Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6621 E. 2024/551 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali, terkini, müdahalenin meni ve kâl istemine ilişkin davada, bozma kararına uyularak verilen el atmanın önlenmesi ve kâl isteğinin kabulüne dair kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptaline ve terkinine dair davanın kabulü ile birlikte, müdahalenin men'i ve kâl talebinin de kabulü gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2177 E., 2023/75 K.

DAVALILAR : ..., ..., ..., ..., ..., ... vekilleri Avukat ...

DAVA TARİHİ : ...

HÜKÜM/KARAR : Kabul - Ret / El Atmanın Önlenmesi ve Kâl İsteğinin Kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samandağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/340 E., 2019/53 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve terkin, müdahalenin men’i ve kâl davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; el atmanın önlenmesi ve kâl isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı bir kısım davalılar (...,... ve ...) vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine; dava konusu 1067 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi ve denizin uzantısı olan kumsal sahanın içerisinde kaldığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerler kapsamında olduğunu ve özel mülkiyete konu olamayacağını, davalılar adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın halen davalıların kullanımında olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına tescili, taşınmaza ilişkin müdahalenin men'i ve kâl kararı verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ..., ...,... ; dava konusu taşınmazın 1950 yılından beri özel mülkiyete konu olduğunu, kıyı kenar çizgisinin 1976 yılında oluşturulduğunu, Medeni Kanun'un yürürlüğe girdiği tarih ile Kıyı Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarih arasında uzun süre olduğunu, vatandaşın para ödeyerek satın aldığı taşınmazın tapusunun iptali ile Devlet adına tescil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taşınmazın değerinin belirlenerek malikine ödenmesi, yargılama gideri ve vekalet ücretinin İdare üzerinde bırakılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

2. Davalı ...; mirasbırakan babalarının dava konusu taşınmazı tapu kaydına güven ilkesi çerçevesinde 1958 yılında satın aldığını, aradan uzun zaman geçtiğini, öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, taşınmaz satın alındığında kıyı kenar şeridi sınırlaması ve yasağı bulunmadığını, davanın yasal dayanağı olmadığını belirterek reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.02.2019 tarihli ve 2017/340 E., 2019/53 K. sayılı kararıyla; Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağı, taşınmaz üzerine bina yapılması veya taşınmazın herhangi bir şekilde kullanılması halinde de kullanan kişilerin iyiniyet iddiasında bulunamayacakları, tapu kütüğüne güvenerek deniz kıyısı bir yeri satın almış olan üçüncü kişiler için hiç bir mülkiyet hakkının doğmayacağı, hükme esas alınan bilirkişi raporları ve kum analiz sonuçlarına göre davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline, taşınmazın kıyı olarak tapu sicilinden terkinine; dava dilekçesinde tapu iptali ve tescil isteminde bulunulduğu, bu talebe ilişkin kabul kararı verilse dahi karar kesinleşene kadar dava konusu taşınmazın mülkiyetinin davalılara ait olduğu, davacı Hazinenin yargılama sırasında dava konusu taşınmazda ayni veya şahsi hak sahibi olmadığı, el atmanın önlenmesi ve kâl talebi yönünden davacının aktif husumeti bulunmadığı gerekçesiyle aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 06.10.2020 tarihli ve 2019/809 E., 2020/605 K. sayılı kararıyla; men'i müdahale ve kâl isteği yönünden davacı Hazinenin aktif dava ehliyeti bulunduğu, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, davalılar aleyhine kesinleşmiş Mahkeme kararı bulunmadığı, bu nedenle men'i müdahale ve kâl talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin, harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasının 3402 sayılı Kadastro Kanunu gereği olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 ve 353/1-b-2 maddeleri uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmasına, davacının tapu iptali ile terkin talebinin kabulüne, el atmanın önlenmesi ve kâl talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 10.03.2022 tarihli ve 2021/6663 E., 2022/1950 K. sayılı kararıyla; ''... dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerinde kaldığı belirlenmekle tapu kaydının iptali ile tapu sicilinden terkinine dair davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dava konusu taşınmazın evveliyatı kadastro tespiti ile oluşmakla 3402 sayılı Kanun'un 36/A maddesine göre davacı Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğrudur.

Öte yandan, dava konusu taşınmazın parsel numarası 1067 olduğu halde Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hükümde hatalı olarak 1607 parsel sayılı taşınmaz yazılması doğru değil ise de, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğundan değinilmekle yetinilmiştir.

Davacının men'i müdahale ve kâl isteğine gelince; bilindiği üzere tapu malikinin müdahalenin men'i ve kâl isteme hakkı bulunmaktadır. Görülen davada tapu iptali ve terkin isteği kabul edildiğine göre müdahalenin men'i ve kâl talebinin de kabul edilmesi gerekirken yazılı şekilde müdahalenin men'i ve kâl talebinin reddedilmiş olması doğru değildir.'' gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.01.2023 tarihli ve 2022/2177 E., 2023/75 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle el atmanın önlenmesi ve kâl isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar (... , ...) vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Bir kısım davalılar (...,...,..., ...) vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın davalıların tapulu mülkü olduğunu, bu durumda mülkiyet haklarının ihlal edildiğini, taşınmazın bedelinin davalılara ödenmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve terkin, müdahalenin men'i ve kâl istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. T.C. Anayasası'nın 43 üncü maddesi,

2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4 üncü, 5 inci ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Bir kısım davalılar (...,..., ...) vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

...