"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.DAVA
1.Asıl davada davacı Hazine vekili, dava konusu İstanbul ili Beyoğlu ilçesi İstiklal Mahallesinde kain 2765 ada 1 parsel (eski 1643 ada 63 parsel) sayılı 23.686,45 m² yüz ölçümlü "tarla" vasıflı taşınmazın paydaşlarından ... oğlu ... ve diğer paydaşların gaip oldukları gerekçesiyle İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 05/02/2015 tarihli ve 2014/415 E. - 2015/154 Karar sayılı kararı ile 3561 sayılı Yasa gereğince İstanbul Defterdarının kayyım tayin edildiğini, daha sonra İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26/01/2017 tarihinde kesinleşen 26/12/2016 tarihli ve 2016/208 E. - 2016/980 K. sayılı kararı ile taşınmazın 143875/2323602 pay sahibi ... oğlu ...'un tek mirasçısının ... olduğu anlaşıldığından ''kayyımlık kararının kaldırılmasına'' karar verildiğini, ... oğlu ... ile ilgili yapılan araştırmada ... tarafından İstanbul ili Beyoğlu ilçesi Hacıhüsrev Mahallesinde kain 1643 ada 61 parsel no.lu 12.450,00 m² yüz ölçümlü taşınmazdaki 4043/58368 hissenin ... oğlu ... adına kayıtlı iken mirasçısı ...'ye intikal ettiği, söz konusu hissenin 2.156.000,00TL bedelle Kamulaştırma Kanunu'nun 8.maddesine göre satın alınmasına karar verildiği ve 16/03/2017 tarihli ve 2557 yevmiye numarası ile ... adına tescil edildiğinin tespit edildiğini, bunun üzerine 21/03/2017 tarihli ve 39239 sayılı yazı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından ... oğlu ... adına kayıtlı iken kamulaştırılan taşınmazların kamulaştırma bedellerinin bu aşamada ödenmemesi, ödenmiş olanların kamulaştırmaya ve ödemeye ilişkin belgelerin gönderilmesinin istenildiğini, konuyla ilgili olarak İstanbul BBB'den alınan bilgi ve belgelerde taşınmazın 22/02/2017 tarihli ve 602-572 sayılı Encümen kararı ile kamulaştırılmasına karar verildiği, kamulaştırma bedelinin Belediye Başkanlığı hesaplarında olduğu ve ...'ye henüz ödenmediğinin anlaşıldığını ileri sürerek, dava konusu 1643 ada 61 parsel sayılı taşınmazdaki 4043/58368 hissenin 2.156.000,00 TL kamulaştırma bedelinin tüm fer'ileri ile birlikte Maliye Hazinesine devrine karar verilmesini istemiştir.
2.Birleştirilen davada davacı Maliye Hazinesi vekili, kayyımla idare edilen 2765 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ... Oğlu ... adına kayıtlı 143875/2323602 hissesinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Piyalepaşa Gayrimenkul Geliştirme Yatırım Tic. A.Ş'ye satıldığını ve paranın kayyım hesabına aktarıldığını, İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26/01/2017 tarihinde kesinleşen 26/12/2016 tarihli ve 2016/208 E. - 2016/980 K. sayılı kararı ile taşınmazın 143875/2323602 pay sahibi ... oğlu ...'un tek mirasçısının ... olduğu anlaşıldığından ''kayyımlık kararının kaldırılmasına'' karar verildiğini, usulsüz bir şekilde kayyım tayin edilerek taşınmazın idare edilmesi ve satışından elde edilen paranın da sebepsiz yere hukuki dayanağı olmadan kayyım hesaplarında bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, ... Oğlu ... hakkında kapatılan Şişli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin (yeni İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesi) 1991/689 E. - 1991/867 K. sayılı dosyası içinde 07.09.1990 tarihli 101 sayılı vaziyet kararı bulunduğunu ve bu karara dayanılarak verilen kesinleşmiş mahkeme kararlarının bulunduğunu, ... oğlu ...'un Emvali Metruke Kanunları gereği kaçak ve yitik kişilerden olduğu olgusunun, defterdarlık uzmanlığı denetim koordinatörlüğü tarafından düzenlenen 17.03.2017 tarihli ve 2017/08-08 sayılı rapor ile öğrenilmesi üzerine, Hazinenin hak ve menfaatinin korunması amacıyla iş bu davanın açıldığını ileri sürerek, 2765 ada 1 parsel (eski 1643 ada 63 parsel) sayılı taşınmazın Emvali Metruke Kanunları kapsamında olduğunun tespiti ile taşınmazdaki ... Oğlu ... hissesinin satışından elde edilen ve Kayyım Bürosu Başkanlığının Vakıflar Bankası Cağaloğlu Şubesinin 05 1311 28 numaralı hesabında bulunan ve 20.02.2017 tarihi itibariyle de 11.892.858,02 TL tutarında olan paranın 20.02.2017 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince kayyımdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine karar verilmesini istemiştir.
