"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/198 E., 2021/240 K.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın davacı ... bakımından kabulüne, diğer davalılar bakımından açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... ve paydaşları; davalılar ile ... köyü, köyiçi mevkisinde bulunan 28.05.1959 tarihli, 155 cilt ve 137 sayfa numaralı taşınmazın paydaşı iken anılan tapu kaydının kadastro çalışmaları sırasında 75 ve 76 nolu parsellere revizyon gördüğünü, 75 nolu parselin davalılar adına, 76 nolu parselin ise kendileri adına tespit ve tescil edildiğini, tapu kaydına göre davalıların payı daha az olmasına rağmen tespit sırasında davalılara daha fazla yer verildiğini ileri sürerek 75 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının payları oranında iptali ile 76 parsel sayılı taşınmaz ile birleştirilmek suretiyle adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davacı ...'in yargılama sırasında ölümü üzerine davasını mirasçıları takip etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar; 75 parseldeki paylarının fazlalığının harici satın almalardan kaynaklandığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece; davacı ... ve paydaşları tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına, davacı ...’ın davasının kabulüne, dava konusu 75 parsel sayılı taşınmazda davalıların hissesinden 33/261 hissenin tapu kaydının iptali ile davacı ... adına, 114/261 hissenin davalı ... adına, 114/261 hissenin davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 05.02.2008 tarihli ve 2007/3014 Esas, 2008/354 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 75 ve dava dışı 76 parsel sayılı taşınmazların yöntemine uygun biçimde tapu dışı paylaşıldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, paylaşmanın yapıldığı günde belirlenen ortak sınır yerinin uyuşmazlık konusu olduğu, Mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi tapu fen elemanı, tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar ile tesbit tutanağı bilirkişileri ve tapu dışı paylaşmada davanın tarafları dışında hazır bulunanlar varsa onların da gerektiğinde tanık olarak dinlenebilecekleri düşünülerek bu yolla saptanacak tanıklar da hazır olduğu halde dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan ve paylaşmada hazır bulunanlardan tapu dışı paylaşmanın yapıldığı günde dava konusu 75 ve dava dışı 76 parsel sayılı taşınmazlar arasında saptanan ortak sınır yerinin neresi olduğu konusunda olaylara dayalı ayrı ayrı bilgiler alınması, uzman bilirkişiye haritasında ortak sınır yerinin işaret ettirilmesi, bu yolla ortak sınır yeri duraksamaya meydan vermeyecek biçimde saptandıktan sonra her iki taşınmazın öncesinin bir bütün olduğu düşünülerek davacı tarafın tapu kaydındaki payı karşılığında kendisine kaç m2 yüz ölçümünde taşınmaz mal isabet edeceği uzman bilirkişi aracılığıyla belirlenerek bu yolla yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarının denetlenmesi, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınması, Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda toplanan deliller birlikte tahlil, takdir edilip tartışılırken tapu kayıt malikleri ya da mirasçıları arasında tapu dışı paylaşmada her bir kayıt maliki ya da mirasçısına eşit yüz ölçümde ve aynı verimlilikte taşınmaz mal isabet etmesinin paylaşmanın başlı başına koşulu olmadığının düşünülmesi, asıl olanın, kayıt maliki ya da mirasçıları arasında yöntemine uygun biçimde yapılan paylaşmada saptanan “ortak sınır yeri” olduğunun da dikkate alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller bu çerçevede değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiğine değinilerek karar bozulmuş, davacının karar düzeltme isteği reddedilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Karadeniz Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesince; görevli mahkemenin Kadastro Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik karar verilerek dosya Kadastro Mahkemesine gönderilmiş, Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesinin 12.11.2019 tarihli ve 2019/72 Esas, 2019/96 Karar sayılı kararıyla, davanın genel hukuk mahkemesi tarafından görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 02.07.2020 tarihli ve 2020/1849 Esas, 2020/2377 Karar sayılı kararıyla Karadeniz Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiş, Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma sonrası yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile taşınmazların arasındaki ortak sınırın belirlendiği, beyanlar dikkate alındığında fen bilirkişi raporunda belirlenen hurma ağacının taraflar arasında sınır olarak kullanıldığı, üst kısmının Hasçelikler tarafından kullanılmaya başlanmadan önce Demircanlar tarafından kullanıldığı, hurma ağacının taşınmazları kuzeybatı ve güneydoğu yönünde ayırdığı, her ne kadar sonrasında (a) harfi ile gösterilen alanın Demircanlar tarafından terkedildiği belirtilse de bu hususun sabit görülmediği, ortak sınırın bozmada değinilen usul dikkate alınarak belirlendiğini, davacı ... mirasçılarına isabet eden yüz ölçümünün tespit edildiğini, ancak ilgili (a) harfi ile gösterilen kısmın m2'sinin 35.92 olduğu, ... mirasçılarına isabet eden kısmın ise 28.45 m2 olduğu görülmekle, Mahkemece verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından 1367 ada 4 (eski 76) parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşlarının muvafakatlerinin dosyaya ibraz edildiği, davacı ...'in taşınmazlar bölünmeden önceki payına karşılık gelen yüz ölçümünün daha yüksek olduğu, yapılan paylaştırma sonrasında bu miktarın azaldığı gerekçeleriyle davacılar ..., ..., ... ve ... tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına, davacı ...'