Logo

1. Hukuk Dairesi2023/889 E. 2024/1753 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacı lehine verilen ilk hükmün davalılardan bir kısmı tarafından temyiz edilerek bozulmasının ardından, bozma ilamına uygun olmayan şekilde hüküm kurulup kurulmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacı lehine kesinleşen kısımlar hakkında, bozma kararında belirtilen hususlar dışında değerlendirme yaparak davayı reddetmesinin, davacının usuli kazanılmış hakkını ihlal ettiği ve aleyhe hüküm yasağına aykırı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/17 E., 2022/78 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; ... köy mevkinde bulunan dava konusu 164 ada 6, 7 ve 9 parsel sayılı taşınmazların, kadastro çalışmaları sonucunda gerçeğe aykırı şekilde 6 numaralı parselin ..., 7 numaralı parselin ..., 9 numaralı parselin ise ... adına tescil edildiğini, oysa söz konusu taşınmazların tarafına ait olduğunu, taşınmazları 15.12.1975 tarihinde babası ...'den satın aldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., ... ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ; hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, dava konusu taşınmazların evveli itibariyle kök muris ...’e ait olduğu, davacının dayandığı satış senedinin dava konusu taşınmazları kapsadığı, kadastro tespit tarihine kadar çekişmeli taşınmazların kök muris ve davacı tarafından kullanıldığı belirlenerek, davanın kabulü ile ... köyü mevkinde bulunan 164 ada 6, 7 ve 9 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile aynı adanın son parsel numarası verilmek kaydıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı ... mirasçıları ..., ..., ..., ... ve ... vekili tarafında tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Karar, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 05.10.2020 tarihli ve 2020/963 Esas, 2020/4008 Karar sayılı kararıyla; dava ve temyize konu 164 ada 6 parsel sayılı taşınmazın öncesinin ortak muris ....'e ait olduğu hususu tarafların kabulünde olup, esasen bu hususun uyuşmazlık konusu olmadığı, uyuşmazlığın çekişmeli taşınmazın 1975 tarihli senetle davacı ...'e satılıp satılmadığı, satılmış ise taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredilip devredilmediği, zilyetliği davacıya devredilmemiş ise murisin ölümünden sonra taşınmazın ne şekilde davalıya intikal ettiği, buna göre davacının taşınmazda hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, ne var ki; davacı ...'in tutunduğu satış senedinin keşifte yöntemince uygulanmadığı, taşınmazın davacıya devredilip devredilmediği, taşınmaz üzerinde kimin, nasıl ve ne şekilde zilyet olduğu, davacı lehine 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde belirtilen zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup belirlenmediği belirtilerek, Mahkemece mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ile sağ olmaları halinde senet tanıklarının ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılması, bundan sonra açıklanan hususlarda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna karar verilmesi gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazların Türk Medeni Kanunu'nun 762 nci maddesi hükmüne göre menkul mal niteliğinde olduğu, aynı Kanunu'nun 763 ncü maddesi uyarınca bu gibi malların mülkiyetinin devrinin zilyetliğin karşı tarafa teslimi ile gerçekleşeceği, tapusuz taşınmazın satışı resmi şekle bağlı olmadığından, tapusuz bir yerin satış ve devri hasredilmedikçe her türlü delille kanıtlanabileceği, dava dışı ve dava konusu taşınmazların miras bırakan ...'e ait olduğu, sadece dava dışı 164 ada 8 parselin 1975 tarihli senetle davacıya satıldığı ve davacının dava dışı bu yeri miras bırakanın ölümünden sonra aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet ettiği, dava dışı ve dava konusu taşınmazların evvelinde bir bütün olduğu, miras bırakan hayattayken dava konusu 9 parseli ...'in, 6 parseli ...'in, 7 parseli ise ... ile ...'in harman yeri olarak ortak kullandıkları, miras bırakanın ölümünden sonra dava konusu taşınmazları davalılardan ... ile ...'in kullandığı, miras bırakanın sağlığında davacıya dava dışı 8 parseli bıraktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, 15.12.1975 tarihli alım-satım ve zilyetlik devir senedinin mevkii ve hudutları itibariyle davaya konu 164 ada 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazları kapsadığını ve aynen uyduğunu beyan ettiklerini, davaya konu taşınmazların bir bütün halinde müvekkiline satıldığını, satış senedi usulüne uygun şekilde düzenlendiğinden geçerli olduğunu, satış işlemi ile kadastro işlemleri arasında 32 yıllık bir zaman geçtiğini, bu zaman süreci içerisinde davaya konu taşınmazların davacının yedinde ve zilyetliği altında kaldığını, müvekkilinin Çorlu'da uzun süreli çalışıp orada ikamet etmesinin taşınmazlardaki zilyetliği terkettiği anlamına gelmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesinde verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Kadastro sonucu; ... köyü çalışma alanında bulunan 164 ada 6 parsel sayılı 378,31 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına; 164 ada 7 parsel sayılı 55,38 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... (ölü) adına; 164 ada 9 parsel sayılı 158, 88 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiş; davacı satın almaya dayalı olarak eldeki davayı açmıştır.

Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.

Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.) Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.

Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtay'ın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremez. Bu yasağa "aleyhe hüküm verme yasağı" denir (KURU, Baki; İstinaf sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Ağustos 2016, s. 739-740). Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır.

Bu açıklamalar ışığında somut olayda; bozma öncesi Mahkemenin ilk kararıyla davaya konu tüm taşınmazlar yönüyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararın yalnızca 164 ada 6 parsel sayılı taşınmazın maliki ...'in mirasçıları tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 05.10.2020 tarihli kararıyla, temyize konu 164 ada 6 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak eksik inceleme nedeniyle hüküm bozulmuştur. Mahkemenin ilk kararı 164 ada 7 ve 164 ada 9 parsel sayılı taşınmaz malikleri tarafından temyiz edilmemiş olup davacı taraf lehine doğmuş bulunan usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde 164 ada 7 ve 164 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kararın kesinleştiği gözetilmeyerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.