II.CEVAP
1.Asıl davada davalı ..., taşınmazın tapu kaydına güvenilerek ve iyi niyetle iktisap edildiğinden idarelerinin davada taraf gösterilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, 22/02/2017 tarihli ve 602-572 sayılı Encümen kararı ile 1643 ada 61 parsel sayılı taşınmazda 4043/58368 hisse maliki ...'nin talebi üzerine hissenin 2.156.000,00 TL bedelle Kamulaştırma Kanunu'nun 8.maddesine göre satın alınmasına karar verildiğini, söz konusu hissenin 16/03/2017 tarihli ve 2557 yevmiye namarası ile idareleri adına tescil edildiğini, yapılan inceleme sonucu kamulaştırılan taşınmazın mülkiyet hakkının dolayısı ile de bedelinin hak sahibinin kim olduğu hususunda tereddüt bulunduğundan 2.156.000,00 TL tutarındaki kamulaştırma bedelinin idarenin iradesi dışında gelişen olaylar nedeni ile ...'ye ödenemediğini, davalı ..., murisi ... oğlu ...'un Emvali Metruke'ye tabi olmadığını, kadastro tutanağına göre taşnımazın önceki malikinin Devleti Aliyenin Baytar Miralaylarından Fahrettin Paşa iken, Fahrettin Paşa'nın vefatı ile mirasçıları adına intikal ettiğini ve mirasçıları tarafından da 200 kuruş mukabilinde miras bırakanı olan ... ...'a satıldığını, yani miras bırakanı ... oğlu ...'un 21 Temmuz 1336 yani ( 1336+584=1920 ) tarihinde taşınmazı Fahrettin Paşa mirasçılarından satın aldığını, davacı her ne kadar ... oğlu ...'un 1915-1924 yılları arasında tehcire tabi tutulduğu, kaçak, yitik kişi olduğu ve Lozan Anlaşması'nın imzalandığı tarihte mallarının başında olmadığı iddiası ile bu davayı açmış ise de, 1915 ile 1925 yılları arasında muris ... oğlu ...'un bizzat burada olduğunu, taşınmazın maliki ... oğlu ...'un 24/09/1341 = 1925 tarihinde dava konusu taşınmazın bir kısım hissesinin (21 sehmini) uhdesinde tutarak 23 sehimden 22 sehmini 500 kuruş bedel karşılığında Abdulmecit ... ve pederi bin ... sattığına dair tapu senedi bulunduğunu, dava konusu taşınmazı 1920 yılında satın aldıktan sonra 1925 yılında bir kısım hissesini sattığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
2.Birleştirilen davada fer'i müdahil ..., miras bırakanı ... oğlu ...'a ilişkin verilen kayyım atanması kararının İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26/01/2017 tarihinde kesinleşen 26/12/2016 tarihli ve 2016/208 E. - 2016/980 K. sayılı kararı ile kaldırıldığını, bahse konu kararın derecattan geçerek 27/01/2017 tarihinde kesinleştiğini, ancak kayyıma ait banka hesabında bulunan dava konusu taşınmazın satış bedeli olan 11.892.858,02 TL'nin halihazırda hukuka aykırı olarak davalı kayyıma ait banka hesabında tutulmakta olduğunu, görülen dava sonucunda taşınmaz bedeli olan 11.892.858,02 TL'nin ya davacı Hazineye intikal edeceğini ya da ... oğlu ... mirasçısı olarak kendisine intikal edeceğini, bu nedenle hali hazırda hiçbir ... ve yetkisi olmadığı halde 3.kişi olan davalı kayyıma ait banka hesabında 11.892.858,02 TL gibi son derece yüksek bir satış bedelinin bulundurulmasının hukuka aykırı olduğunu, anılan hukuka aykırılığın giderilmesi için kayyıma ait banka hesabında bulunan 11.892.858,02 TL satış bedelinin Vakıfbank Adalet Sarayı Şubesinde açılacak hesaba yatırılarak tedbirli hali ile bloke edilmesinin sağlanması gerektiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.11.2018 tarihli ve 2017/165 E, 2018/453 Karar sayılı kararıyla; iddiaların ispatlanamadığı, muris ... oğlu ...'un Emvali Metruke Kanunu'na tabi olmadığı ve dava konusu edilen kamulaştırma ve satış bedellerinin mirasçısı olan ...'ye intikal etmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, birleştirilen davada davalı ..., asıl davada davalı- birleştirilen davada feri müdahil ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 31.12.2019 tarihli ve 2019/1736 E., 2019/1980 K. sayılı kararıyla; “...