"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1736 E., 2022/2067 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kemaliye Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/29 E., 2022/14 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve asli müdahil ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve asli müdahil ... tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacılar ... ve ...; ... ilçesi, ... köyü hudutları dahilinde 109 ada 23 parsel sayılı taşınmazın kendileri adına kayıtlı iken 2008 yılında sonuçlanan kadastro çalışmalarında hatalı olarak ... adına tespit ve tescil edildiğini, ...'nın ... köyünde çok kısa bir süre kaldığını, 1982 yılından beri İstanbul'da ikamet ettiğini, taşınmaz üzerinde zilyetliğinin bulunmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... oğlu ... ve ... oğlu ... adlarına payları oranında tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
2.Asli müdahil ... 28.07.2020 havale tarihli dilekçesinde; dava konusu ... ada 23 parsel sayılı taşınmazın 1/7 hissesinin kendisi ve davacı abisi ...'e ait olduğunu, taşınmazı uzun yıllardır zilyet olarak kullandıklarını belirterek hatalı yapılan kadastro tespitinin iptal ile davacılar ile birlikte adına tespit ve tescilini talep etmiştir.
3.Asli müdahale talebinde bulunan ... 29.07.2020 tarihli dilekçesi ile; davacıların açmış oldukları davada bahsi geçen ... 'ın torunu olduğunu, dedesinin payının kendisine düştüğünü ileri sürerek adına 1/7 hisse ile davaya muvafakat ettiğini ve asli müdahil olmak istediğini bildirmiştir.
4.Asli müdahil ... 10.12.2018 havale tarihli dilekçesinde; dava konusu yerin eski tapu kayıt bilgilerinin ... köyü Aralık 1960 tarih, 116 cilt, sayfa 83, sıra no: 6 da kayıtlı bulunan taşınmaz olduğunu, taşınmazın 1/14 hissesi babası ... adına iken kadastro ölçümleri sonucu ... köyü 109 ada 23 parsel olarak tam hisse ile davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davacıların haklı olmadığını, iddialarının doğru olmadığını, kendisinin İstanbul'da yaşadığını fırsat bilenler tarafından dava açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kemaliye Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.2022 tarihli ve 2018/29 Esas, 2022/14 Karar sayılı kararıyla; davacılar ... ve ...'ın dava konusu ... ilçesi, ... köyü, 109 ada 23 parsel sayılı taşınmazın hisseleri oranında kendilerine verilerek adlarına tescil edilmesini istedikleri, dava süresince HMK'nın 31 inci maddesi gereğince davacılara dava konusu taşınmaz üzerindeki taleplerinin açıklattırıldığı, davacıların dava konusu taşınmazın evveliyatında 7 kişiye ait olduğunu, bu 7 kişiden bir payın mirasçısı olduklarını, bu sebeple taşınmazın 1/7 'si oranında kendi adlarına tescil edilmesini talep ettiklerinin netleştirildiği; asli müdahil ... ise dosyaya sunmuş olduğu 23.05.2018 tarihli müdahale dilekçesinde dava konusu taşınmazın 1/7'sinin kendisine ait olduğunu bildirilerek davaya asli müdahil olduğu, 10.12.2018 tarihli dilekçesinde ise dava konusu yerin babası ...'tan intikal ettiğini beyan ettiği, 4 nolu celsede dava konusu yerin 7 kişiye ait olduğunu bildirdiği; asli müdahil ...'ün ise 28.07.2020 tarihli asli müdahil dilekçesinde dava konusu taşınmazın 1/7 'sinin abisi davacı ... ile kendisine ait olduğunu bildirerek diğer davacılar ile kendileri adlarına dava konusu taşınmazın tescilini talep ettiği, dava konusu taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi, tanık ve taraf beyanları doğrultusunda dava konusu taşınmazın 7 kişiye ait olduğu, bu 7 kişinin ...,...,..., ...ve ... olduğu, 7 kişi tarafından dava konusu taşınmazın eskiden satın alındığı, aralarında fiili taksim olmaksızın birlikte kullanıldığı, davacı ... ve asli müdahil ...'ün ... mirasçısı olduğu, davacı ...'ın ...,...'ün mirasçısı olduğu, asli müdahil ...'