Logo

1. Hukuk Dairesi2023/670 E. 2023/1117 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, mahkemenin eksik harç ödenmesine rağmen davayı usulden reddetmesi nedeniyle, usule ilişkin hükümlere uyulup uyulmadığına dair uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, eksik harç ödenmesi durumunda Harçlar Kanunu'nun 30. maddesine uygun olarak davacıya harcı tamamlaması için süre vermesi gerekirken, bu usulü izlemeden ve Anayasa'nın 141. maddesi ile HMK'nın 297. maddesinde öngörülen gerekçeli karar verme yükümlülüğüne aykırı şekilde davanın reddine karar vermesi, usule ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Usulden Ret

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, Çaycuma ilçesi, Karamusa köyü, Nadırderesi mevkiinde, 101 ada, 33 parselde kayıtlı 12.578 m2 taşınmazın kadastro tespiti sırasında haksız ve yolsuz olarak davalılar adına fazla hisse verilmesi suretiyle yazıldığını, kadastro sırasında kök muris araştırması yapılmadığını, bir alt mirasçının muris kabul edildiğini, oysa kök murisin ... ... ... olduğunu, kadastro tespiti sırasında davalılar adına 1440/2880 hisse tespiti yapıldığını, ancak davalıların hisse toplamının 1/4’ün altında olduğunu, davalılar adına fazla tespitin iptali ile davacıların miras hisseleri oranında tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, 101 ada, 33 parselde kayıtlı taşınmazın kök muris ...’tan intikal ettiğini, gerçekte bu taşınmazın 25.000 m2 olduğunu, davacılar ile davalıların bu taşınmazı sabangez usulü kullandıklarını, 20.05.1999 tarihli Gayrimenkul Bedel Senedi ile taşınmazın kuzey kısmının davacılar ile davalılara, güney kısmının ise diğer mirasçılara bırakıldığını, yaklaşık 1 yıl sonraki kadastro çalışmaları sırasında davalılara, davacılara ait yerin 33 parsel olarak tespitinin yapıldığını, güneydeki kısmın başka bir parsel numarası ile anlaşma yapılan diğer mirasçılara tespitinin yapıldığını, taşınmazın kullanımı konusunda taraflar arasında anlaşma sağlanmadığından, ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.12.2007 tarihli ve 1997/39 Esas, 2007/636 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kayıt ve tutanaklarına göre; Çaycuma ilçesi Karamusa köyü 101 ada 33 parselde kayıtlı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tarafların verasete iştirak halinde malik olduklarının tespit edildiği, tapu kaydında da tüm mirasçıların verasete iştirak halinde bulunduğunun yazıldığı, davacının iddia ettiği gibi davalılar adına 1140/2880 oranında hissenin tespit yapılmadığı, bu nedenle olmayan hisse oranının iptali yönündeki davada davacıların hukuki yararları bulunmadığı ve davanın konusuz olduğu gerekçesiyle, tarafların diğer delilleri toplanmadan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 16.09.2008 tarihli ve 2008/3604 Esas, 2008/4105 Karar sayılı kararıyla, davacıların kök muris olduğunu iddia ettiği Karavelioğlu ... ...’a ait veraset belgesinin alınmasına dair açılan davanın derdest olduğu, ancak bu dosyanın sonucu beklenmeden davanın reddine karar verildiği anlaşıldığından, davacıların iddialarını ispat, davalılara da savunmalarını ispat için bildirdikleri delilleri toplayıp değerlendirip sonucuna göre karar verilmesi gerekçeleriyle bozulmuştur.

B. Karar Düzeltme

Davalılar vekilinin karar düzeltme talebi, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 23.03.2009 tarihinde reddedilmiştir.

C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemece bozma dairesinde işlem yapılmış olmasına rağmen, bozmaya uyulmayarak davacıların hukuki yararının bulunmadığından, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacıların taşınmazdaki hisselerinin eksik tespit edilmesi nedeniyle bu davanın açıldığını, davacıların taşınmazda bir miktar hak sahibi olduğu gerekçesiyle olmayan hisse oranının iptali yönünde gerekçe gösterilmiş olmasının da doğru olmadığını ileri sürerek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesinde bir mahkeme hükmünün hangi hususları kapsaması gerektiği açıklanmıştır. Maddenin birinci fıkrasının (c) alt bendine göre hüküm; tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde içermelidir.