Öncelikle, dava konusu taşınmazlarda ... oğlu ... hissesine kayyım atanması kararı İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.12.2016 tarihli 2016/208 Esas ve 2016/988 Karar sayılı kararıyla kaldırılmış ise de hissenin satış bedelinin kayyım hesabında bulunduğu, kayyım hesabı üzerine İlk Derece Mahkemesince tedbir konulduğu, davanın tarafları arasında ihtilaflı olan satış bedeli yönünden dosyadaki delillere göre şartları oluştuğundan HMK'nın 389/1.maddesi gereğince tedbire karar verildikten sonra ihtilaflı satış bedelinin bir banka hesabına alınmasında taraflar yönünden korunması gerekli bir hukuki yarardan söz edilemeyeceğinden, İlk Derece Mahkemesince ihtilaf konusu hakkında ihtiyati tedbirin devamına karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Asıl ve birleştirilen dava, dava konusu taşınmazların kamulaştırılması ve satışı nedeniyle elde edilen bedelin Emvali Metruke Kanunları gereğince davacı Hazineye devredilmesi isteğine ilişkindir. Dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazların maliki kaçak ve yitik kişilerden olduğu iddia edilen ... oğlu ...'a ait İstanbul Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.10.2016 tarihli 2016/29 Esas, 2016/752 Karar sayılı hasımsız veraset belgesine göre tek mirasçısının asıl davada davalı birleştirilen davada fer'i müdahil ... olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; somut olayda iddianın içeriğine göre öncelikle uyuşmazlığın çözümü, davacı Hazinenin taraf olduğu hasımlı veraset ilamı alınmak üzere açılacak bir dava sonucu, davalı ...'nin taşınmazların öncesi kayıt maliki ... Oğlu ... mirasçısı olup olmadığının veya başka mirasçısı bulunup bulunmadığının belirlenmesine bağlıdır. Ne var ki davacı tarafından dosyaya hasımlı veraset ilamı sunulmadığı gibi, hasımlı veraset ilamı alınması için davacıya olanak da tanınmamıştır.O halde, davacıya hasımlı veraset ilamı alınması için olanak tanınması, bu yönde açılmış bir dava var ise sonucunun beklenmesi, alınacak hasımlı mirasçılık belgesinde davalının mirasçı olduğu belirlendiği takdirde işin esasının incelenmesi ile sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere İlk Derece Mahkemesince eksik araştırmayla karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesi ile asıl davada davalı ve birleştirilen davada feri müdahil olan ... vekilinin ihtiyati tedbire yönelik talebinin reddine, sair istinaf sebepleri incelenmeksizin birleştirilerek görülen davada davacı Hazine vekilinin ve davalı ... vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1).a.6 maddesi gereğince kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 07.10.2022 tarihli ve 2020/131 E- 2022/136 K. sayılı kararıyla; davalı ...'nin esas ve birleştirilen davada mirasçı ve hak sahibi olduğu hususunun dosya kapsamında yer alan kesinleşmiş mahkeme kararları ile sabit olduğu, davacı idare tarafından 21/03/2022 tarihli yeni bir vaziyet kararı alındığı iddiasında bulunulmuş ise de, alınan vaziyet kararının İdare Mahkemesince incelenen ve iptal edilen vaziyet kararı içeriği ile aynı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
D. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve asıl davada davalı birleştirilen davada feri müdahil ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
E. İstinaf Nedenleri
1.Davacı vekili; ... oğlu ...'la davalı ... arasındaki soybağı ilişkisinin gerçek anlamıyla ispat edilemediğini, Mahkemece davanın esasını oluşturan temel uyuşmazlığın Emvali Metruke Kanunları'ndan doğduğu tespit edilip bu mevzuat doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması gerekirken, bu hususun göz ardı edildiğini, yeni alınan vaziyet kararının değerlendirilmediğini, eksik araştırma ve inceleme ile hatalı karar verildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Asıl davada davalı-birleştirilen davada feri müdahil ... vekili, mahkemece "verilen tedbir kararlarının kararın kesinleşmesine kadar devamına" şeklinde kurulan hükmün hatalı olduğunu belirterek, kararı bu yönden istinaf ettiklerini bildirmiştir.
F . Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.10.2022 tarihli ve 2022/1614 E-2022/1461 K. sayılı kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1).b.1 maddesi gereğince incelenen Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen dosyalarda davacı Maliye Hazinesi vekilinin ve asıl dosyada davalı birleştirilen dosyada ise fer'i müdahil olan ... vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022. maddesinin birinci fıkrasında ise “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.