ın ise ... mirasçısı olduğu, ancak mahalli bilirkişi ve keşif mahallinde dinlenilen tanık beyanlarından malik olduğu belirtilen bu 7 kişinin kendi aralarında taksim yapmadıkları gibi mirasçılarının da kendi aralarında herhangi bir paylaşım yapmadıklarını beyan ettikleri, bu durumda taksim olgusunun ispat edilemediği, tarafların mirasbırakanlarının dosyadaki veraset ilamları ve nüfus kayıt örneklerinden de anlaşıldığı üzere mirasçılarının sadece davacılar ve asli müdahiller olmadığı, tarafların taleplerinin el birliği mülkiyetinden kaynaklandığı, kayıt maliki olan ...'nın davacılar ve asli müdahiller yönünden üçüncü kişi konumunda olduğu, bu haliyle davacıların doğrudan kendi adlarına taşınmazın tescilini talep edemeyecekleri hususları göz önünde alınarak davacıların ve asli müdahillerin TMK'nın 701 ve 702 nci maddeleri gereğince aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve asli müdahil ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin ve davalının dahil olduğu eski tapu kaydına dayalı 1/7 hak talebi ile tapu iptali ve tescil davasının söz konusu olduğunu, Mahkemece bu nitelikteki davanın elbirliği olarak değerlendirmek suretiyle hatalı karar verildiğini, aktif husumetin bulunmadığı yönündeki değerlendirme nedeniyle karardan önce davacı tarafa süre verilmesi gerektiğini belirterek Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Asli müdahil ... istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın eski tapu kaydına dayalı 1/7 hak talebi ile tapu iptali ve tescili talepli olduğunu, Mahkemece bu nitelikteki davanın elbirliği olarak değerlendirmek suretiyle hatalı karar verildiğini, davanın reddine karar verildiğinde ayrı ayrı 3 vekalet ücreti yerine tek vekalet ücreti verilmesi gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 03.11.2022 tarihli ve 2022/1736 Esas, 2022/2067 Karar sayılı kararıyla; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemesine göre davacı vekilinin ve asli müdahil ...’ün istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve asli müdahil ... temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
2.Asli müdahil ... temyiz dilekçesinde özetle ; esasa ilişkin olarak istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ve 702 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Bilindiği üzere; iştirak (elbirliği) halinde mülkiyet hükümlerine tabi olan bir terekeye dahil olduğu iddia edilen taşınmaza ilişkin olarak mirasçılar miras payları oranında adlarına tescil istemiyle diğer mirasçılar aleyhine dava açabilirlerse de terekeye karşı üçüncü kişi durumundaki kişiler aleyhine miras payına yönelik olarak dava açmaları hukuken mümkün bulunmamaktadır. Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ve 702 nci maddeleri uyarınca tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için bütün mirasçılar adına yalnız başına dava açması mümkün ise de bu şekilde açılan bir davaya tüm mirasçıların katılımının sağlanması zorunludur. Ancak elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu hallerde bir mirasçı payına yönelik olarak tek başına dava açamayacağı gibi sonradan diğer mirasçıların muvafakatlarinin alınması ya da terekeye temsilcisi atanması da hüküm ifade etmeyecektir.
3. Somut olaya gelince, hükmü temyiz eden davacı ...'ın mirasbırakanı İbrahim'in 01.97.1970 tarihinde ölümü ile davacı ve dava dışı mirasçılarının kaldığı, yine davacı ... ile asli müdahil ... 'ün mirasbırakanları ...'ın 08.03.1976 tarihinde ölümü ile adı geçenler ile dava dışı mirasçılarının kaldığı, dava konusu 109 ada 23 parsel sayılı 68.254,46 metrekare yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın 07.06.2013 tarihinde davalı mirasçı olmayan üçüncü kişi ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili ve asli müdahil ... tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin ve asli müdahil ...'ün temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan, 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden asli müdahilden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
...