"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/263 E., 2022/478 K.
HÜKÜM : Ret-Direnme
Taraflar arasındaki tapu iptali tescil ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince; davacı tarafın tapu iptaline dayanak yaptığı icra dosyasında icra takibinin iptal edilmeyip icra emrinin iptal edildiği, taşınmazın icra takibi nedeniyle ihale ile satıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzenine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 09.06.2021 tarihli ve 2020/1954 Esas, 2021/3166 Karar sayılı kararı ile bozulmuş, bozma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince; icra emrinin iptali ile tescilin hukuken geçerli bir sebebi kalmadığı, davacının yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil davasını kayıt malikine karşı açması gerektiği, davalı şirketin hiçbir zaman tapuda malik olmadığı, bedele dönüşen davanın tapu iptali ve tescil talebine bağlı olduğu gerekçesiyle davalı şirkete yöneltilen davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, ... ve ... hakkında usulünce açılmış bir dava olmadığından bu kişiler hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, ayrıca farklı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği için bozma ilamı hakkında bir değerlendirme yapılmadığı belirtilmiştir.
Söz konusu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; bu kez Dairemizin 21.03.2022 tarihli ve 2022/1691 E., 2022/2305 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Dairemiz bozma kararına İlk Derece Mahkemesince direnilmesi üzerine, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede;
Dairemizin 09.06.2021 tarihli ve 2020/1954 Esas, 2021/3166 Karar sayılı ve 21.03.2022 tarihli ve 2022/1691 Esas, 2022/2305 Karar sayılı bozma kararlarında da belirtildiği üzere; İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2010/2701 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, dava konusu 3350 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 38 numaralı bağımsız bölüm davacı ... adına kayıtlı ve üzerinde davalı Şirket lehine 10.09.2009 tarih 21924 yevmiye nosu ile 225.378,00 TL bedelli 1. Dereceden ana para ipoteği bulunmakta iken davalı şirketin davacı aleyhine 154.745,95 TL meblağ üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla 20.05.2010 tarihinde icra takibi başlattığı ve icra emri düzenlendiği, dava konusu 38 numaralı bağımsız bölümün 210.200,00 TL bedelle 11.10.2010 tarihinde alacağa mahsuben dava dışı ...'e ihale edildiği; sonrasında taşınmazın 31.08.2012 tarihinde ... ve ...'a, 09.11.2015 tarihinde Esin Zülal Mocu'ya temlik edildiği; davacının açmış olduğu ihalenin feshi davasının Kadıköy 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/1636 E., 2010/1919 Karar sayılı ilamıyla reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay tarafından onanmış olduğu, yine davacının 17.06.2010 tarihinde İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/1432 E. sayılı dosyası ile takibin iptali ve taliki davası açtığı, Yargıtay bozmasının akabinde 13.06.2013 tarihli İstanbul 11. İcra Huk. Mah. 2013/272 E., 2013/532 K. sayılı dosyasında alacaklının konut finansmanı sözleşmesi kapsamında alınan kesin borç ipoteğine dayalı olarak takibe geçtiği ve borçluya icra emri gönderildiği, ne var ki alacağın muaccel olup olmadığı, varlığı, miktarı gibi hususların 4077 sayılı Yasa kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kılan hususlar olduğu, bu nedenle İİK hükümlerine göre özel nitelikli yasa kapsamında tartışma yapılmaksızın takibe devam olunamayacağı anlaşılmış olması karşısında icra emrinin iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2014/1815 E. 2014/20891 K. sayılı ilamıyla onandığı, bu durumda somut olayda icra emrinin iptali ile tescilin hukuken geçerli bir sebebi kalmadığından yolsuz tescil niteliği taşıyacağı anlaşılmakla taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu nedenlerle, Dairemiz kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
04.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.