ın davasının kabulü ile 1367 ada 3 parsel numarasında davalılar adına kayıtlı taşınmazın, 09.12.2020 havale tarihli fen bilirkişileri raporunda (a) harfi ile gösterilen 35.92 m2'lik kısmının tapu kaydının iptaline, iptal edilen 35.92 m2'lik kısmın 1367 ada 4 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi suretiyle 28.45 m2'lik kısmının davacı ... adına, kalan 7.47 m2'lik kısmın 1367 ada 4 parseldeki diğer taşınmaz maliklerinin payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; Mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün dosya kapsamında yer alan tanık ve mahalli bilirkişi ifadeleri ve bilirkişi raporlarıyla çeliştiğini, kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, tanıkların, dava konusu taşınmazın davacıların murisi ile davalıların murisi arasında paylaşıldığını ve uzun yıllar boyunca gerek tarafların murislerinin gerekse tarafların kendilerine düşen kısmı ihtilafsız olarak kullandıklarını beyan ettiklerini, bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, Mahkeme tarafından verilen 22.03.2005 tarihli hükmün davacılar tarafından temyiz edilmeyip yalnızca davalılar tarafından temyiz edildiğini, davalılar lehine usulü kazanılmış hak oluşması nedeniyle ilk hükümden daha fazlasına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, buna rağmen, temyize konu eldeki ikinci hükmün davacılara ilk hükme nazaran daha fazla hak sağladığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu Zonguldak ili, Ereğli ilçesi, ... Mahallesi 75 parsel (yeni 1367 ada 3) sayılı 261 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın tapu kaydına, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... ve paydaşı adına tespit ve tescil edildiği, taşınmazda 24.03.2006 tarihinde kat mülkiyeti tesis edildiği, 1/2'şer arsa paylı mesken niteliğindeki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerin oluştuğu, 1 nolu bağımsız bölümün davalı ... adına, 2 nolu bağımsız bölümün ise davalı ... adına kayıtlandığı; dava dışı 76 (yeni 1367 ada 4) parsel sayılı 113 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın ise miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davacı ... ve paydaşları adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararının gerekçelerine göre davacı ...'in davasının kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Diğer taraftan; mahkemece verilen kararı, davanın taraflarından yalnızca biri temyiz ederse Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz eden tarafın aleyhine kural olarak bozamaz. Buna aleyhe bozma yasağı denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtayın verdiği bozma kararına uyan mahkeme de artık temyiz eden tarafın, önceki karara nazaran daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da aleyhe hüküm verme yasağı denir. Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usulü kazanılmış hak" olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı). Usulü kazanılmış hak, usul hukukunun vazgeçilmez temellerinden birisi olup kamu düzeni ile ilgilidir.
Somut olayda; Mahkemece, bozmadan önce dava konusu 75 (1367 ada 3) parsel sayılı taşınmazın 33 m2'ye karşılık gelen 33/261 payı bakımından davacı ... adına iptal tescil hükmü kurulduğu, hükmün yalnız davalılar tarafından temyiz edildiği anlaşılmakla, bozmadan sonra davalılar yararına oluşan usulü kazanılmış hak göz ardı edilerek taşınmazın 35,92 m2'lik kısmının kabul kapsamına alınması doğru değildir.
Öte yandan, Mahkemece, usulü kazanılmış hak ilkesi gözetilerek davaya konu taşınmaz bölümünün yeni ada parsel numarası alacak şekilde, davacı ... ile davalıların paydaş kılınması suretiyle hüküm kurulması gerekirken dava dışı 76 (1367 ada 4) parsel sayılı taşınmazın davacı ... dışındaki diğer paydaşları lehine hüküm kurulması da doğru değildir.
Kabule göre de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca ölümle şahsiyet son bulmakla; Mahkemece, tapu kaydının iptali ile yargılama sırasında ölen davacı ...'in dosyada yer alan veraset ilamına göre mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerekirken, ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olması hatalıdır.
Yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,
Dosyanın Karadeniz Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
24.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.