3. 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklamaya yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1.Taraflar arasında, dava konusu taşınmazın üst muristen mi yoksa bir alt muris mi intikal ettiği hususundaki uyuşmazlıkta, Mahkemesince 39. celsede "davacı vekiline eksik harcı ikmal etmek üzere gelecek celseye kadar kesin süre verilmesine, kesin sürenin hüküm ve sonuçlarının ihtarına (ihtarat yapıldı), " şeklinde ara karar verildiği, bir sonraki celsede de, davacı vekilinin ara kararın usulüne uygun olmadığı yönündeki itirazları dikkate alınmayarak, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

2.Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

3. “Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve ( tahkikat sonucunda ) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ... Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme ..., mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, Ankara, İkinci Baskı, 2021, s.890- 892)

4. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

5. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

6. Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.

7. Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin gerek mahkeme kararlarının her türlü kuşkudan uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.

8. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince, Anayasa'nın ve 6100 sayılı Kanun’un aradığı anlamda herhangi bir gerekçe oluşturulmadan karar verildiği, kararın hangi sebep ya da sebeplerle verildiğine ilişkin açıklama içermediği anlaşılmış olup, bu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

9. Dava kadastro tespiti sonucu oluşan tapu kaydının iptaline ilişkin olduğundan, nispi harca tabidir. Harçlar Kanunun 32. maddesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü düzenlenmiş olup, 30. maddesinde ise eksik harç halinde takip edilecek usul gösterilmiştir. Bu halde, mahkemece dava konusu taşınmazın ihtilaf konusu kısım için dava tarihi itibariyle değerinin tespit ettirilip, buna göre dava konusu edilen değer belirlenerek, Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca buna ilişkin harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekir. Süresi içinde harç yatırılmaz ise HMK. m. 150 uyarınca dosya işlemden kaldırılmalıdır.

10. Ne var ki Mahkemece, uyuşmazlık konusu kısım için dava değeri belirlenmediği gibi, usulünce verilmiş bir ihtar da bulunmamaktadır. Bu usuli işlem tamamlanmadan ve gerekçe belirtmeden davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir.

11. Diğer yandan, taraflar arasında dava konusu taşınmazın hangi muristen kaldığı konusunda uyuşmazlık mevcutken ve bu hususta geçerli olan mirasçılık belgesinin tespit edilememişken, 07.06.2018 tarihli ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazla ilgili ne şekilde pay dağılımı yapıldığı da anlaşılamamıştır.

12. Hükmün 4. bendinde yer alan “4-Davalılar kendilerini bir vekille temsil ettirdiklerinden dolayı karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin” şeklindeki hükmün eksik kaldığı, tamamlanmadığı görülmüştür.

13. UYAP üzerinden yapılan incelemede, davalı ...'in 28.07.2022 tarihinde öldüğü, davalı ...'in ise Çaycuma Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2022/1871 Esas sayılı dosyası ile kısıtlandığı ve kendisine vasi atandığı anlaşılmıştır. Bu halde, davalı ...'in mirasçılarına ve ...'in vasisine usulüne uygun tebligat çıkarılması gerektiği gibi davalı ...’in TC. kimlik numarası ile UYAP üzerinden araştırma yapılmak istendiğinde hiçbir bilgiye erişilemediğinden, davalı ile ilgili nüfus bilgilerinin de dosya arasına alınması gerekmektedir.

14. Yargılama sırasında ölen davacı ...'in mirasçılarının davaya dahil edildiği görülmüşse de, davacı Fatime'ye ilişkin alınan mirasçılık belgesi dosya kapsamında tespit edilemediğinden, bu eksikliğin de giderilmesi gerekmektedir.

Yukarıda açıklanan tüm sebeplerle, hüküm bozulmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

27.02.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.