve ekli krokide (A) ve (B) harfleriyle gösterilen toplam 2.568,78 m2 yüz ölçümlü taşınmazların Hazine adına, (C) harfiyle gösterilen taşınmazın ise davacı adına tespit ve tesciline karar verildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 02.11.2021 tarihli ve 2020/270 Esas, 2021/542 Karar sayılı kararı ile; Alanya Kadastro Mahkemesinin 2007/708 Esas sayılı kadastro tespitine itiraz davasının konusu, sebebi ve taraflarının eldeki dava dosyası ile aynı olduğu, davacısının Hüseyin Sakallı ve arkadaşları ile Hazine olduğu, davalısının ... ve arkadaşları olduğu, Kadastro Mahkemesinin 12.05.2009 tarihli ve 2007/708 Esas, 2009/243 Kararı ile 1.117,14 m2 yüz ölçümlü kısmın davalı (eldeki davada davacı) ... adına, kalan yerin ise davacı Hazine adına (eldeki davada davalı) tesciline karar verildiği, tarafları, konusu ve sebebinin eldeki davayla aynı olduğu ve kararın temyiz incelemesinden geçerek 04.10.2011 tarihinde kesinleştiği, davacının, Hazine adına hükmen tescil edilen yerleri tekrar dava konusu ettiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303 üncü maddesi uyarınca kesin hüküm olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kadastro Mahkemesinin 2007/708 Esas sayılı kadastro tespitine itiraz davası ile eldeki davanın sebeplerinin farklı olduğunu, Kadastro Mahkemesindeki davada davacı Hazinenin, davaya konu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu sebebine, eldeki davada ise davacının olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı sebebine dayandığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği farklı sebeplere dayanan davalarda verilen hükümlerin birbirleri için maddi anlamda kesin hüküm oluşturmayacağını, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.03.2020 tarihli ve 2020/335 Esas, 2020/1160 Karar sayılı kararıyla da sebepleri farklı olan davalarda kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.04.2023 tarihli ve 2022/389 Esas, 2023/443 Karar sayılı kararı ile; davaya konu 406 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ilk olarak davacı ... adına tespit edildiği, Alanya Kadastro Mahkemesinin 2007/708 Esas sayılı dosyasında davacı Hazine tarafından, 406 ada 6 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiasıyla ... aleyhine kadastro tespitine itiraz davası açıldığı, Kadastro Mahkemesinin 12.05.2019 tarihli ve 2007/708 Esas, 2009/243 Kararı ile davaya konu taşınmaz üçe bölünerek (C) harfli 1.117,14 m2'lik kısmının ... adına, (A) ve (B) harfleriyle gösterilen toplam 2.568,78 m2 yüz ölçümlü kısımların özel mülkiyete konu olmayan, kayalık, ham toprak oldukları gerekçesiyle Hazine adına tesciline karar verildiği, kadastro tespitine itiraz davasının eldeki davayla tarafları ve konusunun aynı olduğu, kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesini tekrar etmekle, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi ile aynı Kanun'un 303 üncü maddesi.

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 34 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Bilindiği üzere; dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için gerekli olan unsurlardır. Diğer bir anlatımla, dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı tarihte hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığını kendiliğinden araştırıp inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartlarının davanın açıldığı tarih itibariyle bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, mahkemece mesmu (dinlenebilir) olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekir.

3. 6100 sayılı Kanun'un 114 üncü maddesinde dava şartları düzenlenmiş olup bu maddenin birinci fıkrasının (i) bendinde "Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması." dava şartları arasında sayılmıştır.

4. Somut olaya gelince; Antalya ili, Alanya ilçesi, ... Mahallesinde kain, 406 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 10.06.2007 tarihinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak senetsizden, davacı adına, 3.685,88 m2 yüz ölçümüyle tarla vasfıyla tespitinin yapıldığı, 29.02.2007 ilâ 30.04.2007 tarihleri arasında askı ilân süresi içerisinde Hazine tarafından bahse konu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla eldeki davanın davacısı ... aleyhine Alanya Kadastro Mahkemesinin 2007/909 Esas sayılı davanın açılarak aynı Mahkemenin 2007/708 Esas sayılı dosyasıyla birleştirildiği, kadastro tespitine itiraz davası sonunda 12.05.2009 tarihli ve 2007/708 Esas, 2009/243 Karar sayılı karar ile Hazinenin davasının, fen bilirkişisi ...'ün raporu ve ekli krokisindeki (A) harfli 2.362,67 m2 ve (B) harfli 206,11 m2 yüz ölçümlü kısımlar yönünden kabulü ile (C) harfli, 1.117,14 m2 yüz ölçümlü kısım yönünden reddine, dava konusu 406 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ifraz edilerek, (C) harfli kısmın ... adına, (A) ve (B) harfleriyle gösterilen toplam 2.568,78 m2 yüz ölçümlü kısımların özel mülkiyete konu olmayan kayalık, ham toprak oldukları gerekçesiyle Hazine adına tesciline karar verildiği, Hazinenin temyiz itirazlarının Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.04.2011 tarihli ve 2011/2864 Esas, 2011/1756 Karar sayılı kararı ile reddedilerek, Kadastro Mahkemesinin bahse konu hükmünde yer alan 406 ada 6 parsel sayılı taşınmaza konu kısmın onandığı ve karar düzeltme başvurusunun da reddedilerek 04.10.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

5. Dava konusu taşınmazın hükmen tesciline esas Alanya Kadastro Mahkemesinin 2007/708 Esas sayılı dava dosyasının tarafları, dava konusu ve dava sebebinin eldeki dava dosyası ile aynı olduğu, şu hâlde, şeklî anlamda kesinleşmiş olan yukarıda bahsi geçen hükmün, eldeki dava yönünden maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceği kuşkusuzdur. Nitekim, eldeki davada davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının dayanağı olarak dilekçesi ekinde ibraz ettiği Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.03.2020 tarihli ve 2020/335 Esas, 2020/1160 Karar sayılı bozma ilâmına konu olan ve mahkemesince birbirleri açısından maddi anlamda kesin hüküm oluşturduğuna karar verilen davalarda tarafların farklı olduğu ve eldeki davaya emsal teşkil etmeyeceği açıktır.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.